NADA’dan ‘kimyasal silah’ sempozyumu: Kadın devrimini destekliyoruz

“Şiddet ve işgale hayır, kadın devrimini destekleyeceğiz” sloganıyla düzenlenen sempozyumda Türk devletinin demografik yapıyı değiştirmek ve yabancıları Kuzey ve Doğu Suriye’ye yerleştirmek için saldırdığı ve her türlü silahı kullandığına dikkat çekildi.

CAROLINE BAZZI

Beyrut- Ortadoğu ve Kuzey Afrika Demokratik Kadın İttifakı (NADA), “Şiddet ve işgale hayır, kadın devrimini destekleyeceğiz” sloganıyla Kimyasal Savaş Kurbanlarını Anma Günü'nde ikinci bölgesel dijital sempozyumunu gerçekleştirdi. Dijital sempozyumda yer alan katılımcılar, yerel ve uluslararası toplumu Türkiye ve İran'ın saldırılarına karşı direnmeye çağırdı.

‘Kadınlar ortak mücadelede buluştu’

Demokratik Suriye Meclisi Yürütme Kurulu Başkanı Elham Ehmed, “Kürtlerin dağıldığı 4 ülkenin de politikaları diktatörlüktür. Kürt halkına yönelik birçok katliamdan söz edebiliriz. Suriye’de Kürtler ikinci en büyük halk olmasına rağmen gerek Suriye’de olsun gerek diğer komşu ülkelerde olsun hala hiçbir hakları yok. 12 yıl önce Suriye'de çatışmaların başlamasından bu yana Kürt halkı olarak haklarımızı elde etmek için mücadelemizi demokratik bir şekilde yürütmeye çalışıyoruz. Bölgede kadınlar olarak yürüttüğümüz mücadele sonucunda bugüne kadar birçok önemli adım ve başarıya imza attık. Biz sadece Kürt kadınları değil, Arap, Süryani, Ermeni ve tüm bileşenlerden kadınları örgütledik. Kuzey ve Doğu Suriye'de ortak bir mücadele var” diye konuştu.

Suriye rejiminin zulmü!

Suriye rejimin yürüttüğü siyasete de değinen Elham Ehmed, “Suriye rejimi, kadın ve Kürt sorunu dahil olmak üzere önemli bir sorunun olduğunu kabul etmiyor ve bu iki konuda zulüm ediyor. Türkiye zaman zaman bölgeye ciddi saldırılar gerçekleştirerek başta kadınlar olmak üzere bölgede elde edilen tüm kazanımları hedef alıyor” diye belirtti. Türkiye’nin 2018 yılında Efrîn’e yönelik saldırılarından söz eden Elham Ehmed, “Türk devleti bölge halkını göç ettirdi. Bölge halkının yüzde 20’si bölgede kalmış durumda. Çoğu Suriye bölgesinde ya da ülke dışındaki kamplarda yaşıyor. Türk devleti yasaklı gazlarla Efrîn’e saldırdı. Bu silahların büyük çoğunluğunu NATO Türkiye’ye vermektedir. Yasaklı gazın yanı sıra Alman tanklar ve ABD’nin uçaklarıyla saldırılıyor” şeklinde konuştu.

‘300 bin kişiyi göç ettirdi’

Serêkaniyê'de gerçekleşen 2019'daki ikinci saldırıya dikkati çeken Elham Ehmed, “Türk devleti çok çeşitli silahlar kullanarak 300 bine yakın insanın göç etmesine neden oldu. Türkiye, işgal ettiği bölgelerde demografik değişiklik yapmaktadır. Okullarda çocuklara Türkçe öğretiliyor. Türk Lirasını kullandırtıyor. Türkiye’nin Ortadoğu üzerinde çok tehlikeli bir projesi bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

En çok kadın ve çocuklar…

Kuzey ve Doğu Suriye'de bugün yaşananların bölgede önceki yıllarda yaşananlara çok benzediğini dile getiren Elham Ehmed, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Türk devleti 10 gündür kara harekatı tehdidinde bulunarak bölgeyi hedef aldı ve çok sayıda insan şehit oldu. Bölgedeki enerji santralleri, tahıl ambarları ve petrol kuyuları gibi altyapılar da hedef alındı. Türk devleti demografik yapıyı değiştirmek ve yabancıları bölgeye yerleştirmek için bölgeyi tamamen boşaltmak istiyor. Türk devleti her türlü silahı kullanıyor. Türk devleti, bölgeye saldırmak için Araplardan yeşil ışık almak istiyor. Bu yüzden de Araplarla arasını iyi tutmaya çalışıyor. Bu askeri operasyonlardan en çok kadınlar ve çocuklar etkileniyor. Kadınlar kamplarda şiddete maruz kalıyor. Bizlerin rejimlerin uyguladığı bu politikalara karşı daha bilinçli ve örgütlü olmamız gerekir. Sesimizi yükseltmeli ve Türkiye'nin uluslararası mahkemelerde yargılanmasını talep etmeliyiz.”

‘Siyasette aktif yer alın’

Sorunun sadece Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadınları değil tüm Suriye’deki kadınları ilgilendiğini vurgulayan Elham Ehmed, “Rusya ve Türkiye arasında yapılan anlaşma sonucunda 10 bin kadın yerinden göç ettirildi. Kamplarda şiddete maruz kaldı. Kadınların siyaset ve karar alma süreçlerine dahil olmaları gerekir. Suriyeli kadınlar siyasi hareketten uzaklaşmış durumdalar. Ataerkil zihniyet siyasi kararları kontrol ediyor. Biz kadınlar olarak ülkemizdeki önemli sorunların çözümü için siyasi alanda aktif olmamız gerekiyor. Kadınları ilgilendiren kararlar varsa kadınların bu kararlarda söz ve rol sahibi olması gerekiyor. Erkeklerin haklarında karar almalarına izin vermemeliler” diye konuştu.

‘Kürt kadın iradesi dünya kadınlarını etkiledi’

Doğu Kürdistan Kadınlar Topluluğu (Civaka Jinên Rojhelatî Kurdistan-KJAR) üyesi Arîn Rojhilat da “Kadınlar şimdi daha güçlü bir şekilde ayaklanmalarda yer alıyorlar. Bizi daha da gururlandıran, İran'daki bu son devrimin başta Kürt kadınları olmak üzere kadınlar öncülüğünde gelişmesidir. Genelde Kürt halkının, özelde Kürt kadınının iradesini hedef alıyorlar. Kürdistan dağlarında savaşan ve kimyasal silahlara karşı direnen Kürt savaşçılar bulunuyor. Kürdistan'ın dört parçasındaki Kürt kadınlarının iradesi tüm dünya kadınlarını derinden etkiledi” dedi.

‘Rejim yerle bir oldu’

Jîna Mahsa Amînî’nin katledilmesinin ardından devrim kıvılcımlarının İran'ın her yerine yayıldığını belirten Arîn Rojhilat, “Bu İran ve Rojhilat Kürdistan topraklarında kadınların yaşam tarihini de temsil ediyor. Kadınlar devrime öncülük ediyor. Bu son isyanla birlikte rejim politikanın başarıya ulaşmadığı görüldü. Bu devrim halkın ve kadınların iradesini kırmaya çalışan İran rejimini yerle bir etti. İran'ın Kürt kentlerinde her gün kadın ve çocuklar katlediliyor. Rojhilat Kürdistan ve Belucistan'a yönelik saldırılar diğer İran kentlerinden daha sert ve daha fazla. İran rejimi Kürt parti merkezlerini hedef alıyor” diye ifade etti.

Türkiye’nin saldırılarını kınadı

Türkiye ve İran'ın Kürdistan Bölgesi'ne yönelik tehdit ve saldırılarına ilişkin konuşan Irak Kadın Ağı Başkan Yardımcısı Suheyla El-Asem, “Bir grup kadın derneği, Kürdistan Bölgesi'ni tehdit eden Türk uçaklarını durdurmak ve bölgenin güvenliğini sağlamak için bir kampanya başlattı. Bombalamalar bazı ailelerin ölümüne, korkuya ve yerinden olmasına neden oldu. Türkiye'nin başta Kürdistan Bölgesi olmak üzere Irak’a yönelik saldırıları devam etmektedir. Bu saldırılar durdurulmalıdır. Feminist örgütler, aktivistler ve kadınlar olarak kadınların ve ailelerin huzurunun bizim için önemli olduğunu söylüyoruz. Çünkü bu saldırılardan en çok kadın ve çocuklar etkileniyor. Bir grup Iraklı kadın olarak, istikrarsızlığa neden olduğu için bu saldırıları kınıyoruz” diyerek konuşmasını sürdürdü.

Kimyasal silahların araştırılması için çağrı

Irak Şûî Partisi Merkezi Komite Üyesi Dîna El-Taî ise şunları söyledi: “İran Kürdistan Bölgesi’nin ilçelerini bombalıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Osmanlı hayallini gerçekleştirmek istiyor. Türkiye’nin kullandığı kimyasal silahların araştırılmasını ve belgelenmesini istiyoruz.”