Mülteci kadına Türk askerleri tecavüz etti: Sistematik bir hal aldı

Van'da Afganistanlı kadın mültecinin Türk askerleri tarafından tecavüze uğramasına dönük değerlendirme yapan İHD’li Avukat Dersim Erişen, Türkiye'de mülteci kadınlara yönelik ihlallerin sistematik bir hal aldığını belirtti.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Van - Son yıllarda Ortadoğu’da giderek tırmanan savaş politikaları milyonlarca insanın yerinden edilmesine neden oldu. İran, Afganistan, Pakistan ve Suriye gibi ülkelerden göç eden insanların ilk durağı ise Türkiye oluyor. Taliban’ın Afganistan’da yönetime geçirilmesinin ardından özellikle İran üzerinden Türkiye’ye giriş yapmak isteyen mülteciler, birçok hak ihlali ile karşı karşıya kalıyor. Kış şartları nedeniyle çok sayıda mültecinin yaşamını yitirdiği Van sınırında kadın ve çocuklar da çoğunluğu polis, asker veya devlet memuru tarafından taciz, hakaret ve tecavüze maruz bırakılıyor. 

‘L.M. olayı münferit bir olay değil’

Bunun son örneği de geçtiğimiz günlerde yaşandı. Van’ın Saray ilçesinde sınırı geçmek isterken askerler tarafından yakalanıp hukuksuz bir şekilde sınır dışı edilmek istenen L.M. adlı Afganistanlı kadın, iki askerin tecavüzüne uğradı. Orada bulunan diğer askerlerin fark etmesiyle yakalanan tecavüz faili iki asker, L.M.’nin teşhisinin ardından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Dosyaya gizlilik kararı getirilirken, yaşanan sürecin sistematik hale dönüştüğünü ifade eden Van İnsan Hakları Derneği (İHD) Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Dersim Erişen, yaşanan olayın münferit bir olay olmadığı gibi faillerin de asker olmasının şaşırtıcı bir durum olmadığına dikkat çekti.

‘Mültecilere yönelik nefret dili örülüyor’

Savaşların yıkıcı sorunu olarak mülteciliği ele almak gerektiğini belirten Dersim Erişen, bu durumu en çok da milliyetçilik ve cinsiyetçilik üzerinden kurumsallaşan erkek egemen iktidarlarının pratiği olarak görmek gerektiğini vurguladı. Mültecilerin yaşadığı hak ihlallerinin nefret diliyle de örüldüğüne dikkat çeken Dersim Erişen, “Ölüm, şiddet, yağma ve tecavüzden kaçan insanların sınırda yaşadıkları insanlık dışı uygulamalar iktidarın mültecileri özellikle de kadın ve çocukları savaş ganimeti gören anlayışın yansımasıdır. İnsan yerine konmayan, her türlü ayrımcılığa maruz bırakılan mültecilerin yaşadıkları her gün iktidar, devlet ve medya eliyle, nefret diliyle örülüyor” sözlerini kullandı.

‘Faillerin kolluk olması şaşırtıcı değil’

Yaşanan tecavüz olayının münferit bir olay olmadığını kaydeden Dersim Erişen, dosyaya getirilen gizlilik kararıyla gerçeklerin kamuoyundan saklanmasının amaçlandığını ifade etti. Kolluk güçlerinin fail olarak yer aldığı dosyaların çoğunda gizlilik kararı ile karşı karşıya kaldıklarına yer veren Dersim Erişen, uzman çavuş Musa Orhan tarafından tecavüze maruz bırakıldıktan sonra intihara sürüklenen İpek Er davasını hatırlattı. Dersim Erişen konuşmasının devamında şunlara yer verdi:  “Yaşanan olayın kamuoyuna yansıması üzerine Van Baro Başkanlığı ilgili dosyayı takip etmek ve dosyayı incelemek için savcılık ile görüştük ancak savcılık dosyada gizlilik kararının uygulandığı bilgisini verdi. Benzer olayların önünü almak için, soruşturmanın etkin yürütülmesi, üniformalı faillerin cezasız bırakılması politikalarına ve genel göçmen politikalarının son bulması gerekmektedir.”

‘Kadınlar resmi kurumlara güvenmiyor’

Özellikle mülteci kadınların ciddi bir hak ihlaline maruz kaldıklarını söyleyen Dersim Erişen, resmi kurumlara güven duymayan kadınların yaşadıkları olayı çoğu zaman dile getirmediklerine dikkat çekti. Dersim Erişen konuya dair şu bilgilere yer verdi: “Mülteci kadınlar sadece sığınma sırasında değil, sığınma öncesi ve sığınma sonrası cinsiyete dayalı şiddete maruz kalmaktadırlar. Savaştan kaçmış olmanın suistimaline dayalı gelişen durum aynı zamanda kadının hak öznesi görülmemesinin sonucudur. Yeni yurt arayışında olan kadınlar, karşılaştıkları cinsel saldırı sonrası adli mekanizmalara başvuruda büyük sorunlar yaşamaktadır. Hem geri gönderilme korkusu yaşamaktalar hem de devletin sorunu çözeceğine inançları yok. Bu nedenle başvuru yapmaya cesaret edememekte, tecavüz olaylarını bildirmede isteksizler. Başvuru mekanizmalarının yetersizliği erişimin engellenmesi gibi nedenlerle kadınlar yanlarındaki çocukları da koruyamamaktadırlar.”

‘Güvenlikçi politikalar yeni ihlalleri yaratıyor’

Devlet ve kurumlarının yaşanan olaylara hak odaklı yaklaşmaları gerektiği çağrısında bulunan Dersim Erişen, “Devlet mülteci sorununu iç ve dış politikada araçsallaştırıyor ve uluslararası arenada tehdit unsuru haline getiriyor. Devlet genel olarak hak temelli yaklaşımdan uzaklaşma ve güvenlikçi politikaları tercih ettiği için bu olaylar önlenmediği gibi yeni ihlal alanlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Yoğunluklu olarak yaşandığı tespit edilen anayasal haklardan yararlanamama, kadına yönelik şiddet, cinsel istismar, çocuklara yönelik hak ihlalleri, nefret saldırıları ve adalete erişim engelleri gibi sonuçlar ortaya çıkıyor” şeklinde konuştu.