Mor Çatı’dan “Erkek Şiddetiyle Mücadelede Koordinasyona İlişkin İzleme Raporu”

Türkiye’de 30 yılı aşkındır kadınlar için çalışma yürüten Mor Çatı, “Erkek Şiddetiyle Mücadelede Koordinasyona İlişkin İzleme Raporu”nu hazırladı. Rapor Mor Çatı’ya başvuran bin 72 kadının deneyimine kaynaklık ederken, ŞÖNİM’ler, belediyeler, sosyal yardımlaşma vakıfları ve Alo 183 Hattı başta olmak üzere kadınların başvurdukları bu merkezlerde yaşadığı zorluklara dikkat çekildi. İstanbul Sözleşmesi kararından acilen dönülmesi gerektiği çağrısı da yapılırken, raporun sonunda 13 maddelik öneriler sıralandı.

Haber Merkezi - Mor Çatı tarafından “Erkek Şiddetiyle Mücadelede Koordinasyona İlişkin İzleme Raporu” hazırlandı. Rapor Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadele mekanizmalarındaki mevcut durumu ortaya koyarken, kurumlar arası koordinasyona odaklanarak mevcut sistemin kadınların şiddetten uzaklaşma mücadelelerindeki etkisini ortaya koyuyor. 1 Ocak 2021 – 31 Ağustos 2021 dönemini kapsayan izleme raporuna Mor Çatı’ya başvuran bin 72 kadının deneyimi kaynaklık ediyor.

“Şiddete maruz kalan kadınlarla dayanışma sağlıyor”

Mor Çatı’nın 1990’dan bu yana şiddete maruz kalan kadınlarla dayanışma sağladığı belirtilen raporda, Mor Çatı’ya başvuruda bulunan kadınlarla dayanışma merkezi ve sığınakta şiddetten ya da şiddetin etkilerinden uzaklaşmaları için sosyal, hukuki ve psikolojik destekler sağladığı ifade edildi. Raporda, “Erkeklerin şiddetine karşı mücadele eden kadınlar, Mor Çatı gönüllüsü kadınların dayanışmasıyla şiddetten uzaklaşmak ve varsa çocuklarıyla beraber şiddetsiz bir hayat kurmak için destek alıyorlar. Mor Çatı deneyimi, kadınların maruz kaldığı erkek şiddetinin dinamiklerine dair bilgi verirken aynı zamanda kadına yönelik şiddetle mücadele mekanizmalarının işleyişine dair de bilgi sunuyor” denildi. 

10 başlık altında ele alınan raporun bazı kısımları şöyle:

“Kadınların ihtiyaçlarını ve kurumlara başvurduklarında deneyimledikleri süreçleri bir arada görmek alandaki sorunları açığa çıkardığı gibi sistemin nasıl kurulması gerektiği konusunda öneriler geliştirmeye de imkan tanıyor. Mor Çatı’da kadınlarla dayanışma kurarken onların deneyimlerinden edindiğimiz bilgi, Türkiye’de mevcut yasa ve mekanizmaların uygulanmasında önemli sorunlar olduğunu uzun süredir ortaya koyuyordu. Çeşitli rapor, yayın, araştırma ve açıklamalarda dile getirdiğimiz bu sorunları sistemli bir biçimde ortaya koymak amacıyla bu izleme raporunu hazırladık ve odağımıza kadına yönelik erkek şiddetine karşı verilen destek ve hizmetlerdeki koordinasyon sorunlarını aldık.

“İstanbul Sözleşmesi tam anlamıyla uygulanmadı”

Türkiye 2011 yılında ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’ni hiçbir zaman tam anlamıyla uygulamadı ve 20 Mart 2021’de alınan sözleşmeden imza çekme kararı ile sözleşmenin toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınlara yönelik şiddeti önleme amaçlarını paylaşmadığını beyan etti. Kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair yıllara yayılan uluslararası bir deneyimle hazırlanmış sözleşmeden çıkmak, Türkiye için hemen dönülmesi gereken yanlış bir karardır. Bu karara rağmen, sözleşmenin sunduğu yaklaşım ve yöntemleri savunmaya ve uygulanmasında ısrarcı olmaya devam ediyoruz ve tüm kurumların bu yönde hareket etmesi gerektiğini savunuyoruz.

“Bin 72 kadınla dayanışma sağlandı”

Raporun kapsadığı 1 Ocak 2021 - 31 Ağustos 2021 tarihleri arasında Mor Çatı’nın dayanışma merkezinde bin 72 kadınla dayanışma sağlandı. Bu kadınların 518’i ile birden fazla defa görüşme sağlanırken, 554 kadınla yalnızca bir defa görüşme sağlanmıştır. Başvuruda bulunan kadınların 863’ü ilk defa başvuruda bulunurken, önceki yıllarda başvurup hala desteği sürdüren kadın sayısı 209 olmuştur. Dayanışma merkezine başvuruda bulunan kadınlarla görüşmeler farklı biçimlerde gerçekleştirildi. Bazı kadınlarla yalnızca 1 defa görüşülürken bazı kadınlarla 1’den fazla görüşme yapılmıştır.

“Kadınlar farklı şiddet biçimlerine maruz kaldı”

Mor Çatı’ya başvuran kadınların deneyimleri, Mor Çatı datasetinden elde edilen veriler, sığınakta ve dayanışma merkezinde ilgili konuda iyi ya da kötü uygulamayla karşılaşan kadınların deneyimlerinden yola çıkarak oluşturulan vaka öyküleri aracılığıyla dahil edilmiştir. Mor Çatı’da şiddet başvurusu alan gönüllülerin tanıklıkları, datasetine kaydedilen görüşme notları ve gerçekleştirilen odak grup toplantısının sonuçları aracılığıyla dahil edilmiştir. Şiddetin Biçimi ve Talep Edilen Destekler Mor Çatı’ya ilk defa başvuran kadınların başvuruda bulunmasına neden olan ya da görüşmeler sırasında ortaya çıkan farklı şiddet biçimlerine maruz kaldıkları anlaşılmıştır. 604 kadın psikolojik şiddete, 439 kadın fiziksel şiddete, 210 kadın ekonomik şiddete, 124 kadın cinsel şiddete, 39 kadın dijital şiddete, 28 kadın ısrarlı takibe, 4 kadın ise flört şiddetine maruz kalmıştır. Kadınların şiddetten uzaklaşmak için ortaya koydukları ihtiyaçlar maruz kaldıkları şiddet, sahip oldukları kaynaklar, bugüne kadar attıkları adımlar gibi çeşitli farklılıklara bağlı olarak değişmiştir.

“Mor Çatı kadınların ihtiyaçlarını dinledi”

Mor Çatı’dan talep edilen desteklere bakıldığında, Ocak-Ağustos 2021 tarihleri arasında kadınların bin 150 defa yaşadıklarını paylaşmak, 298 defa hukuksal olarak desteklenmek, 245 defa sığınağa yerleşmek, 169 defa sosyal yardıma ulaşmak, 137 defa psikolojik destek almak, 38 defa iş bulunması için desteklenmek, 15 defa ev bulma konusunda desteklenmek, 1 defa ise okul/kreş desteği için ulaştıkları görülüyor. Mor Çatı gönüllüleri kadınların tümünün ihtiyaçlarını dinledi ve gerekli bilgileri paylaştı. Bunun yanı sıra 1 Ocak 2021 - 31 Ağustos 2021 tarihleri arasında görüşülen kadınlara 710 defa sosyal destek, 609 defa hukuki destek ayrıca 59 kadına psikolojik destek, 40 kadına ise toplam 59 defa sosyal yardım verildi.

“ŞÖNİM’in işleyişine ilişkin zorluklar raporlandı”

Mor Çatı’ya ulaşan kadınların en çok kolluğa başvuruda bulunduğu görülmüştür. Kadınlar 169 defa kolluk birimlerine, 114 defa belediyelere, 83 defa ŞÖNİM’e, 63 defa SHM’lere, 62 defa SYDV’lere, 10 defa 183’e başvurmuştur. 9 Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM’ler), ilk kez 2012 yılında 6284 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle ortaya çıkan koordinasyon ihtiyacı ile kurulmuş ve ilk olarak burada tanımı yapılmıştır. Ardından 25 Kasım 2012’de 14 pilot ilde hizmet sağlamaya başlayan ŞÖNİM’lerin işleyişine ilişkin 5 Ocak 2013’te çıkan Kadın Konukevlerinin Açılması ve İşletilmesi Hakkında Yönetmelik’te bazı detaylar paylaşılmış, ŞÖNİM’lerin işleyişine ilişkin yönetmelik ise pilot çalışma başladıktan uzun süre sonra, 17 Mart 2016’da yürürlüğe girmiştir. ŞÖNİM’lerin kurulmasından bu yana geçen 9 yıllık süreçte, kurumun işleyişine ilişkin zorluklar Mor Çatı tarafından raporlanmış ve farklı mecralarda dile getirilmiştir.

“Kadınların sosyal yardım talepleri reddediliyor”

Belediyelerde sosyal politikanın yardım ilişkisi üzerinden yapılandırılması, kadına yönelik şiddet ile ilgili bir destek sistemi kursalar bile bunların kurumsallaşması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması konusunda ciddi sorunlar vardır. Mor Çatı’ya başvuran kadınların belediyelerin sosyal yardımlarından faydalandığı, birçok belediyenin sosyal yardım dışında şiddete maruz kalan kadınlara sunduğu özellikli bir hizmetinin olmadığı dikkat çekmiştir. Belediyelerin çoğu sosyal yardım sağlamakla birlikte, yardımların sunuluşuna dair çok sayıda kötü uygulama paylaşımı olmuştur. Kadınlar belediyelerin sosyal yardım kriterlerinin şiddete maruz kalan kadınlar özelinde değerlendirilmemesi nedeniyle sosyal yardım talepleri reddedildiğini ifade etmiştir. Bunun yanı sıra sosyal incelemeye gelen ya da ilgili birimde görüşme yapılan meslek elemanlarının ve diğer personelin yargılayıcı tutumları, sürecin kurumdan kuruma yönlendirme yapılarak uzatılması gibi nedenlerle zorluk yaşandığı anlaşılmıştır.

“Kadınlar verimli destek alamıyor”

Belediyelerin çoğunun kadına yönelik şiddet özelinde uzmanlaşmış destek sunmaması, kadınların başka hizmetler için yaptıkları başvurularda da zorlanmasına sebep olmaktadır. Birimler arası koordinasyonun sağlanmaması nedeniyle hizmetlere erişim zorlaşmaktadır. Kadın Danışma Merkezi olan 33 belediyelerde dahi kalan personelin burada verilen hizmete ilişkin kısıtlı bilgi sahibi olması nedeniyle verimli bir destek alınamamaktadır.

“Belediyelere bağlı sığınaklarda zorluklar yaşanıyor”

Belediyelere bağlı az sayıda kadın danışma merkezi ve sığınağa ilişkin deneyimlerini paylaşan kadınlar da olmuştur. Belediyelerin sığınaklarının çoğu, ŞÖNİM’e bağlı olarak çalışmalarını yürütmektedir. ŞÖNİM’lere bağlı sığınaklara ilişkin ifade edilen zorluklar belediyelere bağlı sığınaklarda da yaşanmaktadır. Belediyelere bağlı sığınaklarda kalan kadınların özellikle belediyelerin imkânlarından yararlandırılma, sığınakta kalma süresinin kısıtlı tutulması, özgürleşmenin önünde engel teşkil eden kurallar, kreş desteğinin sağlanmaması gibi konularda zorluklar yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Ayrıca belediyelere bağlı sığınaklarda çalışanların iş tanımlarının karmaşıklığı, verilen alandışı işler nedeniyle rollerin karışması ve sıklıkla haberleri dahi olmaksızın rotasyona uğramaları gibi nedenlerle çalışmanın niteliğinin azaldığı görülmektedir.

“Alo 183 şiddetle mücadelede yeterli değildir”

Alo 183 Sosyal Destek Hattı Türkiye’de 7/24 sadece kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konularında destek ve yönlendirme hizmeti sağlaması gereken telefon hattı bulunmamaktadır. Kadına yönelik şiddet konusunda adres olarak gösterilen Alo 183, sorunları ve ihtiyaçları birbirinden farklı hemen tüm hassas gruplara sağlanan sosyal hizmetlere dair bilgilendirme ve yönlendirme yapmak üzere çalışmakta, özellikli hizmet sunmamaktadır. İhmal, istismar, şiddet vakaları gibi acil durum çağrılarını kabul etmek ve müdahale amacıyla vakanın bulunduğu ilin acil müdahale ekiplerine ya da kolluk kuvvetlerine vakayı bildirmek de Alo 183’ün hizmet tanımları arasındadır. Fakat Alo 183 mevcut yapısıyla kadına yönelik şiddetle mücadelede yeterli değildir ve uygulamaları kadınların şiddet yaşantısından çıkmalarını zorlaştıracak durumlara da yol açabilmektedir.

“Hizmet sadece yönlendirmeden ibaret”

Hattı yanıtlayan kişilerin telefonla danışmanlık vermek konusunda uzmanlaşmış olmaması buradan verilen hizmeti yönlendirmeden ibaret kılmaktadır. Sosyal destek hattından ziyade çağrı merkezi gibi işlev gören bu hattı, pek çok kadın aramayı dahi tercih etmemektedir. 35 Sonuç ve Öneriler Bu raporda kapsamlı bir şekilde işaret edildiği üzere kadına yönelik şiddetle mücadelede sorumlu kurumların koordinasyonu ve nitelikli sosyal hizmet kadınların şiddetten uzaklaşabilmesi için temel bir yer tutuyor. ŞÖNİM’lerin koordinasyon görevini yerine getirmemesi, yönetmelikte belirtilen destekleri sağlamaması, kadınlara nitelikli sosyal hizmet sunulmaması en temel sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. Bu sorunlar kadınların ihtiyaçlarına erişememesine ve haklarından yararlanamamalarına neden oluyor.

“Vakıflara başvuran kadınlar azarlanıyor”

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları’na başvuran kadınların deneyimleri şiddetten uzaklaşma mücadelelerinde tek başlarına ve desteksiz bırakılmalarının önemli örneklerinden biri. Kadınları güçlendirmek yerine aileyi koruma odaklı politikalar benimsenmesinin bir sonucu olarak kadınların hayatlarını tekrar kurmalarını sağlayacak önemli desteklerden olan ekonomik desteğe erişimleri oldukça kısıtlı. Kadınların başvuruları genellikle reddediliyor; kadınlar görevliler tarafından azarlanıyorlar. Oldukça cüzi miktarda verilen desteklerden birini almaları, bir diğerine başvuru yapamayacakları anlamına geliyor. Aile evine döndüklerinde ise evde çalışan diğer fertlerin maaşları nedeniyle yardım başvurusunda bulunamıyorlar. Aile odaklı politikaların bir sonucu olarak kadınların kendi hayatlarını tanıyan bir sosyal politika anlayışını göremiyoruz. Kuşkusuz bu sorunların temel kaynağı toplumsal cinsiyet eşitsizliğini merkeze almayan politikalardır. Toplumsal cinsiyet eşitliğini merkeze alan ve kadınların güçlendirilmesini hedefleyen politikalardan uzaklaşılması kadınlardan yana uygulamaların ortadan kalkmasına ve kötü/keyfi/cinsiyetçi uygulamaların norm haline gelmesine neden oluyor.”

İstanbul Sözleşmesi’nin koşulsuz-şartsız uygulanması ve çekilme kararından acilen dönülmesi gerektiği belirtilen raporda şu öneriler sıralandı:

“- İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı tanınmamalı, uygulamada sözleşmenin getirdiği yaklaşım ilgili tüm kurumlar ve uygulayıcılar tarafından benimsenmelidir.

- ŞÖNİM koordinasyon görevini eksiksiz yerine getirmeli, kadınların 6284 sayılı Kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının uygulamasını tek elden takip etmelidir.

- Kadın danışma merkezleri yaygınlaştırılarak kadınların ilk başvurdukları birimler haline getirilmeli, bu merkezlerde kadınlara hakları ve alternatifleri kapsamlı bir şekilde anlatılmalı ve ihtiyacına uygun yönlendirme yapılmalıdır.

- Sığınak kabullerinde kolluğa başvurma zorunluluğu kaldırılmalı, ŞÖNİM’ler sığınak yönlendirmesi yapabilmelidir.

- ŞÖNİM’ler 7/24 doğrudan destek verebilecek kişilerin başvuruları karşılayacağı şekilde erişilebilir ve ulaşılabilir konumlarda olmalıdır.

- ŞÖNİM çalışanları nitelikli sosyal çalışmacılardan oluşmalı, kadınlardan yana çalışma yapma farkındalığına sahip olmalıdır. Sığınak kabullerinde kadınlara uygulanan yaş, cinsiyet kimliği, vatandaşlık statüsü ayrımcılıkları kaldırılmalı, engelli ve 12 yaş üstü oğlan çocuklarının sığınaklara kabulünü engelleyen düzenleme kaldırılmalıdır.

- ŞÖNİM’ler şiddetten uzaklaşmanın önündeki engelleri ortadan kaldırmak için değişimi hedeflemeli, SHM’ler ve SYDV’ler gibi kurumlara eğitim vermeli; yöntem ve yol göstermelidir. Bunun yanı sıra bu kurumlarda çalışanların hangi ilkeler ve yaklaşımlarla çalışması gerektiğine ilişkin hazırlanacak yönergelerle yetki, görev ve sorumlulukları net olarak belirlenmeli, çalışma standartlarını yükseltmek için sorumluluk almalıdır.

- ŞÖNİM’ler kadınların istihdam, kreş, çocuk bakımı, ev kirası destekleri gibi ihtiyaçlarına alternatifler üreterek hayata geçirmelidir.

- Kadın örgütlerinin katılımıyla yapılacak koordinasyon toplantılarında ŞÖNİM kadınların ve çocukların ihtiyaçlarını ortaya koymalı, kadın örgütlerinin çözüm önerileriyle beraber kayda geçirip ilgili mercilere iletmelidir.

- Sığınaklarda kadınları güçlendirici sosyal çalışma yapılmalıdır.

- Sığınaklarda kadınların iletişim kurmasını engelleyen telefon ve internet yasağı gibi kurallar kaldırılmalıdır. Kadınların güvenliğini sağlamak baskılayıcı ve denetleyici kurallarla değil, güçlendirme temelli çalışmayla yürütülmelidir.

- Nüfusu 100 bin üzerindeki her belediye sığınak, 50 bin üstündeki her belediye ise kadın dayanışma merkezi açmalıdır

- Sosyal Yardım başvurularında standart kriterleri uygulamak yerine kadınların özellikli durumlarını gözeten kararlar verilmeli sosyal yardımlar sadece çocuğu olan kadınlara odaklı olmamalıdır.”