Mısırlı kadınlar Suriyeliler için endişeli: HTŞ, Müslüman Kardeşler’den pek te farklı değil
Esad rejiminin çökmesiyle Suriye’deki kontrolün HTŞ’ye geçtiğini belirten Mısırlı kadınlar, HTŞ’nin Müslüman Kardeşler’den pek te farklı olmadığını söyleyerek, önümüzdeki dönemde kadın hareketine önemli roller düştüğünü söyledi.
ASMAA FATHI
Kahire – Suriye'de 2011 yılında başlayan iç savaş, 13 yıldır aralıksız devam ederken, 27 Kasım'da cihadist grup Heyet Tahrir Al-Şam (HTŞ), Suriye'nin önemli kentlerinden biri olan Halep’e saldırdı. Esad rejiminin çökmesiyle ve ordunun çekilmesiyle Halep, HTŞ'nin kontrolüne geçti. 8 Aralık’ta ise Şam düştü ve kontrolü HTŞ’ye geçti. Türk devletinin desteklediği HTŞ, El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra’nın isim değiştirmesinden başka bir şey değil. HTŞ lideri Ebu Muhammed El Colani’nin geçici hükümette yükselişi Suriye’nin geleceği konusunda da endişeleri arttırıyor. Mısır'da iktidara gelen Müslüman Kardeşler'in ilk icraatlarından biri de kadınların kamusal alandan dışlanması olmuştu. Ajansımıza konuşan Mısırlı kadınlar, cihatçıların kontrolüne giren Suriye’de kadınlar cephesinden endişelerinin olduğunu kaydetti.
‘Suriye’deki gerçeklik endişe verici’
İklim, çevre ve tarım alanındaki sivil toplum kuruluşlarına danışmanlık yapan Heba Mumtaz, Suriye'deki gerçekliğin endişe verici hale geldiğini söyleyerek, “Ekonomik ve sosyal alan olmak üzere kadınları birçok zorluk bekliyor. Kadınlar, savaş ve çatışma ortamlarından en çok etkilenen gruplar oluyor. Savaşlarda kadınlar her türlü tehlikeye açık hale getirilirken, taciz, tecavüz ve şiddet vakalarında da artışlar yaşanıyor. Öte yandan savaş süreçlerinde okulların ve genel olarak altyapının tahrip olması nedeniyle kız çocukları eğitimlerine devam edemiyor. Hastanelerin yıkılmasıyla da sağlık hizmetleri durma noktasına geliyor. Bu gibi dönemlerde çalışma koşullarının olmayışı günlük yaşamı oldukça zorluyor ve kadınlar ağır yükler taşımak zorunda kalıyorlar” diye belirtti.
‘Suriyeli kadınlar inşa sürecine katılacaklar mı?’
Yerinden edilmiş kadınların kamplarda birçok sorunla karşı karşıya kaldığını aktaran Heba Mumtaz, “Çatışmalar nedeniyle yaşam alanlarını terk etmek zorunda bırakılan kadınlar göç ettikleri kamplarda zor koşullar altında yaşam mücadelesi veriyor. Savaş süreçleriyle birlikte kadınların yaşadığı psikolojik travmalar yerinden edilmeyle birlikte durumlarını daha da kötüleştiriyor. Savaş sonucunda oluşan psikolojik durum birçok kadını intihar düşüncesine sürüklerken, yaşanan krizlere karşı da savunmasız hale getiriyor. Esad rejiminin çökmesiyle de Suriye, HTŞ'nin kontrolüne geçti. Suriye’de kadınlar karar alma merkezlerinde yer alacaklar mı, inşa süreçlerine katılacaklar mı, burada bir belirsizlik var. Ancak genellikle kadınlar dışlanıyor, varlıkları ötekileştiriliyor ve kazanımları yok edilmek isteniyor” şeklinde konuştu.
Suriye ve Mısırlı kadınların gelecek kaygısı
Avukat Doaa Al-Ajouz ise, Suriye halkının elde ettiği zaferden ve zorlu koşullardan kurtuluşundan dolayı sevinçli olduğunu belirterek, “Ancak kontrolün HTŞ’ye geçmesi endişe verici. Mevcut durum Mısır'daki Müslüman Kardeşler’in yönetim şekline benziyor. Çünkü Müslüman Kardeşler döneminde kadınların kazanımları genel olarak azaldı. HTŞ de, Müslüman Kardeşler’den pek farklı değil. Umut verici görünen ifadeler, uygulamada tamamen farklı olabilir ve bu da dikkatli olmayı gerektirir. Suriyeli kadınların dış görünüşlerine kısıtlamalar getirilebilir. Suriyeli kadınlar, izin verilen veya verilmeyen haklar konusunda geleceklerine dikkat etmeliler. Mısır gerçeğine göre tehdit altında olabilirler ve bu konuda daha kesin güvencelere ihtiyaçları var. Mısır'da devrimden sonra kadınların tüm kazanımları azaldığı için çok acı çektik. Müslüman Kardeşler seçimlerde kadınları sömürdü ve destekleyici oylar topladı. Sonrasında gruba mensup kadınlar arasında ayrım yapıldı ve kadınlar siyaset sahnesinden dışlandı. Mısırlı kadınlar çok fazla baskıya maruz kaldı ve Suriyeli kadınların da aynı kaderi yaşamalarından korkuyoruz” ifadelerinde bulundu.
Kadınların yaşadığı sorunlar
İskenderiye kentindeki kadınları destekleyen Safina Girişimi'nin kurucusu Salwa Bashir de, yaşanan gelişmeleri şu sözlerle değerlendirdi: “Suriye’de Esad rejiminin çökmesi halk için büyük bir zafer. Hapishanelerde tutuklu bulunan kadın ve çocuklarla ilgili sahneler dehşet vericiydi ve serbest kalmalarından mutlu olduk. Özellikle hapishaneleri gerçek yuvaları olarak gören çocukların bu acı deneyimi atlatabilmeleri için yoğun bir psikolojik desteğe ihtiyaçları olacaktır. Ancak iktidarın Heyet Tahrir Al-Şam’a geçmesi halklar üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Mısırlılar da zor bir deneyim yaşadı. Suriye halkı, siyasal İslam’ın halklara neler yaptığını görmüş bir halk ve bu nedenle onunla baş etme deneyimi olması dışında fikirler uygulamada kalacaktır. Kadın gerçekliği, ister barış, ister savaş zamanlarında olsun tüm zamanların en zor durumunu yaşıyor. Bu da kadın hareketine, önümüzdeki dönemde Heyet Tahrir Al-Şam’dan dolayı maruz kalabilecekleri her türlü dışlama girişimine karşı koyma konusunda bir rol veriyor.”