Mısırlı kadınlar farklı projelerle kendilerini ifade ediyor

Mısır’da Tekrar Düşün Medya Platformu, kadınların düşüncelerini rahatça ifade edebilmeleri için ‘O Düşünüyor Girişimi’ni’ başlatarak, toplumun kadına yönelik bakış açısında bir farkındalık yaratmayı hedefliyor.

ASMAA FATHI

Kahire- Fikir ve ifade özgürlüğü üzerinde çalışan Tekrar Düşün Medya Platformu, geçtiğimiz günlerde ‘O Düşünüyor Girişimi’ni’  başlatarak tüm kadınların, herhangi bir kısıtlama veya toplumun tepkisinden korkmadan, mutlak bir şekilde fikirlerini ifade etmelerinin önünü açtı. Ajansımızın sorularını yanıtlayan girişimin kurucularından Israa Abdel Fattah, girişimin rolünü, kadınların her konuda fikir ve ifade özgürlüğünü, platformun faaliyetlerini, yeni yıl planlarını anlattı.

*Kadınların yaşadıkları krizleri dile getirebilmeleri için alan yaratılmasında ‘O Düşünüyor Girişimi’nin’ rolü nedir?

Kadınların, yaşadıkları toplumsal krizlerin yanı sıra, akıllarından geçen fikirleri ifade edebilecekleri bir hareket alanına ciddi anlamda ihtiyaçları var. İfade özgürlüğü, kadınlara maruz kaldıklarını açıklama konusunda tam bir özgürlük tanıyor. Bu, uluslararası sözleşmelerde ve anlaşmalarda öngörülmüş bir haktır ve herkesin bunu bilmesi gerekir. O Düşünüyor Girişimi ekibi, kadınların her konuda fikirlerini özgürce ifade edebilmeleri için uygun ortamı sağlamak üzere tüm yetenek ve kadrolarıyla çalışıyor.

*Tekrar Düşün Medya Platformu, geçtiğimiz yıl hangi program ve faaliyetler üzerinde çalıştı. Elde ettiğiniz somut sonuçlar nelerdir?

Düşünce ve ifade özgürlüğü vb. ilkelerini tamamlayan mevzuat ve yasalarla ilgili olarak medya kültürünü ve yayın standartlarını geliştirmek için çalışıyoruz. Geçtiğimiz yılın son üç ayında büyük bir değişiklik yapan platform, insanların yaşadığı sorun ve krizlere, yaşadıkları zorluklara ışık tutan “Sokaktan” başlıklı yeni bir bölümü hizmete sundu. Özellikle ekonomik krizle ve bunun genel olarak yaşam üzerindeki etkisiyle ilgili sorunlarla karşı karşıyayız. O Düşünüyor Girişimi’nin de yer aldığı feminist girişimler aylık olarak bir araya geliyor. Girişimlerle ortak bir koordinasyon sağlanıyor. Eşitlik ilkesinin teşvik edilmesi ve ayrımcılıkla mücadeleye dair yürütülen çeşitli kampanyalarda başarılar elde edildi. Önümüzdeki süreçlerde bu ağımız daha da genişletilecek ve sahada etkili hale gelecektir.

*Genç girişimlerle yapılan ortaklıklar ve işbirlikleri genellikle sahada etkili oluyor. Bunun detaylarını bize biraz daha anlatabilir misiniz?

Elbette ortak sayısı arttıkça çalışmadaki etkilerde artar. Son üç ayda herkesin çeşitli şekillerde benimsediği "Yüksek Sessizlik" de dahil olmak üzere bir dizi ortak kampanyayla ağ oluşturma başlatıldı ve bir bildiri yayınlandı. Kadına yönelik şiddetle mücadeleye yönelik uluslararası ‘16 Gün Aktivizmi’ başlatıldı. Kampanya kapsamında şiddetin her biçimini içeren bir video hazırlanıp yayınlandı. Bizler fikir ve ifade özgürlüğü nedeniyle gözaltına alınan kadın gazeteciler, farklı alanlardaki kadınlar ve içerik yaratıcılar da dahil olmak üzere kadınların davaları üzerinde çalışıyoruz. Farklı girişimlerin ve kolektif kampanyaların bir arada yürütülebilmesi başlı başına büyük bir başarıdır. Yakın gelecekte üzerinde çalışılan dosyalara da yansıyacak ve bu iş birliğinin sonuçları yeni yılda daha da belirginleşecektir.

*Tekrar Düşün Medya Platformu’nun bu yıl kadınlara ve kadınların sorunlarına yönelik planları nelerdir?

2023'te başlayan ve önümüzdeki Mart ayına kadar devam edecek olan planın temelinde kolektif ağlar yer alıyor. Platform önümüzdeki iki ay boyunca kadın sorunları ve çeşitliliği üzerine çalışmalar yapacak. Şubat ayı boyunca kadın sünneti konusunda kolektif çalışmalarımız olacak ve bu konuda kayda değer bir ilerleme kaydettik. “Kadınlar Ayı” olan Mart ayı boyunca da birçok konuda katılımcı çalışmalarımız var ve kadın sorunlarına çözüm yolları konusunda da birçok yeniliğin olması bekleniyor. Yeni yılda dijital medya alanında daha genişlemek istiyoruz. Çünkü görsel-işitsel içerik olarak en etkili alan şu anda bu medya alanıdır. Sorunları tüm gruplara uygun ve onların medya ve feminist konulara ilgi duymasını sağlayacak şekilde ele almaya çalışıyoruz.

*Kadınlar yaşamın birçok alanında çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalıyorlar. Kadınlar neden tüm krizlerin faturasını ödemek zorunda kalıyorlar ve bunun sebepleri nelerdir?

Kadınların içinde yaratıldıkları toplumun bir parçası olmaları, üstlendikleri birçok sorumluluk ve görev, onları en çok güvenilen konulardan biri haline getirmiştir. Kadınları kalıplaştırıp, üzerlerindeki yükü artıran rollere hapseden de aynı toplumdur. Kadınları en savunmasız grup olarak görseler de onlara kapasitelerinin üzerinde sorumluluklar taşıttırıyorlar. Bu büyük ölçüde bir yandan gelenek ve göreneklerden, diğer yandan da toplumsal mirastan kaynaklanıyor. Kadınların ev dışında çalışmanın yanı sıra aile ve çocuk bakımı da dahil olmak üzere pek çok role sahip olduğunu görüyoruz. Bu nedenle başta aileleri olmak üzere savaşın, çatışmaların ve felaketlerin faturasının büyük kısmını kadınların ödediğini görüyoruz.

Öte yandan zaman zaman yayımlanan af listelerindeki kadın sayısı da endişe verici bir durum. Çünkü 40-50 erkeğe karşılık sadece bir kadın serbest bırakılıyor ve özellikle kadın tutuklu sayısı göz önüne alındığında bu yeniden değerlendirilmesi gereken bir konu. Hiç de küçük olmayan ve bizim de çok önemsediğimiz bir konu ve devrim ayı olarak bilinen Ocak ayında, cezaevlerindeki kadınlara ışık tutmanın gerekli olduğunu ve onlara karşı yerine getirmemiz gereken görevler var.

*Kadın sorunlarına destek konusunda elde edilen en dikkate değer kazanımlar nelerdir?

Kadınların Parlamento’da etkili olması dahil pek çok kazanım var. Mısır Parlamentosu'nda kadınlara yönelik gerçek bir çalışma var. Kişisel Statü Kanunu konusunda farkındalığın artırılmasına ilişkin kazanımların yanı sıra, feminist örgütlerin talep ettiği değişikliklerin de onaylanması halinde herkes için gerçek ve güçlü bir kazanım yaşanacak. Mısır dramasında kadının güçlü ve etkili rolünün temsil ettiği kazanımlar da var. İzleyici üzerinde olumlu etkiler elde edildi. Bazı eserler aynı zamanda birçok kadın meselesini toplumsal tartışmaya açtı ve toplumun bir bakış açısıyla bakmasını sağladı.