Mısır’da yaşayan Sudanlı kadınlar şiddetin birçok türüne maruz kalıyor

Ülkelerindeki savaş nedeniyle Mısır’a göç eden Sudanlı kadınların şiddetin birçok türüne maruz kaldığını belirten doktor Tahani Qasim, “Kadınlara yönelik toplumsal farkındalık çalışmaları yürütülmeli” sözlerine yer verdi.

ASMAA FATHI

Kahire – Mısır’a göç eden Sudanlı kadınlar, bir yandan ötekileştirilmeye maruz kalırken, öte yandan ekonomik nedenlerden dolayı geçim sıkıntısı yaşıyorlar. Çocuk doktoru Tahani Qasim, Sudanlı kadınların “Ev sahibi kirayı ikiye katladı ve satın alma maliyetleri pahalı hale geldi. Sudan'daki durum güvenli değil ve ülkem dışında olmanın birçok zorluğunu yaşıyorum" dediğini aktararak "Mısır'da ikamet eden Sudanlı kadınlar,  ülkelerindeki savaşın bedelini ağır ödüyor” dedi.

‘Kadınlar ailelerinin ihtiyaçları için büyük sorumluluk üstleniyor’

Zorunlu göç etme durumunun içler acısı olduğunu kaydeden Tahani Qasim, sığınmacı olmanın tüm yükünü kadınların omuzladığını söyleyerek, şu ifadelerde bulundu. “Kadınlar ailelerinin ihtiyaçlarının karşılanması konusunda büyük sorumluluklar üstleniyor. Savaş kadınları özellikle çocukları olumsuz etkiliyor. Savaş nedeniyle birçok kadın evin geçimini sağlayan aile bireyini kaybetti. Mülteci kadınların karşılaştığı en önemli zorluklardan biri ekonomik faktördür” diye belirtti.

Tahani Qasim, sözlerine şöyle devam etti: “Aldığım vakaların birçoğunda aileler okul ücretlerinin yüksek olması nedeniyle çocuklarını okula gönderemiyor. Ayrıca birçok kadın ailenin ihtiyaçlarını karşılamak için uzun süreler çalışmak zorunda kalıyor.  Kadınlar bu nedenle evde çocuklarının bakımına zaman ayıramıyor ve çocuklarını uzun süre evde yalnız bırakıyor. Bu durum çocukların psikolojik kırılganlıklarını büyük ölçüde etkiliyor. Özellikle savaş fikrini kabul etmedikleri ve anlamadıkları için; topraklarını, arkadaşlarını, alışık oldukları topluluklarını terk etmek zorunda kalıyorlar.”

‘Mülteci kadınlar şiddete daha fazla maruz kalıyor’

Zorunlu göç nedeniyle artan şiddete dikkat çeken Tahani Qasim, “Kadının insan haklarını hiçe sayan ve onları çeşitli şekillerde şiddetin pençesine sokan uygulamalar arasında yakın bir bağlantı bulunmaktadır. Mülteci kadınlar hem aile içinde hem de aile dışında şiddete maruz kalıyorlar. Bu şiddet eşler, aileler, kardeşler, hatta iş arkadaşları ve sokakta yoldan geçenler tarafından da uygulanıyor. Tüm dünyada etkisini hissettiren ekonomik kriz nedeniyle de birçok mülteci karşı karşıya kalacakları tehlikelere rağmen ülkelerine dönmek istiyor. Fiyatların artmasına katkımız olduğu yönünde söylentiler doğru değil. Dijital medya platformları üzerinden ortaya atılan iddialar ise asılsız ve müdahale gerektiriyor” şeklinde konuştu.

‘İşyerlerinde uluslararası anlaşmalar ihlal ediliyor’

Sığınmacıların geçimlerini sağlamak için birçok zorluğa katlandıklarını söyleyen Tahani Qasim, “İşyerlerinde uluslararası anlaşmalar ihlal ediliyor. Sığınmacılar düşük ücret karşılığında uzun saatler çalıştırılıyorlar. Renk ve cinsiyetlerine göre ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Ev işçisi göçmen kadınlar ise, taciz, şantaj, şiddet ve daha birçok baskıya maruz kalıyorlar. Maaşını alamayan ve bunun için mücadele yürüten bir ev işçisi kadının nasıl hırsızlıkla suçlandığını gözlerimle gördüm. Onları hapse attırabilecek veya itibarlarını zedeleyebilecek uydurma suçlamalardan korktukları için haklarından vazgeçiyorlar” diye kaydetti.

‘Sivil toplum konuyla ilgili çalışmalar yürütmeli’

İltica dosyası üzerinde çalışan kurumlar arasında koordinasyonun gerekli olduğuna dikkat çeken Tahani Qasim, “Koordinasyonun oluşması iletişim kanallarını birleştirecek ve böylece mülteci kadınlar nereye başvuracağını bilecek. Ayrıca hukuki ve psikolojik destek sağlanabilecek. Özellikle mültecilerin projelerle ekonomik olarak güçlendirmek çok önemli. Finans departmanlarının aynı zamanda tüm ailenin durumunu finansal, psikolojik, ekonomik, sağlık ve diğer boyutlarda entegre etmesi ve incelemesi gerekiyor. Özellikle ürünlerde ve el sanatlarında sürdürülebilirliğin sağlanması için pazarlama konusunda eğitimler verilmeli, faydalanıcaklar üzerinde fizibilite çalışmaları yapılmalıdır. Kadınlara yönelikte toplumsal farkındalık çalışmaları yürütülmeli. Çünkü kadınlar hayatları boyunca birçok sorunla karşı karşıya kalmaktadır. Sivil toplum konuyla ilgili çalışmalar yürütmeli” sözlerine yer verdi.