“Minbic’i Özgürleştirme Hamlesi’nde büyük başarılar elde edildi”

1 Haziran 2016 yılında IŞİD’e karşı başlatılan Minbic’i Özgürleştirme Hamlesi’nde büyük başarıların elde edildiğini belirten Sozdar Xalid, “Bizler özelde Minbic halkı, genelde Suriye halkı olarak Türk devletinin işgalini kabul etmeyeceğiz” dedi.

SÎLVA EL-ÎBRAHİM

Minbic – Şengal başta olmak üzere Kuzey ve Doğu Suriye’de halklara yönelik uyguladığı vahşi yöntemlerle katliamlar gerçekleştiren IŞİD, binlerce Êzidî kadını da kaçırarak, köle pazarlarında sattı. Bölgede yaşayan halklara büyük acılar yaşatan IŞİD’e karşı ise büyük bir direniş ile mücadele yürütüldü. IŞİD karanlığı altında uzun bir süre yaşamlarını sürdürmek zorunda kalan yurttaşları kurtarmak için Minbic Askeri Meclisi, 1 Haziran 2016’da “Minbic’i Özgürleştirme Hamlesi” başlattı. Hamle başarıyla sonuçlanırken, özgürlüğüne kavuşan Minbic halkı ve kadınlar birçok alanda örgütlenmeye gitti. Hamlenin başlatılmasına tanıklık eden isimlerden Minbic Sivil Meclisi eski Eş Başkanı Sozdar Xalid, hem özgürleştirme hamlesini hem de sonrasında yaşananlara dair ajansımızın sorduğu soruları yanıtladı.

“Halk büyük acılar yaşadı”

Bundan 6 yıl önce Minbic’i özgürleştirme hamlesi başlatıldı. O günlerde neler yaşandığından kısaca bahsedebilir misiniz?

DAİŞ çeteleri 2014 yılında Minbic kentini işgal etti. Bu işgal ile birlikte Minbic halkı vahşi uygulamalarla karşı karşıya kaldı. Minbic özgürleştirme hamlesinin başlatıldığı ilk kentti. Hamle işbirliği, irade ve azim ile başladı. Hamle sadece askeri düzeyde başlatılmadı. Aynı yılın Mart ayında Askeri ve Sivil Meclisin kurulmasıyla birlikte hamle sivil düzeyde de başlatıldı. Minbic DAİŞ çetelerinin kontrolündeyken oradaki halk çok büyük acılar yaşamıştı.

Minbic'i özgürleştirme hamlesi öncesinde ne gibi adımlar attınız ve ne gibi engellerle karşılaştınız?

Öncelikle Askeri Meclis ve Sivil Meclis'i oluşturduk. Her iki meclis de Minbic’in özgürleştirilmesi için Minbicli genç kadın ve erkeklerden oluşuyordu. Olabildiğince az kayıpla başarı elde etmek için kısıtlı imkanlarla çalışma yürüttük.

“Özgürleştirme hamlesi 3 ay sürdü”

Sivil Meclis olarak özgürleştirme hamlesi kapsamında askeri güçlerle halkın örgütlenmesini nasıl yürüttünüz?

Askeri güçler ön saflardaydı. Ancak Sivil Meclis tarafından temsil edilen örgütsel güç hamlenin ikinci sırasında yer aldı. Hamle 3 ay sürdü. O zaman Sivil Meclis’in görevi halkı örgütlemekti. Hamle sırasında Sivil Meclis ilçe ve köylerde yaklaşık 126 komün kurdu. Bunların arasından halkın işlerini yönetmek ve temel ihtiyaçlarını karşılamak için küçük hizmet komiteleri de kuruldu. Örgütlülük tabanını genişletmek için köylerde ve ilçelerde halkı yönetmek için meclisler kuruldu.

“Kadınlar ilk olarak kara çarşaflarını attı”

Minbic halkı, özgürleştirme operasyonunu nasıl karşıladı? Hamlede nasıl rol aldılar?

Minbic halkı, özgürleştirme hamlesini büyük bir sevinci ile karşıladı. Tüm askeri güçleri güzel karşıladılar. Halk askeri güçte umut ve iyimserlik gördü. Kurtarma hamlesi başarılı sonuçlanınca da ilk işleri kara çarşaf ve kıyafetlerden kurtulmak oldu. Minbic’i özgürleştirme hamlesinde halkın üstlendiği rol, askeri güçlerin rolünden aşağı değildi. Halk, askeri güçlerle sürekli temas halinde şehrin kurtarılmasına yardımcı oldu.

“Kadınlar birçok alanda başarı elde etti”

Minbic’i özgürleştirme hamlesi öncelikle toplumu ve kadınların kurtarılmasına yönelikti. Bu durum kadınların hayatını nasıl etkiledi?

Kadınların şu an geldiği düzey şehitlerin fedakarlıkları ve karanlık düşünceyi kentten uzaklaştırdığı emek sayesinde olmuştur. Minbic'in DAİŞ çetelerinin işgali altında olduğu günlere dönersek, kadınların neler yaşadıklarını görürüz. Kadınlar siyah giyinmek zorundaydı. Evden çıkamıyor ve birçok anlamda da sınırlandırılmışlardı. Kadınlar her zaman değersiz kabul ediliyordu. Şuan kadınların başarıları, askeri, siyasi, sağlık, ekonomik, eğitim anlamda yüzde 50 oranında. Bu başarıyı DAİŞ’e karşı bir intikam olarak görüyoruz.

Şehrin özgürleştirilmesi DAİŞ'e destek verenlerin siyasi dengesini nasıl değiştirdi?

Minbic kenti, DAİŞ’in konumlandığı en büyük şehirlerden biriydi. Kuzey ve Doğu Suriye ile diğer yerlere geçiş noktasıydı. Bu yüzden DAİŞ’e karşı mücadele çok zorluydu. Bu savaş DAİŞ ve destekçileri içindi büyük bir yenilgiydi. Türkiye bu dönemde DAİŞ'in en büyük destekçisi olduğu için çok tepki gösterdi. Türkiye'nin DAİŞ'in yenilgiye uğramasına tepkisi Mertal Ferat çetelerini destekleyerek Bab şehrinde ilerlemek oldu. Bu, DAİŞ'in ömrünü uzatma ve Osmanlı hayalini bölgede genişletme girişimiydi. Türkiye bugüne kadar Minbic ve Kobanê'yi işgal etme tehdidiyle Kuzey ve Doğu Suriye’yi bombalayarak bize karşı savaşıyor.

Minbic Sivil Meclisi özgürleştirmenin ardından ne gibi planlar üzerine çalıştı?

Kurtarmadan sonraki ilk adım, komitelerin oluşturulması ve aktifleştirilmesiydi. Aralarında altyapının restorasyonu için belediye komitesi de vardı. Çocukların eğitimlerine devam edebilmeleri için eğitim sektörüne ağırlık verdik. Ayrıca sağlık sektörü üzerinde de durduk.

“İşgali kabul etmeyeceğiz”

Minbic’i özgürleştirme hamlesinin başlatılmasının üzerinden 6 yıl geçti. Yıl dönümü Türkiye'nin bölgeyi işgal tehdidi altında geçiyor. Bu tehditleri ve zamanlamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Minbic halkı ve Minbic Askeri Meclisi şehrin kurtarılması görevini üstlenirken, şehrin savunması da onların omuzlarına yüklendi. Demokratik proje olduğu sürece Türkiye’nin tehditleri devam edecektir. Çünkü Türkiye kendi kendini yöneten bir bölgeyi kabul etmiyor. Halkın örgütlülüğü Türkiye'nin hedeflerine ulaşmasına izin vermeyecektir. Türkiye'nin tarihi, ister Libya'da, ister Suriye'de, isterse Azerbaycan'da teröre verilen destekle dolu. Bizler özelde Minbic halkı, genelde Suriye halkı olarak Türk devletinin işgalini kabul etmeyeceğiz ve buna izin vermeyeceğiz.