Medya uzmanları: İşgalcilerin medyadaki açıklamaları gerçeği yansıtmıyor
Süleymaniye Üniversitesi'nden medya uzmanları işgal sırasında Federe Kürdistan Bölgesi ve Türkiyeli medya organlarının savaşı yansıtma biçimindeki dilin “gerçeği yansıtmadığını” belirtiyor.

ŞÎNYAR BAYÎZ
Süleymaniye - Medya ve basın yayın organları tüm dünyada belli otoriteler tarafından kontrol ediliyor ve siyasi partilerin etkisi altında faaliyet gösteriyor. İktidar medyası, savunduğu iktidarın bir parçası olduğu kadar gerçekleri de çarpıtmak, devşirmek ve hatta yalan haber yaymaya kadar işi ileri götürebiliyor. Federe Kürdistan Bölgesi’nde medya ve basın kuruluşlarının büyük oranda siyasi parti ve hiziplerin kontrolünde çalıştıklarını belirten Süleymani’den konunun uzmanı kadınlar, bunun savaşın yansıtılma biçiminde de bariz şekilde görüldüğünü belirtiyor. Konuyla ilgili Süleymaniye Üniversitesi İletişim Bölümü Öğretim üyesi Doktor Aştî Hemesalih ve Süleymaniye Üniversitesi İletişim Fakültesi Televizyon Bölümü öğretim üyesi Sara Qadir ile konuştuk.
Süleymaniye Üniversitesi İletişim Bölümü Öğretim Üyesi Doktor Aştî Hemesalih, Federe Kürdistan Bölgesi ve Irak topraklarının işgal ve saldırı altında olduğunun altını çizerken aile çıkarları başta olmak üzere siyasi partilerin bu işgale göz yumduğunu, desteklediğini ve bu nedenle ellerinde bulundurdukları medya gücü ile de örtbas etmeye çalıştığını belirtiyor. Konuyla ilgili haber yapmanın yanından bile geçilmediğini, bu rolün çok zayıf oynandığını televizyon ekranlarının ve gazetelerin baş haberlerinin saldırıların üzerini örtmek ve yurttaşların gündemini saptırmak için kullanıldığını ifade ediyor.
"Güney’de medya organları iktidar hizmetinde”
Aştî Hemesalih sözlerine ise Kürdistan’da basın ve yayıncılığın ilk çıkış noktası olarak Kürdistan’da değil Kürdistan’a hizmet edebilmek adına da olsa Kahire’de çıkarıldığını hatırlatarak şöyle devam ediyor;
“Mısır’ın başkenti Kahire’de ilk kez Kürdistan gazetesi çıktığında halka, ülkeye hizmet etmek için yola çıktı ve bu imajını korudu. Günümüzdeki sosyal medyadan, iletişim organlarının yaygınlığına bakıldığında zor koşullarda atılan ilk adımdan bugüne çok şeyin değiştiği ortaya çıkıyor. Toplumu eğitmek, yurtseverleştirmek, uluslaştırmak için atılan ilk adımdan bugün iletişim kaynakları toplumu etkilemek ve yönlerini de değiştirmek için daha yoğunluklu kullanılıyor. Kürdistan toplumu, kültürü ve coğrafyasına hizmet etmektense bu coğrafyayı sömürmeye çalışanların medya organlarına dönüşen bir dili var. Güney’de medya organları kaynağını iktidardan alıyor.”
Medyanın geldiği konumu keskin cümlelerle ifade ediyor Aştî Hemesalih, “Partisi olmayan medya organı neredeyse yok gibi. Savaşın kendisiyle getirdiği saldırıları raporlaştırmak ve duyurmak savaş o partinin çıkarına ise söz konusu olmuyor” diyerek medya organlarını sağduyulu yaklaşıma çağırıyor.
"Güney medyası işgal tehdidini göstermiyor"
Süleymaniye Üniversitesi Televizyon Bölümü'nde öğretim görevlisi olan Sara Qadir de sadece televizyonun değil, radyo, gazete, sosyal ve elektronik ağların yanı sıra “herkesin bağımsız bir ajansa” sahip olmasının mümkün kılındığını ve böylece haberlerin çarçabuk yayılmasını sağladığını hatırlatıyor.
“Özgür ve bağımsız basın yayın organlarının olmayışı aslında çok büyük bir boşluğu kendisiyle birlikte getiriyor. Yurttaşlara, halka yönelik yapılan haberler ile gerçeklerin farklılıkları ortada. Yapılan haberler doğru olmadığı gibi yurttaşların medyaya olan güvenlerini de sarsıyor. Şu anda yaşanan gerçek başka, iktidar medyası başka bir şey söylüyor. Başur Kürdistan toprakları şu anda çok büyük tehlike altında. Ancak bunu medyada göremiyoruz, bu tehlikeyi arz eden yaygın medya organları yok. Bölgede çok büyük bir huzursuzluk var hem kriz hem de savaş ve işgalden kaynağını alan, ancak bunu iktidar ve yakın medya organları görmezden geldiği gibi bir de çarpıtıyor. Güney medyası işgal tehdidini göstermiyor. Şu anda topraklarımıza yapılan saldırılar nereden geliyorsa iktidar medyası da aynı dili konuşuyor.”
Medya kuruluşlarına seslenen ve gazetecilere mesleklerinin halka doğru haber ve doğru bilgeleri yansıtmak olduğunu hatırlatan konunun uzmanları mesleki hassasiyet kadar, ülke sevgisinin böyle bir süreçte ön planda olması gerektiğini savunduklarını vurguluyor.