Mahabad Sadiq: Hükümet bizi görmezden geliyor

Halepçe Katliamı’nda ailesinden 22 kişiyi kaybeden Mahabad Sadiq, "Çocuklara unutmasınlar diye hep Halepçe Katliamı’nı anlatıyorum" dedi.

MÎHRÎBAN SELAM KAKAYÎ

Halepçe- Halepçe kenti bundan 35 yıl önce 16 Mart 1988 günü saat 11.00'de Irak BAAS hükümeti tarafından kimyasal silahlarla bombalandı ve 5 binden fazla insan hayatını kaybetti. Yaşamını yitirenlerin çoğu çocuk, kadın ve yaşlıyken, çok sayıda insan da kayboldu. Bölge kimyasalın etkisi ise halen devam ediyor.

Mahabad Sadiq, ailesinin 22 üyesini bu katliamda yitirdi. Halepçe Katliamı’na tanık olduğunda 12 yaşındaydı. Bugün, evli ve dört çocuğu olan Mahabad unutmamaları için Halepçe’deki bu katliamın hikayesini çocuklarına sürekli anlattığını ifade ediyor.

"Evimiz yıkıldı ve abim yaralandı"

Mahabad Sadiq o günleri için şöyle anlatıyor: “Halepçe’ de kimyasal saldırı olduğunda, İran tarafından da bombalanıyordu. Dört tarafımızda savaş vardı. Abimin evinde bodrum kat vardı, bombalamalar olduğunda oraya sığınmaya giderdik. 15 Mart günü peşmergeler Halepçe’yi kurtarmışlar edası ile şehre girdiler. Hem biz hem de amcamın oğlu köyümüze (Hawar) doğru yola çıktık fakat peşmergeler bizi yoldan çevirerek Halepçe kurtarıldı ve güvenli, bir yere gitmenize gerek yok denildi. 16 Mart günü şehrin çoğu boşalmıştı ve çok sessizdi. Çok fazla yemek yedik, herhangi bir olay olmadı. Babam camiye gitti, abim de peşmergelerin yanına gitti. Saat 11.25’ te bombardıman başladı. Abim yaralandı ve evimiz yıkıldı. Sera mahallesine kadar bütün binalar yıkıldı.”

'Artık başımızı kaldıramadık'

Mahabad Sediq, bombardıman olduğu sırada babasının yaralıları kurtarmak istediğini belirterek, şöyle devam etti: "Dönüşte babam ve bir arkadaşı insanları kurtarmak için yıkılan evlere gitmek istediler ancak çatışmanın yoğunluğu nedeniyle kimseyi kurtaramadılar. Sonra şehirden ayrılmak için toparlandık. Ancak ikinci bombardımanda bodrumlara indik, yaralılardan bazılarına ve kardeşimin arkadaşlarına 'kalkın eğer yarınız gittiyse diğer yarınız kalsın’ denildi. Bizde onlarla lağım sularının olduğu tarafa doğru gittik. İki grup olduk annem ve babam bir tarafa ben ve kardeşim bir tarafa gittik.    İran askerleri oradaydı, kardeşim bizden uzak durmalarını söyledi. Yanımızda çocuklar vardı ve ihtiyaçlarını yanımızda getirmemiştik. Abim  ‘yemek ve eşyalarını getirelim’ dedi. Yolda birçok olay gördük ancak o kadar bombalama oluyordu ki gözlerimiz görmüyordu birçok şeyi. Son bombardıman da Deremer Köyü’ne vardık. Kimyasal gazlardan dolayı artık gözlerimiz iyi görmüyordu. 12 kişi kör oldu adım adım İran'a doğru gittik. Ancak ondan önce Rêşa nehri kimyasal ile bombalanmıştı bu nedenle de elbiselerimizi ıslatıp burnumuzu kapattık İran sınırına varana kadar böyle gittik."

‘Yaklaşık bir ay orada tutuklu kaldık’

Mahabad Sadiq, İran'a geldiklerinde kendilerini okul gibi büyük bir yere götürdüklerini belirterek, “Kimsenin durumunu bilmiyorduk, İran'a geldiğimizde bütün Halepçe halkı oradaydı. Büyük bir yere gittik, 1 aya yakın orada tutuklu kaldık. Neden tutuklandığımızı bile bilmiyorduk bir ay sonra dışarı çıktığımızda neler olduğunu anladık. Benim ailemden 22 kişi zehirli gaz bombardımanından dolayı yaşamını yitirdi, kimsenin cenazesini bulamadık. Kaybolan çocukların cenazesine de rastlamadık. Kayıp olup olmadıklarını bilmiyoruz.

'Çocuklarımıza ne olduğunu bilmiyoruz'

Mahabat Sadiq, kayıp çocuklarla ilgili de hayatta olup olmadıklarından şüphe duyduklarını belirterek, "O dönemde emzirilen çok sayıda çocuk kurtarılabildi ama diğer çocuklar kayboldu bu hükümetin ihmalidir. Biz Halepçeliler 35 yıldır konuşuyoruz ama kimse bizi dinlemiyor. Bu halk için bir şey yapılmıyor. Ben hep çocuklarıma Halepçe’yi anlatıyorum ki unutulmasın.”