‘Kuyu tipi olan Y ve S Tipi cezaevleri kapatılmalı’

DEM Parti Hukuk Komisyonu, ilk olarak İmralı F Tipi Cezaevi’nde uygulamaya konulan ve “kuyu tipi cezaevi” olarak nitelendirdikleri Y ve S Tipi cezaevlerinin kapatılmasını istedi.

Haber Merkezi- Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İnsan Hakları ve Hukuk Komisyonu Eş Sözcüsü Öztürk Türkdoğan, Y ve S Tipi cezaevlerine dair hazırladıkları raporu partisinin genel merkez binasında yaptığı basın toplantısında açıkladı. Öztürk Türkdoğan, Y ve S Tipi cezaevlerini “kuyu tipi cezaevi” olarak nitelendirerek, bu cezaevlerinde özellikle siyasi mahpusların kaldığını söyledi.

‘Y ve S Tipi cezaevleri kapatılmalı’

Çok sayıda Y ve S Tipi cezaevi ziyareti üzerine rapor hazırladıklarını aktaran Öztürk Türkdoğan, "Bu hapishaneler kapatılmalı” dedi. Söz konusu cezaevlerinin mahpusları "çürüttüğünü" belirten Öztürk Türkdoğan, şunları kaydetti:

"Tam da burada işte siyasi mahpusların S ve Y tipi yüksek güvenlikli hapishanelerde tutularak sağlık haklarının ve dolayısıyla yaşam haklarının tehlikeye girdiği bir sürecin içerisindeyiz. Bu oldukça tehlikelidir. Niye 'kuyu tipi' diyoruz; sadece tutulduğunuz tek veya 3 kişilik odanın giriş kapısı var. Havalandırma kapısı yok. Sormak gerekiyor böyle bir hapishane böyle bir koğuş böyle bir oda modeli olabilir mi? Bulunduğunuz yerde havalandırma kapısı yok. Havalandırma için sizi alıyorlar başka bir koridordan geçip başka bir yerde havalandırmaya çıkıyorsunuz. Böyle bir şey olamaz. Bu kanuna da aykırı. Kanun ne diyor 'günışığı alacak' diyor. Nasıl alacak gün ışığını? Havalandırma kapısı olmayan bir oda nasıl günışığını alacak alamaz. Temiz havayı nasıl alacak?”

‘Tüm uygulamalar İmralı F Tipi Cezaevinde başladı’

Cezaevlerindeki İdare ve Gözlem Kurullarının mahpusların denetimli serbestlik hakkını ortadan kaldırdığını vurgulayan Öztürk Türkdoğan, yaşanan ihlaller nedeniyle her ay birçok mahpusun hayatını kaybettiğini söyledi. Söz konusu tüm uygulamaların Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın mutlak tecrit altında tutulduğu İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nden başladığına dikkati çeken Öztürk Türkdoğan, şunları ifade etti:

"Yıllarca Abdullah Öcalan tek, hala da tek. 1999’dan sonra, 2009’da ancak F Tipi statüsüne kavuşturuldu o hapishane. Daha sonra yanına 3 kişi daha aktarıldı. Onlar da tek kalıyorlar. Haftada bir ya da yarım saat -olup olmadığını da bilmiyoruz- ortak kullanım alanlarını kullanıp, kullanmadıklarını da bilmiyoruz. Bu modeller orada başladı. Türkiye’nin tamamına yayıldı. Dolayısıyla insanların politik kimlikleri, siyasi kimliklerinden bağımsız olarak insan hakları temelinde hapishanelerde olup bitenlerle herkes ilgilenmek durumundadır. Meclis'te grubu bulunan siyasi partiler dönem dönem hapishaneleri anlatıyorlar, insan hakları komisyonu anlatıyor. Ama önce şu İmralı Hapishanesinden başlamanız gerekir. Bütün kötü uygulamaların kaynağı oradan başlamıştır, pilot uygulamalar oradan başlamıştır. Şimdi de 3 buçuk yılı geçen bir mutlak iletişimsizlik hali söz konusudur. DEM Parti dışındaki diğer grubu bulunan partiler bu konuda söz kurmamaktadır. Mecliste grubu bulunan siyasi partiler bu konuda söz kurunuz."

‘Hapishanelere daha fazla ilgi göstermek gerek’

 Adaletin herkes için olması gerektiğinin altını çizen Öztürk Türkdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu ülke bu şekilde baskı rejimiyle yönetildiği sürece herkesin yolu bir gün hapishaneden geçecektir. O yüzden hapishanelere daha fazla ilgi göstermek gerek. Hapishanelerdeki mahpusların insan hakları ile ilgilenmek zorundasınız. Ve elbette İmralı tecridinin de bir an önce kaldırılmasını her fırsatta söylediğimiz gibi burada da söylemeye devam ediyoruz. Bu hapishaneler kapatılmalıdır. Mahpusların sağlık ihlalleri ile yakından ilgilenilmelidir. Ağır hasta mahpuslar bir an önce tahliye edilmelidir. İnfaz rejimindeki ayrımcılık ortadan kaldırılmalıdır. Yani TMK kapsamındaki diğerleri arasındaki ayrım ortadan kaldırılmalıdır. İnfaz rejimi tekleştirilmelidir. İnfaz yakma uygulamalarına son verilmelidir. İdare gözlem kurulları kaldırılmalıdır. Bunlar kendini mahkeme yerine koymakta. Mahkemenin verdiği cezanın daha da uzamasını sağlayacak idari kararlarla insanların hapishanede kalma sürelerini uzatmaktadırlar. Bunların tamamı kaldırılmalıdır. Keyfi disiplin cezalarına son verilmelidir. Mahkemenin birçok yetkisi infaz hakimliğine devredilmiştir. Bu yetkilerin infaz hakimliğinden alınıp kişiyi yargılayan mahkemeye geri verilmelidir. Kuyu Tipi hapishaneler kapatılmalıdır.”