MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- DAİŞ’in Kobanê’ye dönük saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde gelişen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında olduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçi hakkında açılan davanın karar duruşması 16 Mayıs’ta görüldü. Eşbaşkanlar Figen Yüksekdağ’a 30 yıl 3 ay, Selahattin Demirtaşa’da 42 yıl hapis cezasının verildiği duruşmada, 5 siyasetçi kadın da ceza verilerek tahliye edildi. 12 kişi hakkında beraat verildi. Dava kapsamında 13 kişinin tutukluluğunun devamına karar verilirken, siyasetçilere yüzlerce yıllık cezalar verildi. 

Konuya dair görüştüğümüz avukat ve siyasetçiler verilen cezaların yok hükmünde olduğunu dile getirerek, “Kobanê’nin intikamı alınmak isteniyor” dedi.

‘İŞİD başarılı olmuş olsaydı bu dava görülmeyecekti’

Dava sürecini başından bu yana takip eden Avukat Cemile Turhallı, siyasetin yargı yerine kararlar aldığını ve yargının da sadece bu kararları tebliğ ettiğini dile getirdi. Verilen cezalarla AKP-MHP yönetiminde ki iktidarın intikamı sürdürmede ki tutumlarını da gösterdiğini belirten Cemile Turhallı, “Hepimiz biliyoruz ki bugün İŞID Kobanê’de başarılı olmuş olsaydı, soykırım suçunu işlemiş olsaydı bugün bu dava olmayacaktı. Bunun intikamının davasıdır. 6 Ekim’de MYK tarafından yapılan sosyal medya paylaşımı insanlığa çağrı, onurunu sahiplenmeye yönelik demokratik ve meşru bir çağrıydı. Bir suç işlemenin psikolojisi ile atmadıklarını ifade ettiler ve mahkeme kendilerini değil onlar mahkemeyi yargıladı. Bu kararla bu intikamın hala sürdürülmek istendiğini görüyoruz” dedi.

‘Kobane davası onur ve hakikat mücadelesidir’

Verilen kararın kendileri açısından yok hükmünde bir karar olduğuna dikkat çeken Cemile Turhallı konuşmasının devamında şu değerlendirmede bulundu: “Her ne kadar mahkeme ‘biz kamu vicdanına göre bir karar verdik’ demiş olsa da burada kamunun vicdanında yargılanan siyasetçiler aklanmıştır. Asıl suçlular bugün dışarıda, suçlular teşhir edilmiştir ve aynı suçları işlemeye devam ediyorlar. Bugün ne yazık ki bu tarz davalar, iktidar tarafından kendi suçlarının, kendi yolsuzluklarının üstünü örtme çabasındalar. Bugün siyaset ve iktidar, halka ve Kürt siyasi hareketine saldırarak kendi içerisinde bir rıza üretmeye çalışıyor. Kendi oyunlarının üzerini kapatmak istiyorlar. Bizim farkında olup, ifşa ettiğimiz bir dava olan Kobanê davası onur, bir hakikat mücadelesidir. Kürt siyasetçiler bir savaşın rehineleridir. Bütün arkadaşlarımızın tahliye olması ve özgürlüğe kavuşması için demokratik mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz.”

‘İŞİD gibi erkek egemen akıl da kaybedecek’

Siirt Milletvekilli Sebahat Erdoğan Sarıtaş ise kaybeden erkek aklın kadın mücadelesi ve toplumun özgürlük mücadelesini hedef alarak bu cezaları verdiğinin altını çizdi. Verilen cezaların hukuki olmadığını ve mücadelenin devam edeceğini belirten Sebahat Erdoğan Sarıtaş, “Verilen bu cezalarla özgürlük talep eden kadınların sesleri kısılmak istenmiştir. Figen başkanın da dediği gibi son sözü, kadın mücadelesini büyütenler ve direnenler söyleyecek. Biz bu erkek egemen yargının kararlarını tanımıyoruz. Mücadelemizi her geçen gün daha da büyüteceğiz. İŞİD zihniyeti kaybetti, erkek egemen akıl da kaybedecek. Bu aynı zamanda siyasi bir darbedir. Biz kadınlar her alanda olmaya devam edeceğiz. Erkek egemen akıl her daim kaybedecektir” dedi.

‘Bu karanlık kaybedecek’

“Yoldaşlarımız onurlu bir mücadele yürütüyorlar. Haksız ve hukuksuz yere rehin alındılar. Ceza ile gelen tahliyelerde yoldaşlarımızı hak ettikleri gibi karşılayacağız. Bu karar barışa ve özgürlüğe yapılan bir darbedir. Bu karanlık kaybedecek. Kadınların ve toplumun verdiği demokrasi mücadelesi kazanacak” sözlerini kullanan Sehabat Erdoğan Sarıtaş, bütün kesimleri demokrasi ve örgütlük mücadelesi çatısı altında mücadele etmeye davet etti.