Klinik Psikolog: Savaşın yarattığı psikolojik travma dayanışma ile aşılır
Savaş ve çatışmaların yoğun yaşandığı ülkelerdeki kadınlar, göz ardı edilen psikolojik ve sosyal zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Klinik Psikolog Dr. Hayat Al-Wertani, bu durumun dayanışma ile aşılabileceğini vurguladı.

ZOUHOUR MECHERGUI
Tunus- Savaş ve çatışmaların devam ettiği Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki kadın ve çocuklar, büyük bir psikolojik travma ile karşı karşıya. Yerinden edilen savaşın hedefindeki kadın ve çocukların yaşadıklarını hafifletmenin yolu ise dayanışma ve haklarını uluslararası alanlarda daha güçlü aramaktan geçiyor.
Savaşlar en çok kadınları etkiliyor. Bu etkilerin başında cinsel şiddet, zorla yerinden edilme, güvenlik, gelecek kaygısı geliyor. Kadınlar bu duyguların yarattığı psikolojik sorunlarla ise tek başlarına mücadele etmek zorunda bırakılıyor.
Tunuslu Klinik Psikolog Dr. Hayat Al-Wertani, savaşların direk kadınları hedef aldığını söyleyerek, savaş süreci ve sonrası kadınlar ailelerinin geçimlerini tek başlarına üstlenmek zorunda kaldıklarını belirtti.
Kadınlar hedef oluyor
Tunus’da diğer Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerine göre daha istikrarlı bir ortam olduğunu vurgulayan Hayat Al-Wertani, Tunuslu kadınların her zaman çatışma ve savaş bölgelerindeki kadınlarla dayanışma içinde olduğunu ifade etti. Savaş bölgelerindeki kadınların zorlu yaşam koşulları yüzünden sürekli psikolojik baskı altında olduklarını kaydeden Hayat Al-Wertani, güvensiz ve istikrarsız bir ortamda; depresyon, suçluluk duygusu, kronik kaygı ve travma sonrası stres bozukluğu gibi ciddi psikolojik rahatsızlıklara yol açtığının altını çizdi.
Çatışma ve savaşların beden sağlığı üzerindeki etkisi
Çatışmaların devam etmesi, sürekli bombardıman altında kalmanın da gerilim ve korku yarattığını ve bunun da bedensel etkilerinin olduğuna dikkat çeken Hayat Al-Wertani, “Örneğin; sürekli yorgunluk, kalp hastalıkları ve yüksek tansiyon gibi sağlık sorunları görülmektedir” dedi. Kadınlar üzerindeki en büyük psikolojik etkinin yerinden edilmeyle yaşandığını sözlerine ekleyen Hayat Al-Wertani, bu travmanın evlerinin tamamen yıkılıp dönecek yerlerinin kalmaması ile daha da derinleştiğini söyledi.
Hayat Al-Wertani, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Evlerini kaybetmek, güvenlik ve aidiyet duygusunun kaybolmasına neden olmakta, bu da yalnızlık, depresyon ve psikolojik çöküşe yol açmaktadır. Kadınlar genellikle, mahremiyet ve yoksun, zor şartlar altında yaşadıkları mülteci kamplarına yerleştirilmektedirler, bu da psikolojik durumlarını daha da zorlaştırmaktadır.”
Dayanışmanın önemine vurgu
Kadınların acılarını yaşamak ve anlatmak konusunda içerisinde bulundukları toplum tarafından baskı altına alındığını hatırlatan Hayat Al-Wertani, “Fiziksel acılardan daha kolay söz ederlerken, psikolojik sorunları anlatmakta zorluk çekiyorlar. Bu gizlilik, uzun vadede psikolojik sorunların daha da büyümesine neden olmakta ve bu rahatsızlıklar kronik hastalıklara dönüşmektedir” diyerek, savaş ve çatışma bölgelerindeki kadın ve çocuklarla dayanışmayı büyütmenin önemine vurgu yaptı.
Hayat Al-Wertani, son olarak; psikolojik sağlığın, insan haklarının temel bir hakkı olarak kabul edilmesi gerektiğini ve bu konuda toplumsal bakış açısının değiştirilmesi gerektiğini ifade ederek, erken müdahale, kadınların acılarını ifade etmeleri ve bu acıların kronik hastalıklara dönüşmeden çözülmesi için anahtar bir çözüm olduğunu kaydetti.