KJK: Türk devletinin yürüttüğü Kürt soykırım politikasına karşı tutum alın

Kobane Davası’nda çıkan sonucun İmralı tecrit ve soykırım rejimi tüm Kürtlerin tecrit ve izolasyonu anlamına geldiğini vurgulayan KJK, Kürt halkı, Kürt kadınları ve dünya kamuoyuna çağrıda bulundu.

Haber Merkezi- Kürdistan Kadınlar Topluluğu (KJK) Koordinasyonu, Kobanê Davası’nda siyasi tutsaklara ceza yağdırılmasına karşı yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada mahkeme tarafından verilen kararların yok hükmünde olduğuna dikkat çekilerek “Kürt ve kadın düşmanı AKP-DAİŞ’in Rojava ve Şengal’i işgal saldırıları halkların, kadınların ve dünya insanlığının direnişi sayesinde yenilmiş ve bu yenilginin intikâmını almak için İstiklal mahkemelerini aratmayan Kobanê Davası yargılamalarını intikâm amaçlı başlatmıştır. Dava başta eşbaşkanlar olmak üzere HDP siyasetçilerine ve kadın hareketi aktivistlerine yüksek cezalar verilerek sonuçlandırılmıştır. Öncelikle belirtmek isteriz ki, Kürt ve kadın düşmanı AKP-MHP-DAİŞ ortaklarının Kobanê Davası kararları kadınlar, halklar ve insanlık nezdinde yok hükmündedir ve siyasi, hukuku olarak da geçersiz kılınacaktır" denildi.

KJK Koordinasyonu’nun açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

"Kobanê Davası Kuzey Kurdistan halkımızın DAİŞ saldırılarına karşı Rojava halkı ile dayanışma amaçlı gerçekleştirdiği 7-8 Ekim ayaklanması baz alınarak açılmış olsa da AKP-DAİŞ ortaklığının Şengal ve Rojava’yı işgal ve kadınlara ve Kürt halkına yönelik soykırım suçlarını, 7-8 Ekim eylemlerinde gerçekleştirdiği sivil katliamı karartmak ve ulusal-uluslararası zeminde yargılanmasını engellemek amaçlı açılmış bir davadır. Bu amaç ile Kobanê Kumpas Davasında, demokratik siyaseti tasfiye ve kriminalize etme konsepti devreye konulmuş ve Kürtlerin, kadınların siyaset yapma hakkını yok etmeyi ve Kobanê direnişinin sahibi büyük insanlığı cezalandırmayı amaçlamıştır. HDP eşbaşkanları başta olmak üzere tutuklu Kürt, sol, sosyalist ve siyasetçi ve kadın siyasetçilere verilen yüksek cezaların anlamı; kadınların, Kürtlerin ve dünya halklarının ortak mücadelesini cezalandırmak ve izole etmektir.

Yeni soykırım hedefi

Soykırım rejimini kurtarmak ve Kurdistan’ın uluslararası sömürge statüsünü sürdürmek için Ortadoğu’ya yayılma stratejisini Neo-Osmanlıcılık ve Türk-İslam sentezi ile devreye koyan AKP-MHP faşist rejimi DAİŞ terör örgütünün kurucusu ve yönetimidir.  Ortadoğu’da milliyetçiliği, dinciliği ve cinsiyetçiliği yeni bir saldırı stratejisi ile devreye koyarak, Şengal ve Rojava devrimine saldırmış, kadınlara ve Kürt halkına dönük soykırım suçları işlemiştir.  AKP-DAİŞ ilişkisinin amacı, Kürt halkına yönelik yeni bir bölgesel soykırım rejimini oluşturmak ve Arap coğrafyasında halkların ve kadınların öncülüğünde gelişen demokratik ayaklanmaları radikal dincilik ile yozlaştırmak ve bastırmaktır. Bu anlamda AKP-DAİŞ ortaklığı Ortadoğu’yu hegemonik olarak yeniden sömürgeleştirme ve denetime almak demektir. İnsanlık ve Ortadoğu halkları tüm aklı ve kalbi ile AKP-DAİŞ saldırılarının dünyaya dönük bir tehdit olduğunu görmüş ve Kobanê direnişi etrafında büyük insanlık direnişini yaratmıştır. Kobanê’de bu anlamda dünya kadınları, halklar, özgürlük ve demokrasi güçleri yeni bir enternasyonal direniş ruhu ile savaşmış ve zafer kazanmıştır. Kobanê direnişi ile AKP-DAİŞ yenilmiş, Kürt halkına soykırım, Ortadoğu halklarına diktatörlük, dünyada savaş denklemi olan uluslararası sömürge hegemonyası iflas etmiş ve Kürt karşıtı ittifaklar ile Ortadoğu’ya yayılma stratejisi çökmüştür.

‘Amaçlanan Kürt halkının direnişini tecride almaktır’

AKP-MHP faşist rejimi bu çöküşü durdurmak için Kürt özgürlük mücadelesine yönelik çöktürme planını devreye sokmuş, Réber APO tecride alınmış, Rojava’ya işgal savaşlarını başlatmış, gerillaya yönelik kimyasal ve nükleer taktik silah kullanımına dayalı imha saldırıları devreye sokmuş ve Kuzey Kurdistan’da demokratik siyaseti tasfiye amacı ile Kobanê Davası sürecini başlatmıştır. Son olarak Irak hükümeti ile yürüttüğü müzakerelerde Kalkınma Yolu Projesi ile tüm Güney Kurdistan’ı işgal ve Musul-Kerkük’ü Türkiye topraklarına dâhil etme niyetini açığa vurmuş, askeri operasyon hazırlıklarını başlatmıştır. Ancak, 31 Mart yerel seçimleri ile halkımız ve Türkiye demokrasi güçleri AKP-MHP faşist rejimi yenilgiye uğratmış ve kayyum atamasına karşı Wan serhildanı ile yanıt vererek Kürt halkının ve kadınların yenilmez olduğunu dünyaya bir daha göstermiştir. Faşist şef Erdoğan dünyada ve bölgede kaybettiği gücü yeniden kazanmak, bu yenilgi durumunu aşmak ve Kürt halkına yönelik soykırım saldırılarını sürdürmek için 'normalleşme’ söylemine sarılmış ve seçimlerde açığa çıkan demokratik güçleri dağıtma ve siyasal inisiyatifi ele geçirme politikasını devreye koymuştur. Burada amaçlanan, Kürt halkının demokratik direnişini ve demokratik çözüm gücünü yalnızlaştırma ve tecride almaktır. Burada amaçlanan, seçimler ile açığa çıkan Kürt sorununun demokratik çözümü ve İmralı tecridinin parçalanması gündemini dağıtmaktır. Burada amaçlanan faşizme karşı başarı kazanan demokratik güç ve mücadele birliğini tasfiye etmektir. Bu amaç doğrultusunda, AKP-MHP faşist rejimi Kürtlere, kadınlara ve demokratik güçlere İmralı tecrit rejimini uygulamaktadır. Bilinmelidir ki normalleşme ancak Kürt sorununu muhatapları ile demokratik çözüm anlayışı temelinde müzakere etmek ve bunun için Réber APO üzerindeki tecridi ortadan kaldırmak ile mümkün olabilir. İmralı tecrit ve soykırım rejimi tüm Kürtlerin tecrit ve izolasyonu demektir ve Kobanê Davası sonuç kararları da bu amaca uygun alınmıştır.

Kamuoyuna çağrı

Halkımızın bu kumpas davasında ortaya çıkan ağır sonuçları yok sayacağı, direniş eylemlerini büyüterek, mücadelede sonuç alıncaya kadar sürdüreceğine inanıyoruz. Halkımızı İmralı başta olmak üzere tüm cezaevlerine dönük yürütülen saldırı ve tecride karşı sokakları direniş alanı haline getirmeye çağırıyoruz.

Bu temelde demokratik kamuoyuna çağrımızdır; halkların ve kadınların direnişi karşısında çöken AKP-MHP faşist rejimine karşı demokratik çözüm direnişi ve tecrit sistemini parçalama mücadelesi büyütülmelidir. Ve Kobanê Davası kararları hükmen geçersiz kılınmalıdır.

Tüm dünya kadın örgütlerine, Kürt kadınlarına ve halkımıza çağrımızdır!

Tüm kadın hareketlerini ve halkları Kobané davasını sahiplenmeye, DAİŞ’e karşı yürütülen muhteşem kadın direniş çizgisini savunmaya, kadın özgürlüğünün ve halkların onurlu direnişinin yargılanamayacağını haykırmaya ve AKP-MHP faşist rejiminin soykırım suçlarını yargılamaya davet ediyoruz.

Avrupa Konseyi başta olmak üzere, insan hakları ve hukuk konusunda sorumluluk altında olan uluslararası kurumları görev ve sorumluklarını sahip çıkmasını, devlet ve siyasetin çıkarlarına, pazarlıklarına Kürt halkının haklarını kurban etmemeye davet ediyoruz.

 Türk devletinin yürüttüğü Kürt soykırım ve politik intikam saldırıları karşısında dünya demokrasi güçleri ve politik aktörleri 'endişe duyma' tutumunu terk ederek, tutum almaları gerektiğini belirtiyoruz."