KJK’den Pexşan Ezîzî’ye idama tepki

KJK yazılı bir açıklama yaparak, idam cezası verilen Kürt gazeteci ve hak savunucusu Pexşan Ezîzî hakkındaki cezanın derhal durdurulmasını istedi. KJK, kamuoyuna derhal harekete geçilmesi çağrısında bulundu.

Haber Merkezi- KJK Koordinasyonu, İran’da Kürt kadın siyasetçilere yönelik baskılar ve son olarak tutuklu Kürt gazeteci, hak savunucusu Pexşan Ezîzî’ye ‘idam’ cezası verilmesiyle ilgili yazılı bir açıklama yaptı.

“An itibarıyla tüm uluslararası kurumları, demokratik çevreleri, kadın hareketlerini, demokratik çevreleri, şahsiyetleri Kadın düşmanı İran devletinin zindanlarda ve yaşamın tüm alanlarında kadın yaşamı, özgürlüğü ve haklarına dayattıkları bu zalim uygulamaları durdurmak için ortak mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz” denilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“İrani ve Doğu Kürdistanlı Kadınlar 2022 yılında JİN JİYAN AZADİ sloganı ile varlık, kimlik ve özgürleşme mücadelelerini ortaya koydular.  21. Yüzyıla giriş ile birlikte Kürt Kadın Hareketi olarak çokça ifade ettiğimiz ‘Kadın Yüzyılı- Kadın Devrimi’ söylemimizin bir iddia olmaktan çıkıp maddi bir gerçeğe dönüştüğü bir süreci yaşadık, yaşıyoruz. Kürt Kadınları olarak dillendirdiğimiz bu gerçeği bir hayal bir iddia olmaktan çıkartıp gerçek anlamda kadın devrimini gerçekleştirme vizyonuna sahip olduğumuzu ortaya koyduk. Tam da bu nokta Rojava Kadın Devrimi bu iddiamızın somutlaştığı örnek oldu. Dünya kadınlarına ilham veren hakikat de buydu. Bugün dünyanın her tarafında kadınlar kadın kırım politikalarına, sömürüye, eşitsizliğe, köleleştirilmeye ve erkek eril devlet gerçeğine karşı direniyorlar. Bu anlamda kadın mücadelesine dinamizm katan JİN JİYAN AZADİ gerçeği ile kadınlar ses ve çığlıklarını yükseltiler.

‘Kadın mücadelesi insanlığın yaşamını etkiliyor’

Kadınlar ve halkların hayatları için karabasan gibi olan bir zamanın içinden geçerken, günden güne büyüyen güç kazanarak yükselen kadın direnişi eril sistemi zorlamaya devam etmektedir. Egemenlere korku veren kadın gerçeği bugün halkların mücadelesine umut veriyor, güç sunuyor, güven aşılıyor. Özgürleşmenin kadınla olduğu ve de olacağı hakikati daha derin anlamlar kazarak öne çıkıyor. Evrensel ve yerel çapta hayatın tüm alanlarında eril egemen devlet sisteminin yarattığı krizler anlık olarak hayatı boğmaya çalışıyor. Yaşamın öz anlamından, büyülü, özgürlükçü, halinden uzaklaştırıldığı, yaşamın kabusa dönüştürüldüğü, anlamın yok edildiği bu zalim kanlı çağda kadın mücadelesi bir ışık huzmesi gibi insanlığın yaşamına etkide bulunuyor. Bu negatif tablonun içerisinde söz konusu tüm eşitsizlik hallerinin toplamı kadın yaşamına dayatılmaktadır.

‘İdam cezaları kaosun derinleşmesidir’

Örgütlü kötülüğün egemen erkek ve ulus devlet sistemi içerisinde kadın yaşamına dayatıldığı, bununla tüm özgürlüklerin, toplumsal hak ve özgürlüklerin yok edilmek istendiği bir süreçte İran rejimi Kadın aktivist Paxşan Azizi hakkında idam kararı verdi. Dünyayı ve Ortadoğu’yu saran krizlerin temelinde sorunların baskıcı yöntemlerle çözme isteği bulunmaktadır. Bu nedenle kadınların sisteme karşı geliştirdikleri her ret krizlere çözümdür, demokratikleştiricidir. Ancak halk ve kadın düşmanlığı demokratik ve özgürlükçü çözümleri baskı, katliam ve yok etme politikasında ısrarı dayatmaktadır. Doğu Kürdistanlı kadın hakları aktivisti Paxşan AZİZİ ve ŞERİFE MOHAMMEDİ’ye verilen idam kararları kaosun derinleşmesi demektir. Kadınları isyana sürükleyen nedenler insan hayatı için su hava kadar vazgeçilmez olan taleplerdi. Bugün dünyanın birçok yerinde kadın mücadelesi kararlıca, cesaretlice ilerliyor. JIN JIYAN AZADİ eylemlerine katılan kadınlara ibretlik cezalar veren, zorunlu örtünme yasalarını bir işkence politikası şeklinde yürürlüğe koyan, mücadele azmi gösteren kadınlara ağır cezalar yağdıran, kadınlara mutlak köleliği reva gören Kadın düşmanı İran rejimi kadın aktivistileri hakkında geliştirdiği benzer kararlar ile kadınlardan intikam almaktadır. Kadınlar baskının en fazla yoğunlaştığı bölgelerde tüm gemileri yakarak meydanlara indiler. Kırk yıldır Türk faşizmine karşı kıyasıya direnen Kürt kadınları, Taliban ve İran gibi kadın düşmanı rejimlere karşı kadınların sisteme meydan okuyan görkemli direnişleri da tam da bu gerçeğin ifadesi olmuştur. Dünyanın her tarafında devletler kadın özgürlük mücadelesini rotasından çıkartmak için yumuşak- sert birçok önlem geliştirerek varlığını korumaya çalışmaktadırlar. Tüm devlet kurumları uyum içerisinde kadın şahsında yaşama dayatılan eşitsizliği koruyor, sürekliliğinin devamı için el birliği içerisinde hareket etmektedirler. Biz kadınların belki de en iyi bilincine vardığı gerçeklik devletlerin yargısı, ordusu, meclisi, polisi, okulu, sanatı, medyası, sokağı ile bir arada tümünün erkek egemenliğini koruduğu, beslediği ve de yaygınlaştırdığı gerçeğidir.  Erkeklik tüm eşitsizliklerin kendisini örgütlemesi ise devlet de bunun yaratıldığı öz kaynaktır. Dolasıyla eşitsizliğin, iktidarın kaynağı olan devletle hesaplaşan, hesap soran kadın hareketi ve kadın özgürlük mücadelecileri devletin kabusu olarak görülmektedir. Yasakçı, baskıcı, sömürgeci, cinsiyetçi zalim eril sistemin uygulamaları kadınları mücadeleden alıkoymayacaktır. Çünkü Kadınların bu sisteme karşı tahammülleri kalmamış gelişen mücadele bunu somut bir şekilde açığa çıkartmış bulunmaktadır. Sistemin öznesi erkek gericiliğinin yaşamlarımızı şekillendirmesine, iktidarın üretildiği, çoğaltıldığı yaşam formlarına tahammül kalmamıştır.

Kadın mücadelesine dayatılan yasakçı, baskıcı, öldüren, tutuklayan, teşhir eden, idam eden, uygulamaların kadın düşmanı politikalar olduğunu biliyor ve reddediyoruz. Kadın düşmanı İran rejimi kadınların direnme gücünü kazanmış olduğunu ya görmüyor ya da görmezden geliyor.  Direnişin direnebilmenin gücünü keşfeden kadınları idamlarla, yasaklarla, baskıyla, işkenceyle, cinsiyetçi uygulamalarla yıldıracağınızı sanıyorsanız bu yanlış hesabın kadınlar ve halkların direnişine çarparak, geri döneceğini belirtiyoruz. Kadınlar hiçbir zaman yürüttükleri mücadeleden pişman olmadılar, geri adım atmadılar. Aksine uygulanan baskılar kadınların direnişlerini daha radikal kılmaya vesile olmuştur.  Kürdistan da Kadınlar yürüttükleri direnişle haklarından vazgeçmeyeceklerini, bu yolda her bedele razı olduklarını mücadeledeki azim ve coşkularıyla ispatlamışlardır.

‘Kadınlar özgürlük ve demokrasi mücadelesinden vazgeçmeyecekler’

Bu nedenle kadın düşmanı İran rejimini kadınlara dayatılan bu baskıcı uygulamalardan vazgeçmeye çağırıyoruz. Verilen idam kararlarını durdurulmasını, haklı ve meşru olan kadın taleplerini dikkate almasının kendi varlığı için de hayatî önemde olduğunu belirtiyoruz. Barbarlığı çağrıştıran idam siyaseti kadınları mücadeleden alıkoymayacaktır. İdamlarla toplumu kadınları dizginleyemezsiniz.  İktidarların yapısı ne olursa olsun kadınlar özgürlük ve demokrasi mücadelesinden vazgeçmeyecekler. Kadın mücadelesi ve de direnişi tüm zamanlarda uygulanan örgütlü kötülüğe rağmen durmadı, yaygınlık kazandı. An itibarıyla tüm uluslararası kurumları, demokratik çevreleri, kadın hareketlerini, demokratik çevreleri, şahsiyetleri Kadın düşmanı İran devletinin zindanlarda ve yaşamın tüm alanlarında kadın yaşamı, özgürlüğü ve haklarına dayattıkları bu zalim uygulamaları durdurmak için ortak mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.”