Kayuş Çalıkman Gavrilof : Kurtuluş, kadının kurtuluşunda

Temmuz ayında Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta bir araya gelen Ortadoğu’nun kadim halklarından kadınlar kendi sorunlarını, bölge sorunlarını ve kadınların ortak çözüm yollarını tartıştı. Yazar ve Çevirmen Kayuş Çalıkman Gavrilof mikrofonlarımıza konferansı, ülkesindeki kadın meselesini ve kadınların ortak mücadele arayışlarını değerlendirdi.

 

TEWAR PÊNCWÊNÎ

Beyrut-  “Kadınların Birliği İle Demokratik Devrimi Gerçekleştireceğiz” sloganıyla 30-31 Temmuz tarihleri arasında Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta gerçekleştirilen Ortadoğu ve Kuzey Afrika 2. Kadın Konferansı’na deyim yerindese Ortadoğu’nun tüm renklerinden ve dillerinden kadınlar bir araya geldi. 18 ülkeden 100 delegenin katıldığı, yaklaşık 30 kadının ise dijital medyadan katılım sağladığı konferansta bir dizi ortak karara imza atan kadınlar arasında bulunan Yazar ve Çevirmen Kayuş Çalıkman Gavrilof, “Çok çok önemsiyor ve heyecan duyuyorum” diyerek hem konferansı hem de ülkesindeki kadın mücadelesini ve Türkiye’nin içerisinde bulunduğu politik atmosferde kadınların rolünü değerlendirdi.

Ortadoğu’nun kadim halklarından Ermeniler de Ortadoğu ve Kuzey Afrika 2. Kadın Konferansı’nda temsiliyetini buldu. Kadınlar kendi yaşamları ve örgütlenmeleri için önemli kararlara giderken Yazar ve Çevirmen Kayuş Çalıkman Gavrilof, konferansa Türkiye’den katıldığının altını çizerek şöyle konuştu:

“Türkiye’den katılıyorum konferansa. Yaşadığım ülke olan Türkiye’de iktidar her geçen gün çok daha sert ve hatta faşist demek istemiyorum ama demek zorundayım çünkü başka bir söz bulamıyorum söylecek. Türkiye faşist yöntemlere baş vuruyor artık. Ve bu da artık bizim giderek daha zor şartlarda yaşamamıza neden oluyor. Ülkede artık zor nefes alıyoruz.”

Türkiye’deki mevcut iktidarın son demlerini yaşadığının belirten Kayuş Çalıkman Gavrilof, iktidarın kendisiyle birlikte çevresinde gördüğü herşeyi baş aşağı doğru çekmeye çalıştığının altını çiziyor ve devam ediyor sözlerine; “Bir meyve düşünün olgunlaşma evresini tamamlar ve düşer ya. İşte tam o düşerkeki halini yaşıyor iktidar bu belli. İktidarın kendisi de bunun farkında. Düşerken tutunuyor ve kendisiyle birlikte tutunduklarını çekmek, toprağın altına gömmek istiyor. Herşeyi maalesef yok etmek istiyor. Böyle bir durumdayız ülkemizde şimdi.”

“Çember giderek daralıyor”

Artan milliyetçi ve tekçi dalgaya ilişkin bunların birer saptırma olduğunu söylerken, şu değerlendirmede bulunuyor:

“Bir şeyleri örtmek adına diyelim maalesef hedef saptırmalarda daha çok milliyetçiliğe kayıyor iktidar ve bu da aslında düşünürken çok fazla milletin birarada yaşadığı Türkiye’de çok fazla problemlere yol açıyor. Bu hedefte bugün ben yarın sen oluyoruz ve çember giderek daralıyor. Kadınların çok önemli bir rolü var bu tür zamanlarda. Kadın mücaledelesini çok önemsiyorum. Ancak şöyle bir durum var ülkede Kürt kadın hareketi çok çok güçlü onun dışında genel olarak feminstler ve feminist hareketler Kürt kadın örgütü kadar güçlü ses çıkaramıyorlar. Bir de halen kendi içerisinde de yürütükleri tartışmaları aşamama durumu var normal bir durum elbette, LGBTİ+ tartışmalarından birçok konuya parçalanma hali oluyor, tam olarak solun durumu aslında kadınlarla da ilgili.”

Kayuş Çalıkman Gavrilof, Kürt kadın hareketinin tüm Türkiyeli kadınları bünyesine alabileceğine ve öncülük edebileceğine işaret ederek “Kürt kadın hareketi keşke şemsiye gibi bir hareket olsa ve tüm kadın hareketlerini o renkli şemsiyesinin altında toplayabilse. Bununla birlikte kadın hareketi çok güçlü bir ses olarak çıksa Türkiye’den... Benim gönlümden geçen düşünceler bu şekilde” diyor.

“Ermeni kadınlar çok şey öğrendik”

Türkiyeli kadın hareketleri ve feminist hareketlerin 1970’lerde ve 1980’li yıllarda büyük ivme kazandığını ancak bu ivmenin taşınması konusunda günümüzde zayıflıklar yaşandığını kaydeden Kayuş Çalıkman Gavrilof, “Gerçekten de önemsiyorum Türkiye’de 2’nci dalga feminist hareketlerin yarattığı dalgalanmayı. 1970’lı ve 1980’li yıllarda çıkan feminist hareketlenmeleler çok önemli bir yer oluşturuyordu ve asla yadsınmayacak bir düzey oluşturdular. Ancak Kürt kadın hareketinden özellikle biz Ermeni kadınlar çok şey öğrendik. İşte tam da bu nedenle bunları söyleme gereği duyuyorum. Sanıyorum kadınların birbirini tanıması, muhakkak bir arada çalışması, mücadele etmesi tüm fikir ayrılıklarına rağmen ortak payda ve mücadele hattı şarttır” vurgusu yaptı.

Kayış Çalıkman Gavrilof, “Kurtuluşu kadının kurtuluşunda buluyorum” diyerek Ortadoğulu kadınların bir araya gelmiş olmalarından büyük mutluluk duyduğunu ve kadın örgütlenmelerinin bundan güç aldığını kaydediyor.