Kayıp yakınları Tahir Elçi ve Şevket Epözdemir için adalet istedi
Kayıp yakınları ve İHD tarafından yapılan eylemlerde Amed’in Sûr ilçesinde katledilen Baro Başkanı Tahir Elçi ile avukat Şevket Epözdemir için adalet istendi.
Haber Merkezi- İHD Amed Şubesi ile kayıp yakınları tarafından her hafta “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle gerçekleştirilen eylem 825’inci haftasında da devam etti.
Bu hafta 28 Kasım 2015’te katledilen Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi ile 25 Kasım 1993’te katledilen avukat Şevket Epözdemir için adalet istendi. Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirilen eylemde kayıpların ve faili meçhul cinayetlerde yaşamını yitirenlerin fotoğrafları taşındı.
Açıklamaya Amed Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç, İnsan Hakları Derneği (İHD) Onursal Başkanı Akın Birdal, Xelfetî Belediye Eşbaşkanı Mehmet Karayılan, Tahir Elçi Vakfı ve birçok kişi katıldı. Açıklama öncesi konuşan Amed Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç, "Hem Şevket hem de Tahir Elçi insan hakları savunucusu idi. Fakat bu kimlik onları ifade etmek için yeterli değil. Kürdistan hakikatini kavramış, Kürdistan entelektüelleriydiler. Bu yüzden katledildiler. Mücadelesinin takipçisi olacağız" diye belirtti.
‘Bu hafızayı unutmayacağız’
Ardından sözü alan İHD Onursal Başkanı Akın Birdal, "Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümü için, halkların birlikte yaşayabilmesi için çaba sarf ediyorlardı. Bu hafızayı unutmayacağız. Her zaman yani başımız da olacaklar. Bu coğrafyada mutlaka barışçıl özgür bir yaşam kurulacak” dedi.
Tahir Elçi Vakfı Başkanı Mahsun Batı, "Mücadeleyi bıraktığı yerden devir aldık. Adalet gelinceye kadar mücadele edeceğiz" dedi.
Bu haftaki eylemde, 25 Kasım 1993 yılında katledilen Şevket Epözdemir ve 28 Kasım 2015’te katledilen Tahir Elçi için adalet istendi.
Şevket Epözdemir ve Tahir Elçi’nin hikâyelerini İHD Kayıp Komisyonu üyesi Av. Berfin Elçi okudu.
Şevket Epözdemir'in hikâyesi şöyle: "Şevket Epözdemir, devletin güvenlik güçleri tarafından uygulanan zulmü ve baskıyı belgelerle ortaya koyarak, bu tür ihlallere karşı dava açtı ve mağdurları savundu. Kürtlerin yaşadığı köy boşaltmaları, işkence ve zorla kaybetme vakaları gibi insan hakları ihlalleri üzerine davalar takip etti ve bunun yanında bölgedeki faili meçhul cinayetlerin araştırılması için çaba gösterdi. Adaletin sağlanabilmesi için, en zor koşullarda bile hukuk mücadelesini sürdürdü, zaman zaman tehditler alsa da hiçbir zaman geri adım atmadı. 25 Kasım 1993 tarihinde Bedlîs’in Tetwan (Tatvan) ilçesinde bulunan ofisine gitti. Akşam saat 20.00 civarında eşi Sakine Epözdemir’ i arayarak eve dönmek üzere yola çıkacağını söyledi. Ama bir daha evine dönemedi. Eşi o akşam savcılığı arayarak, Şevket Epözdemir’ in gözaltına alınıp alınmadığını sordu. Ancak savcılık ‘Avukat Epözdemir’in gözaltında olmadığını’ söyledi. Avukat Şevket Epözdemir’in cenazesi ertesi gün askerler tarafından Norşîn (Güroymak) ilçesi yakınlarında bulundu. Aradan geçen 31 yıla rağmen dosyasında hiçbir ilerleme sağlanmadı, faillerinin tespit edilip cezalandırılması için hiçbir çaba sarf edilmedi. Epözdemir cinayeti faili meçhul olarak kayıtlara geçti."
Tahir Elçi'nin hikâyesi ise şöyle: "28 Kasım 2015 tarihinde Amed’in Sûr ilçesinde yaşanan çatışmalar nedeniyle tahrip olan ve ağır zarar gören tarihi eser ve kültürel varlıklara dikkat çekmek amacıyla, Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Tahir Elçi açıklamanın hemen akabinde aynı yerde meydana gelen silahlı çatışma sırasında, kendisine isabet eden kurşunla katledildi. Tahir Elçi’nin öldürülmesine ilişkin soruşturma süreci etkili yürütülmedi. Olaya ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 4,5 yıl sonra iddianame oluşturuldu. 15 Haziran 2022 tarihli duruşmada ‘Tahir Elçi, siyasi bir suikasta kurban gitti’ sözlerinden sonra tanık olarak dönemin başbakanı olan Ahmet Davutoğlu’nun dinlenilmesine karar verilmişse de ara duruşma ile müşteki ve vekillerine herhangi bir bilgi verilmeden ve görüş alınmadan mahkeme tarafından bu karardan dönüldü. Tahir Elçi'nin vurulduğu sırada olay yerinde olan üç polis memuru, ‘bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek’ suçlamasıyla yargılandı. Polislerin 3 yıldan 9 yıla kadar hapsi istendi. Savcı ise esas hakkındaki mütalaasında üç polis memuru için beraat talebinde bulundu. 12 Haziran 2024'teki duruşmada sanık polisler Sinan Tabur, Fuat Tan ve Mesut Sevgi beraat etti. Elçi öldürülmeden dakikalar önce yaptığı açıklamada ‘Silah, çatışma, operasyon istemiyoruz’ demişti."
Açıklama yapılan oturma eylemi ardından sona erdi.