Katledilen Mahsa Amini için yarın ‘genel grev’ var: Direnişi büyütelim
TJA, KJAR, PJAK, KODAR, KNK ve KJK, Tahran’da polisler tarafından işkence ile katledilen Mahsa Amini için açıklamalarda bulundu. Yarın yapılacak genel greve katılım çağrısında bulunulurken, tüm kadınlara da direnişi yükseltme çağrısı yapıldı.

Haber Merkezi – Mahsa Amini isimli genç kadın, İran’ın başkenti Tahran’da 14 Eylül tarihinde gözaltına alınarak işkence ile katledildi. Mahsa Amini’nin katledilmesiyle ilgili ülkede protesto eylemleri sürerken, TJA, KJAR, PJAK, KODAR, KNK ve KJK yazılı açıklamalarda bulundu.
“Biat etmeyen kadınlar daima var olmuştur”
Tevgera Jinên Azad (TJA): “Genç bir kadına yönelik bu korkunç zulmü protesto etmek isteyenler İran ‘güvenlik’ güçlerinin saldırısıyla karşılaşırken, İran hükümeti de internet kesintisi yaparak ortaya çıkacak tepkiye karşı ne denli kadın düşmanı olduğunu bir kez daha göstermiştir. Şeriat kanunu adı altında, İslami kurallar adı altında kadına yönelik bu yasakçı zihniyeti yakından tanıyoruz. Şeriata göre düzenlenen hükümlerle kadın iradesini bastırarak onları belli kalıplara sığdırmaya çalışan, kadınların verdiği kimlik mücadelesini görmezden gelerek onları adeta üzerlerinde düzenleme yapılan birer nesneymiş gibi gören İran’daki erkek egemen gerici zihniyete boyun eğmeyen biat etmeyen kadınlar daima var olmuştur ve olmaya da devam edecektir.
“Kadınların kimlik mücadelesini unutmuyoruz”
Maç izlediği için yargılanan, yargı önünde kendisini yakan Seher Hüdayari’yi unutmadık. Bir türbe önünde muska satan kişiyle tartışmaya girince ‘Kuran-ı Kerim’i yaktığı yalanı yayıldığı için linç edilen Ferhunde Melikzade’yi ve bu linçi izleyen İran ‘güvenlik’ güçlerinin sessiz tutumunu ve yalnızca saçları gözüktüğü için İran polisince işkence edilerek katledilen sevgili Mahsa Amini’nin ortaya koyduğu kadın iradesini; bağımsız birey olma ve vermiş olduğu kimlik mücadelesini unutmuyoruz!
“Özgürlük mücadelesi kadınların kurturuluşudur”
TJA olarak; sevgili Mahsa Amini’nin ailesine ve tüm kadınlara başsağlığı diliyor; üzüntülerini tüm yüreğimizle paylaştığımızı belirtmek istiyoruz. Erkek egemen zihniyetin dayattığı ölüm politikasına karşı yürütülen kadın özgürlük mücadelesinin birbirine eklemlenerek daha da güçlenmesi tüm dünya kadınlarının kurtuluşudur. İran rejiminin tam 43 yıldır sistematik biçimde yürüttüğü kadın düşmanı politikalarını kınıyoruz. Yine tüm uluslararası insan hakları örgütlerinin ve kadın örgütlerinin bu katliamın takipçisi olmalarını talep ediyoruz.”
Açıklamanın sonunda ise İranlı kadın aktivistler tarafından yazılan “Eşitlik İçin Kadın Marşı” paylaşıldı.
Eşitlik İçin Kadın Marşı’nın tamamı şu şekilde:
“Tenimdeki yara izinden tekrar yeşereceğim;
Varlığım için ki ben kadınım, kadınım, kadınım
Ses sese, ele ele verirsek, beraber adım atarsak kurtuluruz
Başka bir dünya yaparız, eşit bir dünya, dayanışma ve kardeşlik içinde
Daha iyi ve daha mutlu bir dünya
Ne recm, ne darağaçları, ne tekrar tekrar gözyaşları, ne utanç
Başka bir dünya yaparız, eşit bir dünya, dayanışma ve kardeşlik içinde
Daha iyi ve daha mutlu bir dünya.”
“Kadınların sesi artık daha gür”
Komelgeha Jinên Azad ya Rojhilatê Kurdistanê-Doğu Kürdistan Özgür Kadın Topluluğu (KJAR): “Şilêr Resuli’nin ölümünün üzerinden henüz birkaç gün geçmemişken Jina Emini’nin acı ölüm haberini aldık. Her iki katledilme de ayrı yerlerde olmuş olsa da hedefleri ortaktır. Son zamanlarda katledilen Şilêr Resuli ve Jina Emini’nin katledilmesine karşı toplumun her kesiminden tepkiler artmıştır. İran rejimi her ne kadar susturmaya çalışsa da kadınların sesi artık daha gürdür. İran rejimi, kadınların katledilmesini normalleştirmek ve kolaylaştırmak istiyor ancak kadınları katletmek kolay olmadı ve olmayacaktır!
“Saldırılara karşı sessiz kalınmamalı”
Saldırılara karşı sessiz kalınırsa her kadına karşı suç işlenmeye devam edilecek. Dün Meriwan’da Goran isimli bir erkek katildi, bugün Tahran’da katil olan ‘ahlak polisidir.’ Rejime karşı mücadelede bedel ödemek gerekiyor. Kadınlar bu toplumun öncüleridir. Kadınlar, rejime karşı yapılan protestoların öncüleridir. Ancak bu protestolar İran’ın her yerine yayılmalıdır. Herkes 19 Eylül’de gerçekleştirilecek olan eylemlere katılmalıdır.”
PJAK ve KODAR’dan genel greve katılım çağrısı
Mahsa Amini’nin İran rejim güçlerince işkence edilerek katledilmesine tepki gösteren PJAK ve KODAR, yayınladıkları yazılı açıklama ile genel grev çağrısında bulundu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “İran rejiminin kadınlara ve özellikle Kürt kadınlarına yönelik vahşi saldırıları kabul edilemez. Saldırılara karşı tüm kesimlerin radikal ve özgürlük isteyen bir tavır geliştirmesi gerekiyor. Kadınların katledilmesi, kadınlara işkence edilmesi, İran rejiminin günlük faaliyetlerine dönüşmüştür. Doğu Kürdistan, kadın özgürlüğü, demokrasi ve özgürlük devriminin ana gündemine dönüşmüştür. Halk, bu özgürlüğü büyük bedeller uğruna elde etmek zorunda bırakılmıştır. Katliamı şiddetle kınıyoruz. PJAK ve KODAR olarak, genç, kadın, aydın, aktivist, tutsak, gazeteci, işçi ve emekçileri 19 Eylül’de genel greve katılma çağrısında bulunuyoruz. ‘Jin, jiyan, azadi’ sloganıyla herkesi genel greve davet ediyoruz. Kadın özgürlüğünü ve yaşamını savunmak ahlaki bir görevdir. Kadın özgürlük devrimi, Kürdistan özgürlük devriminin esasıdır.”
KNK’den başsağlığı ve kınama
Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK): “İran polisleri temelsiz gerekçelerle suçlar işlemeye devam ediyorlar. Mahsa Amini’nin katledilmesi sadece bir insan hakları suçu değil, aynı zamanda diktatör bir rejimin çirkef yasalarını ahlaki bir sorgulamaya itmektedir. Tüm bunlar halkımıza yönelik İran rejimi ve polislerince dünyanın gözleri önünde yapılmaktadır. KNK olarak tüm suçları kınıyoruz. Ailesine ve Kürt halkına başsağlığı dileklerinde bulunuyoruz.”
KJK’den açıklama: Öfke ve nefretle kınıyoruz
Komalên Jinên Kürdistan-Kürdistan Kadınlar Topluluğu (KJK): “Jina Amini’nin (Mahsa) İran ahlak polisleri tarafından işkenceyle katledilmesini Kürt kadın özgürlük hareketi olarak öfke ve nefretle kınıyoruz. İran ve doğu Kürdistan’da kadınların bu vahşet karşısında sergilemiş oldukları başkaldırıyı selamlıyoruz. Bu vesile ile başta Mahsa Amini’nin ailesine, sevenlerine ve Kürdistan halkına başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz. Dün Meriwan’da Goran adındaki kadın düşmanı erkek katilin yaptığını bugün Tahran’da sistemin ahlak polisleri tekrarlamıştır.
“İşkence yaşamın her alanında normalleştirildi”
Kadın düşmanı İran devletinin kadına karşı uyguladığı işkencenin yaşamın her alanında normalleştirildiği, kadına karşı geliştirilen insanlık dışı uygulamaların sistematik hale getirilip meşrulaştırılmak istendiği günümüzde baskıcı anti demokratik, katliamcı uygulamalar arttırılmıştır. Zindanlarda yoğunlaştırılan hak ihlalleri, sisteme muhalefet eden tüm güçlerin susturulmak istendiği, kadının meşru olan özgürleşme mücadelesinin baskıyla yok edilmek istediği İran’da kadınların vurulması, tüm dünyanın gözü önünde işkence ile katledilmeleri, tecavüz edilmeleri, çocuk yaşta evliliğin dayatılması bu baskıcı, cinsiyetçi egemen sistemin dışa vurumu olmuştur. Mayasını cinsiyetçilikten, dincilikten, mezhepçilikten, milliyetçilikten, egemenlikten alan kadın düşmanı faşist devletlerin kadın kırım politikaları kadınları katletmeye, sömürmeye, yerinden yurdundan etmeye, işsiz, aşsız bırakmaya devam etmektedir.
“Kadınlar dünyanın her yerinde katlediliyor”
Bu gün sistematik olarak dünyanın her yerinde kadınlar eril zihniyet tarafından katledilmektedirler. Adı konulmamış olan bu savaş hali tüm dünyada hüküm sürerken, ülkemiz Kürdistan’da kadına dayatılan katliamların ardı arkası kesilmiyor. Dört parça Kürdistan’da sömürgeci devletlerin kadına dayattıkları kadın kırım politikaları ile toplum iradesizleştirilmek, sindirilmek istenmektedir. Kuzey Kürdistan’da cinsel taciz, tecavüz, katletme, fuhuş ve uyuşturucu ağlarına kadınları sürükleme birer özel savaş uygulaması olarak devreye konulmuştur.
“Kadın iradesi yok edilmek isteniyor”
Kürt kadın kurumlarına karşı geliştirilen baskı ve tutuklanma olayları, demokratik siyaset alanında çalışma yürüten halkın temsilcisi olan kadınların siyaset sahasından men edilmeleri, vekillerin asılsız iddialarla tutuklanmaları, cezaevlerinde işkencenin yoğunlaştırılması, infazların bilinçli bir şekilde yakılması, hasta tutsaklara uygulanan politikalarla faşizme egemenliğe karşı direnen kadın iradesi yok edilmek istenmektedir. Yine Rojava’da kadın özgürlük mücadelesinin öncülerinin doğrudan hedeflenmesi egemen sistemin özgür kadın duruşundan duyduğu korkunun ifadesi olmuştur. Dolayısıyla bu vahşi saldırılar karşısında öfkesini sokağa taşıran kadınların da dile getirdikleri gibi bu türden cinayetlerin asıl sorumlusu ve suçlusu erkek egemen zihniyeti toplumun bütün dokularına yedirmeye çalışan siyasi iktidarların kendileridir. Dolayısı ile bugün çeşitli biçimlerde gerçekleşen kadın cinayetleri münferit olaylar olmayıp sistematik kadın katliamının birer parçasıdırlar. Erkek aklının eseri olan devletlerin yaşam ve kadın karşıtı zihniyet ve uygulamalarının sebebiyet verdiği kadın cinayetlerindeki artış özünde sistemin yaşadığı kriz halinin de ifadesi olmuştur.
“Hesap soracağız”
Kürdistan’da direnişimizi, toplumsallığımızı, değerlerimizi, kazanımlarımızı, kimliğimizi sindiremeyen sömürgeci faşist eril güçlerin pervasızlaşan saldırılarıyla mücadele etmekteyiz. Bugün bir tek kadın kazanımları değil kadını doğrudan katleden düşmanca yönelimlerle de karşı karşıyayız. Sistematik bir hal kazanan kadın katliamlarının önüne geçmenin tek yolu kadının öz savunmasını geliştirmekten geçmektedir. Kadınlar olarak zihniyeti, politikaları ve uygulamalarıyla bu katliamların bizzat sorumlusu olan bu vahşi güçten hesap sormalıyız.
“Daha fazla mücadele etmeliyiz”
Yana yan durmak kadar birlikte mücadeleyi, öz savunmayı her yerde yükseltmeye ihtiyaç vardır. Kadın düşmanı sağcı faşist rejimlerin vahşi uygulamaları biz kadınlara yaşamın her alanında itaat etmeyi dayatıyor. Bizi egemen erkeğe, eril sisteme itaat eden konuma sürüklemek istiyorlar. Bunun ekonomik, politik, ideolojik, toplumsal, kültürel zeminini döşeyerek yapıyorlar. Buna karşı çıkan iradeyi, sözü, eylemi, örgütü yok etmeyi kendi önceliği bilen bu zalim sisteme karşı her zamankinden daha fazla mücadele etmeliyiz.
“Sessizlik yarının katliamlarına davetiye çıkartır”
Başta Doğu Kürdistanlı kadınlar olmak üzere tüm halklarımızı, Beluci, Fars, Azeri kadınlarını bu kadın düşmanı politikalar karşısında her alanda kendilerini örgütlemeye ve öz savunma mücadelelerini yükseltmeye çağırıyoruz. Tüm kadınları bu saldırılar karşısında birlik olmaya ve direnişi büyütmeye çağırıyoruz. Bugün bu vahşete sessiz kalmak yarının katliamlarına davetiye çıkartacaktır. Tüm kadınları dört parça Kürdistan’da yurt dışı alanlarında işgale, sömürgeciliğe, erkek egemen politikalara karşı direnişi büyüterek kadın yaşamının değerli olduğunu, kadınların örgütlenerek güç olduğunu, bununla faşizmin, cinsiyetçiliğin pervasızca saldırılarını durdurabileceğimizi belirtiyoruz.
Katledilen tüm kadınlar anıldı
Ülkemiz Kürdistan’da gelişen bu vahşet olaylarının bir benzeri olan Azerbaycan ordusunun Ermeni kadın savaşçı Anush Abetyan’ı barbarca, işkence ile öldürülmesi olayını da öfke ile kınıyoruz, benzer zihniyetin eseri olan bu katliamın da kadınlar arasında ortak örgütlü mücadele hattını örmeye vesile olacağını belirtiyoruz. Bu temelde bir kez daha kadın düşmanı devletlerin zoru, işkencesi, baskısı sonucu hayatını kaybeden tüm kadınları anıyor, onları katleden bu ceberut erkek egemen dünyadan ve de sistemden mutlak anlam da hesap soracağımızın sözünü yeniliyoruz.”