Katledilen gazetecilerin meslektaşları: Hayallerini gerçekleştirene kadar yas tutmayacağız
Türk devletinin saldırısı sonucu katledilen gazeteci Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ın kaleminin yerde kalmayacağını belirten meslektaşları, “Nazım’ın ve Cihan’ın hayallerini gerçekleştirene kadar yas tutmayacağız ve mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.
Amed- Kuzey ve Doğu Suriye'deki gelişmeleri takip eden gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, 19 Aralık’ta saat 15.20 sularında Tişrîn Barajı ve Sirîn Beldesi arasındaki yolda hedef alındı. İki gazeteci, Türkiye'nin SİHA saldırında katledildi. Aracın şoförü Ezîz Hec Bozan ise yaralandı.
Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, 8 Aralık’tan bu yana Tişrîn Barajı ve Qerekozak Köprüsü’nde yaşanan gelişmeleri takip ediyordu.
Meslektaşlarının katledilmesine tepki gösteren gazeteciler, saldırıların asıl amacının Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’deki savaş suçlarını gizlemek olduğunu belirtti.
‘Özgürlük mücadelesinden bir an olsun taviz vermediler’
Mezopotamya Ajansı’ndan gazeteci Diren Yurtsever, gazetecilerin bölgede yoğun saldırılara rağmen hakikati aktarma mücadelesi verdiklerini söyledi. Rojava’da yaşanan savaşı ve Türkiye’nin işlediği savaş suçlarını gazetecilerin canları pahasına halka duyurma çabası içinde olduklarını ifade eden Diren Yurtsever, gazetecilerin hakikat ve özgürlük mücadelelerinden bir an olsun taviz vermediklerini dile getirdi.
‘Bu sonucu bilerek hakikati savundular’
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik savaş suçlarını ve çetelerin saldırılarını Cihan ve Nazım’ın haberlerinden öğrendiklerini ifade eden Diren Yurtsever, “Nazım da Cihan da, Özgür Basın geleneğinin sürdürücüleri olarak bölgede halkın yanında hakikatin arayışçısı oldular. Bombardıman altında çalışarak, bugün belki böyle bir sonuçla karşı karşıya kalacaklarını bilerek ama asla hakikati açığa çıkarmaktan vazgeçmeyerek çalıştılar” sözlerini kullandı.
‘Acımız kadar öfkemiz de büyük’
Hakikat mücadelesine bağlılıklarını sürdürerek, katledilen arkadaşlarının mirasını devralacaklarını belirten Diren Yurtsever, “Arkadaşlarımızın hayallerini gerçekleştirene kadar yasımızı tutmayacağız” dedi. Gerçeği ne pahasına olursa olsun aktarmaya devam edeceklerini belirten Diren Yurtsever şunları kaydetti: “Arkadaşlarımızı kaybetmenin acısını yaşıyoruz. Acının büyüklüğü kadar öfkemiz de var. Arkadaşlarımızın kalemi asla yerde kalmayacak. Onların izinden gitmeye devam edeceğiz. Çok acılıyız ama yasımızı şimdi tutmayacağız. Nazım’ın, Cihan’ın ve bütün bu uğurda bedel veren arkadaşlarımızın hayallerini gerçekleştirene kadar yasımızı tutmayacağız ve mücadelemizi sürdüreceğiz. Sanmasınlar ki arkadaşlarımız katledildi diye gazeteciler geri adım atacak. Her saldırı mücadeleyi daha da büyütme, hakikati açığa çıkarmanın çabasını yürütme gerekçesi olacaktır.”
‘Savaş suçuna kimse sessiz kalmasın’
Gazeteci Nurcan Yalçın da yaşanan katliamın bir savaş suçu olduğuna dikkat çekerek, uluslararası kurumların sessizliğini bozma çağrısında bulundu. Her alanda Kürt ve kadın gazetecilerin hedef alındığını ve bunun sistematik bir hal aldığını belirten Nurcan Yalçın, katliam karşısında kamuoyunun sessiz kalmaması gerektiğini ifade etti. Nurcan Yalçın, “Bu katliamların önüne geçilmesi konusunda üç maymunu oynamasınlar. Daha önce defalarca çağrı yaptık, bugün hala bu katliam politikaları devam ediyor. Bu katliama birilerinin dur demesi gerekiyor. Biz buradan bütün gazeteci örgütlerine ve uluslararası kurumlara çağrıda bulunuyoruz: artık yeter! Bu savaş suçuna sessiz kalınmasın.”
‘Gerçeği açığa çıkarttıkları için katledildiler’
Kürtlerin varlığını ve statüsünü kabul etmeyen Türkiye’nin yıllardır bölgede bir savaş halinde olduğunu aktaran Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu, bu savaşın gerçekliğini açığa çıkaran gazetecilerin katledildiğini dile getirdi.
Hem Cihan hem de Nazım’ın devrim sürecini çekmek ve orada bulunmak amacıyla yönünü Rojava’ya verdiğini belirten Dicle Müftüoğlu, yaşanan saldırıyla Rojava gerçekliği ve filiz veren demokratik ulusun hedef alındığını söyledi. Dicle Müftüoğlu, “Nazım saldırıdan önce de orada yoğun olarak çalışma yürütüyordu, ajansa son verdiği röportajında da saldırıların bölgedeki demokratik ulus projesine yönelik olduğunu aktarmıştı. Cihan Bilgin de benzer şekilde, o bölgedeki gerçekliği aktarmaya özelde de kadının sesini, kadının rengini ve kadın devrimi olarak bilinen Rojava Devrimi’ni anlatmaya çalıştı. İki gazeteci de bu tehlikeyi bilerek yola koyuldular. Tüm bu saldırılara rağmen gerçeği yansıtmaya çalıştılar. Orada yaşanan savaşa karşı, gerçekleri halka yansıtmaya çalışan bir Özgür Basın gerçekliği var. Nazım ve Cihan’da onlardan ikisiydi. Tam da bu gerçekleri açığa çıkarttıkları için katledildiler” dedi.
‘Sözümüzü söylemeye devam edeceğiz’
Sistematik hale gelen katliamlara karşı gerçekleri haykırmaktan çekinmeyeceklerinin altını çizen Dicle Müftüoğlu, “Onların kalemini yerde bırakmayacağımızı bir kez daha dile getiriyorum. Türkiye’de 1990’lı yıllarda sokak ortasında işlenen ‘faili meçhul’, bizim için faili belli olan cinayetlerin ardından son yıllarda da hem Rojava hem Şengal hem de Federe Kürdistan Bölgesi’nde bu saldırılar gerçekleşiyor. Bunlara karşı her daim direndik, yarın da direnmeye sözümüzü söylemeye devam edeceğiz. Hakikaten korkuyorlar, korkmaya devam etsinler o hakikati onların yüzlerine ve dünyaya duyurmaktan çekinmeyeceğiz” şeklinde konuştu.