‘Kalıcı barış halkın katılımı ile mümkün’

İran Demokratik Platformu’nun kurucu üyelerinden Bessi Şamari, Ortadoğu’da yaşanan güncel gelişmelere dikkat çekerek “İnsanların barış içinde yaşama ve geleceğini inşa etme hakkını tanıyan bir barış, bölgedeki en büyük umut olacaktır” dedi.

ŞEHLA MUHAMMADÎ

Haber Merkezi- Ortadoğu'da savaşlar devam ederken, aynı zamanda çeşitli gruplar tarafından barış süreçleri de geliştiriliyor. Ancak bu süreçler arasında köklü farklar bulunuyor. Bu farklardan biri, süreçlerin bölge halkından doğması olurken diğeri ise emperyalist güçlere bağlı gruplar tarafından şekillendirilmiş olması. Emperyalist güçler Ortadoğu’yu kendi sömürgesi haline getirmeyi amaçlıyor ve bu çabalar, kısmen de olsa başarıya ulaşsa da büyük direnişler ile karşılaşıyor.

İran Demokratik Platformu’nun kurucu üyelerinden Bessi Şamari ile bölge halklarının gerçek katılımını ve siyasi geleceklerini göz önünde bulundurmadan kalıcı bir barış getirmelerinin mümkün olup olmadığını konuştuk.

‘Halk kendi geleceğini belirleyebilmeli’

Barış süreçlerindeki yaklaşımlar arasında farklar bulunduğuna dikkat çeken Bessi Şamari, “Bugün, hatırlatmak isterim ki, 72 yıl önce, halk tarafından seçilmiş ve yasal olarak görevde olan İran Başbakanı Dr. Muhammed Musaddık, Amerika'nın desteklediği bir darbe ile devrilmişti. Bu olay, halk hareketlerine ve demokrasi mücadelesine büyük bir darbe indirmiştir ve halkın belleğinde hala taze bir yara olarak kalmaktadır. Bugün, halkın kendi geleceğini belirleme hakkına, dış müdahaleler olmadan sahip olmasına her zamankinden daha fazla saygı gösterilmesi gerektiğini vurgulamak gerekmektedir” şeklinde konuştu.

‘Halkın direnişi özgürlüğü korumanın mümkün olduğunu gösteriyor’

“Tarihi belgeler, emperyalist güçlerin müdahalesinin ve onların kukla hükümetleri desteklemelerinin, gerçek demokrasi yolunu tıkadığını ve ekonomik eşitsizliği arttırdığını göstermektedir” diyen Bessi Şamari, anlattığı deneyimin de 1979 İran Devrimi ve sonrasına kadar toplumsal etkilerini sürdürdüğünü belirtti. Bessi Şamari, “İran ve İsrail arasındaki 12 günlük savaş, dış müdahalenin halkın hakkını nasıl göz ardı ettiğini ve bağımsız karar alma yolunu nasıl sınırladığını gözler önüne sermektedir. Ancak, halkın direnişi, ulusal onuru ve özgürlüğü korumanın mümkün olduğunu göstermiştir” diye ifade etti.

Kürt Bölgesinde direniş ve baskılar

“28 Ağustos 1958 tarihinde, Humeyni'nin Kürt halkına karşı "cihad" ilan etmesi, baskıcı politikaların bir dönüm noktasıydı” şeklinde konuşan Bessi Şamari şöyle devam etti: “Bu emir, Kürt halkının meşru taleplerine yanıt olmadığı gibi, sosyal adalet de sağlamamış, daha ziyade devrimci gruplara ve sol güçlere karşı açık bir savaş ilanı olmuştur. Bu politikalardan kaynaklanan toplumsal ve siyasal sarsıntılar hâlâ Türkiye'de hissedilmektedir. Bundan sonra, ateşkes toplantıları ve müzakereler defalarca yapılmış, ancak hepsi başarısız olmuştur, çünkü sistem hâlâ kendi egemenliğini sürdürme amacındaydı.”

Dış müdahale ve küresel örnekler

Bugün de küresel düzeyde benzer müdahalelerin yaşandığına dikkat çeken Bessi Şamari, şunları söyledi: “Örneğin, Trump ve Putin'in Alaska'daki toplantısı ve Ukrayna için haritalama çabaları, halkların katılımı olmadan ulusların kaderini belirlemeye yönelik bir örnektir. Benzer müdahaleler, Suriye krizinde de görülmüştür. Sykes-Picot Anlaşması gibi tarihi deneyimler de, halkların kaderinin dışarıdan dayatılması konusunda önemli örneklerdir. Bu anlaşma, bölgeyi sadece Fransız ve İngiliz çıkarlarına göre şekillendirmiş ve daha sonra Rusya'nın da etkisi altında bölgesel politikaları düzenlemiştir. Bu anlaşmanın sonuçları günümüze kadar devam etmektedir.”

Avrupa’nın etkisi

Avrupa'nın karar alma süreçlerinde etkisinin giderek azaldığını söyleyen Bessi Şamari, “Trump ve Putin’in Alaska’daki zirvesinin ardından yalnızca iki gün sonra, NATO temsilcileri Beyaz Saray’da Ukrayna'nın geleceği üzerine görüşmeler yapmışlardır. Bu, Avrupa’nın anahtar kararlar üzerindeki etkisinin giderek azaldığının bir işareti olarak değerlendirilebilir” dedi. Yıllar içinde, Ortadoğu’nun, İngiltere, Fransa ve Rusya gibi dış güçlerin harita üzerinde yeniden şekillendirdiği bir alan olduğunu dile getiren Bessi Şamari, şunları dile getirdi:

“Bu dış müdahalelerin etkileri günümüzde hâlâ net bir şekilde görülmekte ve bu müdahaleler, halkların soykırımlarla yüzleşmesine ve haklarının gasp edilmesine yol açmıştır. Bugün, enerji kaynakları ve stratejik bölgeler, modern kapitalizmin araçları olarak savaş alanlarına dönüşmüştür ve bu süreç, neokolonyalizm ile devam etmektedir. Doğu Asya'dan bir rakip ortaya çıkmaktadır ve bu bölgedeki enerji yolları birer birer engellenmektedir.”

Abdullah Öcalan’ın çağrısı

Değerlendirmesinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısına da dikkat çeken Bessi Şamari, “Sadece kendi halkımızı değil, dünya çapında özgürlükçü insanları etkilemiştir. Çünkü, Öcalan'ın önerdiği siyasi sistemlerin özü, mevcut siyasi sistemlerin yapısal sorunlarını çok iyi anlamaktadır” dedi. Bessi Şamari, “27 Şubat 2025'te, İmralı'dan bir açıklama yapıldı: PKK'nin feshedilmesi ve faaliyetlerinin durdurulması, 10 yıllık bir süreçte demokratik bir cumhuriyet için önemli bir adım olabilir. Bu, Abdullah Öcalan’ın 20 yıl önce ortaya koyduğu fikirlerle uyumludur ve hem ulusal hem de uluslararası alanda etkileri büyüktür” şeklinde konuştu.

Bölgedeki gelişmeler

Bessi Şamari, “Bu süreçte, Erdoğan’ın, Türkiye’de Kürt halkına karşı işlenen suçları kamuoyuna açıklaması, tarihi bir itiraf olmuştur ve bu olayın belgelenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu, bölgedeki devlet-nasyon modellerinin başarısız olduğunu ve halkların mağduriyetine yol açtığını gösteriyor” değerlendirmesi yaptı. Rojava deneyimine işaret eden Bessi Şamari, “2019’dan 2025’e kadar yerel güçler zayıflamak bir yana, daha da güçlendi. Dokuz aydan fazla uluslararası destek alan Colani’nin hâkimiyeti Rojava’nın konumunu zayıflatamadı; Rojava bugün hâlâ diplomatik ve siyasi olarak güçlü bir yerde duruyor.

Suriye’deki ve dış güçlerin askerî, siyasî ve diplomatik müdahaleleri, insani ya da gerçek politik nedenlerden çok, kaynaklara ulaşmak ve insanlık dışı anlaşmaları sürdürmek içindir. Ancak Rojava’daki on iki yılı aşkın halk yönetimi deneyimi gösterdi ki insani ve sivil bir konum korunabilir” dedi. Bessi Şamari, son olarak “Bu kritik dönemde, küresel gelişmeler, Amerika’dan Ukrayna savaşına ve Gazze krizine kadar zirveye ulaşmışken, insanlık barışını desteklemek tek geçerli çözüm gibi görünmektedir. İnsanların barış içinde yaşama ve geleceğini inşa etme hakkını tanıyan bir barış, bölgedeki en büyük umut olmalıdır” şeklinde konuştu.