Kadınlar iki farklı fotoğraf ile soruyor: Sizin planınız nereye kadar?

Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri ile ilgili AKP iktidarının sorumluluklarını görmezden gelerek açıklama yapmayı sürdüren Erdoğan, cinayetleri kınıyor. Kadınlar ise Türkiye’de çekilen iki farklı fotoğrafla soruyor: Sizin planınız nereye kadar?
SARYA DENİZ
İstanbul - Bundan iki yıl önce Emine Bulut herkesin gözleri önünde “ölmek istemiyorum” feryadıyla yaşamını yitirdi. O feryat herkesin yüreğinde derin bir iz bıraktı. En çok kadınların… En çok korkan, tehdit atında olan, takip edilen, “ne zaman öleceğim” diye düşünen kadınların aklında kaldı Emine Bulut. Onun ölümünden sonra diğerleri de “ölmek istemiyorum” dedi ve yardım istedi. Kiminin sesi duyuldu; kiminin ismi de kadın cinayetleri listesinde adını aldı. Onların ahının hesabını başka kadınlar adliye koridorlarında sordu. Kadın cinayetlerini aklına estiğinde “bitireceğiz” diyen, canı sıkıldığında kınayan, zora girdiğinde bir twit atan yetkililer ise her zamanki gibi sustu. 
“Müjdeli” haberden sonra 11 kadın katledildi
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 Mart 2021 tarihinde İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıkladı. Planda kadına yönelik şiddetin sonlanacağını “müjdeledi.” Bu kaçıncı müjde, kaçıncı “bomba haber”, kaçıncı “artık bir son veriyoruz” lafları artık kadınlar da unuttu. Ancak unutulmayan tek bir şey var o da her gün kadınların öldürülüyor olması.  Erdoğan’ın konuşma yaptığı 2 Mart tarihinden bugüne sadece basına yansıyan haberlere göre Türkiye’de en az 11 kadının ölüm haberi geldi. Bu kadınlar için de bir şey yapılmadı. Onların hikayelerini de yine davalarının ardından kadınlar okuyacak. Kadını erkeklerle eşit görmeyen, evin içinde perdenin arkasına saklayan, tecavüz edildiyse hak gören, güldüyse yasaklayan, her davranışına “günah” yaftalayan zihniyet kadınların sesini hiçbir zaman duymadı duymayacak. 
İstanbul Sözleşmesi uygulanmadı
Erdoğan’ın kadınlarla ilgili açıkladığı maddelerin tümü şiddetle ilgili. Bu tesadüf değil. Elbette şiddetin bu kadar yoğun yaşanacağı ülkede alınacak önlemler konuşulacaktı. Bu maddeler aynı zamanda şiddetin boyutunun da ne kadar yakıcı bir öneme sahip olduğunu gösteriyor. Peki ama AKP iktidarı ne kadar samimi? Bu sorunun cevabını da kadınlar biliyor. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamayan kaldırmak için kapalı kapılar ardında bin bir eli sıkan AKP, kadınların karşısına çıkan her fotoğrafta her çığlıkta samimiyetini gösteriyor.  
Neler oldu hatırlayalım…
Nasıl mı? Bir kez daha hatırlatalım. Mesela tam da Erdoğan’ın açıklama yaptığı tarihte 2 Mart’ta Mardin Derik’te ajanslara bir cinsel taciz haberi düşüyor. Y.Y. isimli polis memuru bir çocuğa tecavüz girişiminde bulunuyor. Hemen dosya hakkında gizlilik kararı verilirken, polis de görevden alınmak yerine ilçe dışında görevlendiriliyor. 
Sadece bu mu değil. Murat K. mesela. Antalya’da alıkoyduğu 29 yaşındaki Ç.Y.’ye cinsel saldırıda bulunan, zorla uyuşturucu veren Murat K. ve G.K.’nin mahkeme tutuksuz yargılanmalarına karar veriyor. Zanlılar ellerini kollarını sallayarak sokakta dolaşıyor. Ç.Y. bugün yüzde 99.9 engelli ve yatağa mahkum. Ama onlar cezaevinden davullu zurnalı oyun havalı çıkıyor. 
Herkesin bildiği Musa Orhan… Tüm yazışmalar ortadayken. Üstelik İpek Er her şeyi intihar mektubunda anlatmışken hala serbest. Musa Orhan, Murat K., Ümitcan Uygun… bu listeye her gün yeni isimler ekleniyor. Bu erkekler dünyanın en haklı eylemini gerçekleştirmişler gibi karşılanıyor. Kadınların ölümlerine kılıflar uyduruluyor. 
Türkiye’de iki fotoğraf arasındaki farkı siz bulun!
Bugün yan yana gelen bir fotoğraf aslında AKP’nin şiddetle “mücadelesini” özetliyor. Türkiye’nin hafızalarına Samsun’da sokak ortasında öldüresiye döven İbrahim Zarap kazınıyor. Fotoğrafın birinde 5 yaşındaki kızının gözleri önünde çığlıklar arasında kadını öldürmeye çalışan İbrahim Zarap, dimdik, rahat bir şekilde. Savunması çok düşündüğü, ayrılmalara kıyamadığı kızının gösterilmeme ihtimali… O da diğer erkekler gibi sözde sinirine hakim olamayanlardan. “Haklı” savunma yapanlardan. Kelepçeleri olmayan ya da tehlikeli sayılmadığı için düz takılanlardan. 
Diğer fotoğraf karesinde 8 Mart mitinginden. Gözaltına alınan bir kadın. Elleri ters kelepçe. Saçlarında başka eller. Sakıncalı. Hak arayan… Hakkını arayan. Direnen. Cinayetlere karşı çıkan. Sorumlulardan hesap vermesini isteyen. Öteki. Kadın. İşte sadece bu iki fotoğraf AKP’nin “mücadele müjdesinin” nasıl bir balon olduğunu ve hemen daha birkaç günde nasıl patladığını gösteriyor. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri ile ilgili AKP iktidarının sorumluluklarını görmezden gelerek açıklama yapmayı sürdüren Erdoğan, 8 Mart mesajında tüm bu yaşananları görmezden gelerek sanki bu haberler hiç yaşanmamış gibi, “Bir insanlık suçu olarak gördüğüm kadına yönelik her türlü fiziki ve ruhsal şiddeti ve ayrımcılığı bir kez daha en sert şekilde kınıyorum” diyor.
Kadınlar ‘planı’ çok iyi biliyor 
Kadınlar şiddetin sonlanması bir yana ateşini körükleyenleri çok iyi biliyor. İşte tam da bu sebeple kadınlar bugün dünyanın her yerinde değişimin öncüsü olmaya talip oluyor. Bu yüzden direnmekten mücadele etmekten vazgeçmiyor. Sokaklarda başları ezilen, otobüslerde taciz edilen, işyerlerinde pandemi bahanesi ile dövülen, evlerde hapsedilen, çıplak aramayla sindirilmeye çalışılan, “sonun bu” tehditlerine aldırmayan kadınlar, işte bugün soruyor:  “Sizin planınız nereye kadar?” Kadınlar o planın içinde nerede ve nasıl olduklarını da çok iyi biliyor. İşte tam da bu yüzden bu iki fotoğrafta sayılacak yüzlerce farka rağmen kadınlar, kendi planları kendi mücadeleleri ile bu yılın değil bu yüzyılın adını değiştirmeye hazırlanıyor.