Kadınlar hikayelerini yargılanma ve damgalanma korkusuyla anlatamıyor
Tunuslu gazeteciler, kadınların basına konuşma ve hikayelerini anlatmaktan çekindiklerini, yargılanma ve damgalanma korkusu taşıdıklarını söyleyerek, bu konuda kadınlara cesaret vermek gerektiğini belirtiyorlar.
İHLAS HAMRUNİ
Tunus- Zor yaşam koşulları ve kadına yönelik baskın erkek zihniyetinin etkisi, kadınların medya aracılığıyla sorunlarını dile getirmelerini ve çözümler aramalarını neredeyse imkansız hale getiriyor. Bu durum, gazetecilerin kadınla ilgili konuları ele almasını da güçleştiriyor.
Tunus'un iç bölgelerindeki kadınlar, doğal koşulların zorluğu ve erkek egemen toplumsal inançların yaygınlığı nedeniyle zor şartlar altında yaşıyorlar. Kimi inançlar, onların özgürlüklerini kısıtlıyor ve kadına yönelik şiddetin artmasına neden oluyor. Bu durum ayrıca gazetecilerin, sorunları tanıtma ve tartışma görevlerini zorlaştırıyor. Kadına dair sorunların gündeme gelmesi gerektiğini belirten Tunuslu gazeteciler, kadınların daha fazla cesaretlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.
‘Kadınlar sorunlarını herkesin önünde dile getiremiyor’
Kasserine eyaletinde çalışan Gazeteci Menel Beltayic, şehrindeki kadınların hayatlarına dair konuları ele alırken birçok sorunla karşılaştığını belirtiyor. Özellikle kadınlara yönelik şiddet veya onları doğrudan etkileyen başka bir konuda, "Doğru bilgiye ulaşmakta zorlanıyoruz. Bazı konulara veya şiddetle ilgili davalara dair yeterli veri bulamıyoruz" diyor.
Menel Beltayic, kadınların kendi başlarına sorunları dile getirmekte zorlandıklarını vurgulayarak, “Bazen kadınlarla ilgili bir konuyu, örneğin şiddet, çalışmaları veya haklarını savunmalarına dair konuşmak istediğimizde, onların medya önünde görünmesi zorlaşıyor. Fikirlerini veya kararlarını yüksek sesle ifade etmekte tereddüt ediyorlar, oysa çoğu zaman bu konuların öneminin farkındalar" diye belirtiyor.
‘Tekrar şiddete maruz kalmaktan korkuyorlar’
Menel Beltayic, kadınların görüş bildirmeme nedenini ise şöyle sıralıyor: "Güney veya orta Tunus'taki kadınlar, acımasız bir erkek egemen toplulukta yaşıyorlar. Bu nedenle sorunlarını herkesin önünde dile getiremiyorlar. Kimliklerini açığa çıkarma ya da seslerini ve yüzlerini paylaşma konusunda tereddüt ediyorlar. Kadınlar, erkeklerin tepkisinden korkuyorlar; eğer şiddete uğradıklarını açıkça söylerlerse, tekrar şiddete maruz kalmaktan endişe ediyorlar."
Kırsal toplulukta, kadınlar yalnız olmadıklarına dair bir inanç taşıyorlar ve bu durum, şiddet olgusunun daha da artmasına neden oluyor. Bu da, iç bölgelerde ve güneydeki küçük köylerde yaşayan kadınların şiddete, hırsızlığa ve tacize maruz kalma oranını artırıyor.
‘Kadınlar için görüntü vermek damga ve yargı anlamına geliyor’
Mosaique Radyo'sunun güney Tunus'taki muhabiri Hanaa Karous da benzer sorunlarla karşılaştığını belirtiyor. Kadınlarla ilgili konularda resmi kurumların sayı ve gelişmeleri açıklamaktan kaçındığını ifade ediyor. Ayrıca, kadınların kendilerinin de medya önünde konuşmaktan çekindiğini dile getirerek, "Kadınlar, özellikle de şiddete uğrayanlar, başta hikayelerini anlatıyorlar. Ama sesli ve görüntülü olarak paylaşmak istediğimde, genellikle buna direniyorlar. Kadınların çoğu, isimlerini gizlemeyi veya seslerini değiştirmeyi talep ediyor. Hatta bazıları sadece sırtlarını dönerek veya yan açıdan görüntü vermeyi tercih ediyor. Onlar için, görüntüde görünmek ya da seslerinin duyulması, toplumsal damga ve yargı anlamına geliyor” diye ifade ediyor.
‘Kadınlar basın önünde hikayelerini anlatmakta zorlanıyor’
Sidi Bouzid bölgesinde çalışan Gazeteci Alifa Khaskhousi de kadınların medya önünde görünmeyi ve ayrıntılı bilgi vermeyi reddetmelerinin sebeplerini aktarıyor. Kendi deneyimlerinden yola çıkarak, "Bazen kadınlar benimle görüntü ve video çekimlerine izin veriyor, ama sonrasında beni arayıp bu görüntüleri yayınlamamamı istiyorlar. Bazı kadınlar, şiddete uğradıkları halde, medya önünde görünmekte ve hikayelerini anlatmakta zorlanıyorlar" diye belirtiyor.
Gazeteciler, kadın sorunlarının derinlemesine ele alınması gerektiği konusunda hemfikir. Kadınları, erkek egemen zihniyetin baskısından kurtulmaları ve sorunlarını sesli bir şekilde ifade etmeleri için cesaretlendirmeyi hedefliyorlar. Bu da toplumda kadınların yaşadığı baskıların azaltılması ve daha fazla destek bulmaları açısından son derece önemli bir adım.