Kadınlar birçok kentte Rojin Kabaiş için yürüdü

Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümü sonrası birinci yıl dönümünde birçok kentte yürüyüş düzenleyen kadınlar, “Rojin’in akıbetinin kısıtlılık kararına terk edilmesini kabul etmeyeceğiz. Rojin için adalet demek birçok kadın için adalet demek” dedi.

Haber Merkezi- Wan’da şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Rojin Kabaiş’in kayboluşunun birinci yıl dönümünde bir araya gelen kadınlar Amed ve İstanbul gibi kentlerde Rojin’in akıbetini sordu.

Amed

Amed’de Dağkapı Meydanı’ndan Ulu Cami’ye kadar yürüyüş gerçekleştiren binlerce kadın “Rojin için adalet” pankartı açtı. “Jin Jiyan Azadî”, “Bijî berxwedana jinan”, “Rojin için adalet”, “Hepimiz Rojin’iz”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganlarının atıldığı yürüyüşte kadınlar Rojin’in fotoğraflarını ve “Toplumsal adalet kadın öncülüğünde gerçekleştiriliyor” dövizini taşıdı. 

Ardından kadınlar, Ulu Cami önünde açıklama gerçekleştirdi. Açıklamada ilk olarak Rojin Kabaiş’in ablası Elif Kabaiş konuştu. Rojin Kabaiş’in yas yerine her gün sorular sorduklarını söyleyen Elif Kabaiş, “Bugün, canımız Rojin'in kayboluşunun üzerinden tam bir yıl geçti. Bir yıl boyunca adalet arayışı içindeydik. Ama en ağır olanı şu ki, biz acımızı bile yaşayamadık. Yas tutacağımız yerde, her gün sorular sorduk, her gün kapılar çaldık, her gün adalet aradık. Gözyaşımızı bile içine sindiremeden mücadele etmek zorunda kaldık. Öncelikle bu yürüyüşü düzenleyen TJA'ya ve bize her zaman destek olan avukatlarımıza teşekkür ediyorum. Bugün burada, Rojin'in sesi olmak için gelen değerli ablalarıma, abilerime, kardeşlerime de teşekkür ediyorum. Yanımızda oluşunuz bize güç veriyor, yalnız olmadığımızı hissettiriyor, mücadelemizi büyütüyor. 

Rojin'in 3 yıl boyunca hayalini kurduğu okul öncesi öğretmenliği için sabahlara kadar çalışıp kazandığı, ama sadece 3 gün yaşayabildiği o hayalin hesabı kimden sorulacak? Sadece Rojin'in bedenini bizden almadılar. Rojin'in hayallerini, ailesini, sevdiklerini, umutlarını, geleceğini, gülüşünü, ışığını, yarınlarını... bizden çaldılar. Biz bir yıldır bu soruyu soruyoruz. Bugün burada yine soruyorum, yarın yine soracağım. Ta ki adalet yerini buluncaya kadar, ta ki hakikat ortaya çıkıncaya kadar, biz hep birlikte soracağız" şeklinde konuştu.

Elif Kabaiş konuşmasının devamında şunları sordu:

“*27 Eylül 2024'te, saat 18.11 civarında yurttan markete çıkan Rojin, gece yurda dönmedi. Yurt müdürü, en geç 23.00'te haber vermesi gerekirken neden 17 saat sonra bizi bilgilendirdi?

*Rojin kaybolduktan 18 gün sonra, üniversiteye 24 km uzaklıktaki Mollakasım köyünde bulundu. Rojin suyun içinde olsaydı, ters akıntı halinde 24 km öteye nasıl gidebilirdi?

*Rojin bulunduktan sonra, babam ambulans içinde sedyede yatarken, Van Valisi ve üniversite rektörü ambulansın içine girip ‘Senin kızın intihar etmiş, yapacak bir şey yok’ dedi. Otopsi bile yapılmadan bu yetkiyi kim verdi?

*Otopsi sırasında, eğitimci - tıpçı demiyorum, eğitimci - üniversite rektörü otopsi odasına girdi ve çıktı. Ne hakla böyle bir şey yapılabilir?

*Rojin’in bedeninde 2 farklı erkek DNA'sı tespit edildi ama henüz kimin olduğu açıklanmadı. Bu DNA örneklerinin hangi bölgeden alındığı neden gizleniyor?

*Rojin’in atletindeki kan izi kime ait?

*1 yıldır süren soruşturmada kısıtlılık kararı neden kaldırılmıyor?

*İlk günden beri hiçbir delil yokken, Rojin'in intihar ettiği aileye inandırılmaya çalışıldı. Neden intihara sürükleniyor?

*Rojin’in bedeninde tespit edilen DNA örneklerinin hangi bölgeden alındığı açıklanmadığında, durum soruşturmanın seyrini ve adaletin sağlanmasını engellemiştir. Bu uygulamanın gerekçesi nedir?

*Yurttaki kamera kayıtları yurt sınırında sona eriyor. Eğer bir kamera köy yönüne doğru kayıt alsaydı, Rojin’in nereden geçtiği görülebilirdi. Peki, bu eksikliğin gerekçesi nedir?

*Kamera kayıtlarıyla ilgili olarak bir kameranın bozuk olduğu iddia edilmeden önce neden teknik inceleme ve tespit yapılmadı?”

Elif Kabaiş’in ardından dosya avukatlarından İrem İlhan dosyanın son durumuna ilişkin bilgilendirmelerde bulundu.

Daha sonra Rojin Kabaiş’in annesi Aygül Kabaiş konuştu. Aygül Kabaiş, kızının intihar etmediğini, büyük bir heves ile okulu kazanıp gittiğini belirtti. Aygül Kabaiş, faillerin açığa çıkarılıp, yargılanmalarını talep etti.

‘Kadına yönelik şiddet sistem politikasıdır’ 

Ardından konuşan DEM Parti Amed Milletvekili Adalet Kaya ise Rojin Kabaiş’in intihar etmediğini vurgularken, kadına yönelik şiddetin sistem politikası olduğuna dikkat çekti. Adalet Kaya, kadına yönelik şiddete karşı mücadele hatlarını güçlendireceklerinin altını çizerek, Rojin Kabaiş’e ne olduğunu sormaya devam edeceklerini söyledi.

Açıklama, “Jin Jiyan Azadî” sloganı ile son buldu.

İstanbul

Kadın Zamanı Derneği, Tarlabaşı Çukur Mahallesi’nde eylem gerçekleştirdi. Eyleme Tevgera Jinên Azad (TJA), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi ve çok sayıda kadın katıldı. Eylemde “Rojin Kabaiş’e ne oldu/Çi hat serê Rojîn Kabaişê” pankartı açılarak sık sık “Jin, jiyan, azadî”, “Kuştina jinan politik e” sloganı atıldı. Basın metninin Kürtçesini Newroz Ünverdi, Türkçesini Dilek Başalan okudu.  

Eylemde ilk olarak konuşan DEM Parti İstanbul Kadın Meclisi Sözcüsü Kamile Kandal, Rojin Kabaiş için ortak mücadele yürütülmesi gerektiğine vurgulayarak, kadın katliamlarına karşı mücadelelerini sürdüreceklerini ifade etti.

Devamında söz alan Rojin İçin Adalet Komisyonu üyesi Hivda Selen, “1 yıldır Rojin’in başına ne geldi diye soruyoruz ama yanıt alamıyoruz. Rojin’in bedeninde çıkan DNA’yı açıklamayanlar, Rojin’e ne oldu diyen kadınları susturmaya çalıştı. Rojin’in akıbetinin kısıtlılık kararına terk edilmesini kabul etmeyeceğiz. Rojin için adalet demek birçok kadın için adalet demek” dedi.

‘İntihar iddialarını kabul etmiyoruz’ 

Konuşmaların ardından açıklamayı okuyan Dilek Başalan, Rojin Kabaiş’in şüpheli şekilde yaşamını yitirmesinin ardından adli tıp raporlarının kamuoyu ile şeffaf biçimde paylaşılmadığını, soruşturma sürecinde ciddi eksiklikler yaşandığını belirtti. Dilek Başalan, “Rojin'in kaybedilişinin soruşturulduğu dosyada alınan ATK raporlarında eksik değerlendirmeler yapılmış, Rojin'in bacağında ve boynunda tespit edilen olağandışı morluklara dönük bir değerlendirme yapılmamıştır. Yine Rojin'in üzerinde tespit edilen DNA örneklerine ilişkin olarak da raporda bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu durumda somut bir şekilde ortada olan ve fail/faillerin bulunması için hayati önemde olan delillerin gölgelendiğini görüyoruz. Bu nedenle intihar iddialarını kabul etmiyor, Rojin’in ölümünün tüm yönleriyle açığa çıkarılmasını talep ediyoruz” dedi.

‘Rojin’in ölümü cezasızlıkla kapatılamaz’

Şüpheli kadın ölümlerinin karanlıkta bırakıldığını söyleyen Dilek Başalan, Rojin Kabaiş’in dosyasının intihar denilerek kapatılmasını kabul etmediklerini belirtti. Dilek Başalan, “Aile ve tanıkların Rojin’in intihar etmeyeceğine dair beyanlarının ciddiyetle değerlendirilerek etkin ve derinleştirilmiş bir soruşturma yürütülmesi gerekir. Ayrıca ölümün nedenlerini daha iyi anlayabilmek için adli ve psikolojik boyutlarıyla incelenmesi gereken psikolojik değerlendirme zeminine dikkat çekiyoruz. Rojin'in ölümü ile sonuçlanan bu durumun tüm gerçekliğiyle ortaya konulması gerekmektedir. Görmezden gelinen delillerle, kurum ve kişilerin ihmal ve ihlalleriyle yürütülen bu süreç kabul edilemezdir. Rojin’in ölümü, kadınların yaşam hakkının korunmasında devletin sorumluluklarını bir kez daha hatırlatmaktadır. Türkiye her ne kadar İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiş olsa da kadınların yaşam hakkını güvence altına almak ve şiddeti önlemek devletin temel yükümlülüğüdür. Bu nedenle Rojin’in ölümü cezasızlıkla kapatılamaz; soruşturma şeffaf, adil ve etkin biçimde yürütülmelidir. İlgili tüm kurumları görevlerini layıkıyla yerine getirme çağrısında bulunuyoruz” diye konuştu.

Çağrı 

Dilek Başalan, son olarak şu çağrıda bulundu: “Rojin’in ölümü aydınlatılsın. Soruşturma şeffaf yürütülsün. İhmali olan herkes yargılansın. Üniversitelerde ve yurtlarda kadınların güvenliği için acil önlemler alınsın. Buradan tüm kadın örgütlerine ve kadın mücadelesinin bileşenlerine de sesleniyoruz: Rojin için adalet talebimizi birlikte büyütelim. Cezasızlık politikalarına karşı yan yana duralım, dayanışmamızı güçlendirelim. Çünkü biliyoruz ki ancak örgütlü mücadelemizle kadınların yaşam hakkını savunabilir, yeni kayıpların önüne geçebiliriz.”

Eylem, sloganlarla son buldu.