Kadınlar İstanbul’da yasak dinlemedi- İZLENİM

25 Kasım’da kadınlar yasakları aştı ve İstanbul’da tüm renkleri ile alanlara çıkmayı başardı. Kadınlar engellemelere rağmen taleplerini sokaklarda haykırdı.

Z. PINAR EROL

İstanbul- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kadınlar dünyanın birçok ülkesinde protestoları ile sokaklardaydı. Türkiye’de gün yine yasaklarla gündemdeydi.

İstanbul’da 25 Kasım için eylem çağrısı yapılan Pazartesi akşamı İstanbul polisi neredeyse tüm teşkilatı ile teyakkuzdaydı. Ama tüm bu polis yığınağı kadınların şiddete isyanının her dilden haykırışına set çekemedi.

Daha öğlen saatlerinden buluşma noktası olarak duyurulan Tünel’in Beyoğlu çıkışı polis tarafından tutuldu, ilerleyen saatlerde ise tümüyle ablukaya alındı. Sayısız gözaltı aracı, TOMA’lar, VW Passatları ile amirler, yeşil ve 06 plakalılar Tünel civarında cirit atarken, tüm bir emniyet teşkilatı sanki bir düşman işgaline hazırlanıyordu. Metrolar saat 15.00’dan itibaren yine bu noktaya yakın istasyonlarda durmadan yapacaktı seferlerini.

Öğrenciler evlerine gönderildi

Beyoğlu ilçesindeki tüm okullarda öğrenciler erken, öğlen 12.30’da evlerine gönderildi ve bu velilere o gün duyuruldu. Akşam eylem saati yaklaştığında polis ilk olarak, yolların kesilmiş olmasına karşın İstiklal Caddesi’ne çıkabilmiş olan küçük bir kadın grubuna müdahale etti. Caddede kısa bir yürüyüşün ardından grupla polis arasında tartışma yaşandı.

Kadınlara saldırı

Kadınlar Karaköy’e yönelen diğer gruplarla birleşmek için İstiklal Caddesi’nden sol yöne doğru çıkmak isterken polis onları caddenin sağ tarafından çıkarmakta ısrarlıydı. Tartışmanın ardından kadınların sağ yönden çıkışı kabul etmelerine karşın polis, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” ve peşinden “Jin, jiyan, azadi” sloganı atılmasını bahane ederek, grubu böldü ve ilk gözaltıları burada yaptı.

Bu noktada bulunan Haber-Sen kadın sekreteri Gülseren Güngördü polisin yaptığına tepkisini dile getirdi: “Kadınları koruması gereken kolluk güçleri onların seslerini kısmaya ve onları darp ederek, 25 Kasım’da susturmaya çalıştılar. Biz kadın arkadaşlarımızla buluşup, Karaköy’deki kadın arkadaşlarla bir araya gelmeyi amaçlarken bizi engellediler. Bizi darp ederek ve sokaklarda sürüyerek çıkardılar. Arkadaşlarımızı gözaltına aldılar” dedi.

Tüm yollar kesilince farklı buluşma noktaları belirlendi

Sonrasında İstiklal Caddesi’nden bu şekilde çıkartılan kadınlarla birlikte Şişhane’den dolanarak uzun yollardan Karaköy’e indik. İstanbul’da yıllardır özellikle 8 Martlarda ve 25 Kasımlardaki kadın eylemlerinde polis şehrin merkezine giden tüm yolları kesmekte, kadınlar ise bu engelleri aşıp buluşmakta uzmanlaşmış. Tünel ve İstiklal Caddesi ablukaya alınınca kadınlar eylem alanını Karaköy olarak belirlemiş. Sonuçta bir grup kadın Karaköy İskele Meydanı’nda buluşarak burada eylem pankartını açmayı ve basın açıklamasını yapmayı başarıyor.

Bir diğer grubun önü ise Yüksek Kaldırım’ın girişinde kesilmiş. Çevreleri tam bir polis ablukası ile çevrilirken basın da onlardan olabildiğince uzaklaştırılıyor. Ancak polis çemberinin dışında da kadınlar toplanıyor ve çemberin dışı da son saate kadar eylem alanına dönüyor.

Kadınlar tepki gösterdi

 

Asiye isimli bir kadın da bu noktada çembere alınmış kadınlara yaklaşmayı engellemek üzere dizilmiş polislerin önünde kendi bireysel protestosunu yapıyor. Başındaki beyaz örtüsü ile tek başına polislerin önünde dikilerek tepkisini gösteren Asiye’nin Esenler’den geldiğini öğreniyoruz. Bir gün önce de Esenler’de yapılan kayyım protestosunda olduğunu aktardı bize, “Polis orada da açıklamayı meydanda yapmamızı engelledi” dedi.

Bu noktada gezen, otellerine dönmeye çalışan çok sayıda turist de merakla olanları izlerken polisin uzun süre gözaltı yapmaması ve alışık olduğumuz sertliği göstermekten kaçınmaya çalışması dikkatimizi çekiyor. Caddeden geçen onlarca polis aracı arasından turizm polisinin aracı da gözümüze çarpıyor.

Bu grubun iskele meydanında açıklamayı okumak üzere toplanmış grupla buluşmak üzere polisle uzun süre sürdürdükleri görüşmeler ise sonuç vermiyor. İlerleyen saatlerde müdahale eden polis grubun bir bölümünü gözaltına alıyor. Sonuçta binlerce polisin görev aldığı bu 25 Kasım’da ne eylem yasağı uygulanabildi ne başta “Jin, Jiyan, Azadi” olmak üzere slogan yasakları… Kadınlar şehrin göbeğinde sloganlarıyla bir arada haykırmayı yine başardı.

Eyleme katılan kadınlar neler söylüyor?

Eylem saati öncesinde buluşma noktasına giriş engellendiği için kadınlar gruplar halinde çevre sokaklarda buluşmaya çalışıyorlar. Biz de bu sokaklarda dolaşıp aralarından bazıları ile konuşuyoruz. Neden 25 Kasım’da sokaktalar? Polis ablukasına, Jin, Jiyan, Azadi sloganının yasaklanmasına ilişkin ne düşünüyorlar?

Lara, “25 Kasım’da burada olmamızın sebebi kadına yönelik şiddet” sözleri ile konuşmasına başlarken şöyle devam ediyor:

“Sadece fiziksel değil, psikolojik, cinsel şiddetler de var. Kadın olmaktan, kadın kimliğine sahip olmaktan dolayı bizi zor durumda bırakan patriyarkal sistem, bizi baskılayan bir yerde durduğundan dolayı sesimizi sokaklarda çıkarmaya her zaman devam edeceğiz. Her zaman bizi en çok sokaklardan vuruyorlar. Ama sokaklar bizim. Bizi korkutmaya çalışsalar da biz geri basmıyoruz. Polis ablukasına gelince, gerçekten devlet devletliğini yapıyor. Ama bunu tanıyacak da değiliz kadınlar olarak. Bu bir baskı mekanizmasıdır ama biz de bu baskıya karşı çıkmaya her zaman devam edeceğiz. ‘Jin, jiyan, azadi’ sloganı ile ilgili olarak yapılan bir ayrımcılık, bir baskı, bir sindirme politikasından yola çıkılarak yapılmış bir yasak. Hem de kadın kimliğine yönelik gerçekten. Dünyanın pek çok yerinde Hindistan’da görüyoruz, Amerika’da görüyoruz tüm dünyada ‘Jin, jiyan, azadi’ olarak geçen sloganı Türkiye’de bu şekilde yasaklamak hem kadın hareketinin özgürlüğüne karşı bir baskıdır, hem de Kürtlere yönelik baskıdır. Çünkü Türkçe atıldığında bu slogan hiçbir şey denmiyorsa Kürtçe atıldığında yasak konulması tamamen ırkçılığın ürünüdür. O yüzden bu tarz şeyleri tanımamaya devam edeceğiz.”

‘Kimliğimizi savunmak için buradayız’

Eyleme katılanlardan Filiz de “25 Kasım’da emeğimizi, bedenimizi ve kimliğimizi savunmak için buradayız. Patriyarkal sistem kadına her alanda yaşamı daraltıyor. Sokakta, evde, her zaman, en yakınımızdaki erkeklerden başta olmak üzere sokaktaki devlet şiddetine kadar bir şiddet silsilesine maruz kalıyoruz. Bu şiddete dur diyebilmek için, bu şiddete karşı ses çıkarabilmek için sokaktayız, sokakta olmaya devam edeceğiz. Buradaki polis şiddetine baktığımızda da devlet kendi işlevini yerine getiriyor. Erkek devlet şiddeti diyoruz biz buna zaten. Kadınlara yönelik şiddetin yine devlet ayağıyla örülmesi. Sokaktaki görünürlüğümüzün azaltılmasına yönelik bir çalışma. ‘Jin, Jiyan, Azadi’ sloganına gelirsek, evet bunun Kürt meselesiyle alakası var. Devletin yarası, en zayıf noktası bu. Dünyaya mal olmuş, Mahsa Amini’den gelen ve dünyaya mal olmuş bir sloganı bir kimliğe, bir halka ait diye yasaklıyor. Bunun iki tarafı var. İlki bir dilin, bir halkın kültürünün yasaklanması. Ama aynı zamanda bu “kadın, yaşam, özgürlük” anlamına geliyor. Çift yönlü bir baskı var burada” şeklinde konuşuyor. 

‘Güç almayı umut ettiğim için buradayım’

“Örgütlülüğümüzü göstereceğimiz günlerden biri olduğu için sokaktayız “diyen Nuran ise “Jin, jiyan, azadi” sloganının yasaklanmasının politik bir bastırma gösterisi olduğunu düşünürken, Zeynep de “Artan şiddeti görüyoruz ve dayanışma için buradayız. Yalnız olmadığımızın vurgulanacağını umut ettiğim için, güç almayı umut ettiğim için buradayım” diye ifade ediyor.

Katılımcılardan Sevda ise “Kadınların hakları için, mücadele için buradayız. Geçmiş yıllarda burada birçok eylem yapıldı ve sorun çıkmadı. Daha sonrasında baskıları artırdılar, daha çok sınırlamaya başladılar.  ‘Jin, Jiyan, Azadi’ sloganının yasaklanması zaten kadına yönelik şiddeti körükleyen bir durum. Sonuçta ‘Kadın, yaşam, özgürlük’ sloganı bu. Kime göre kötü bilmiyorum. Kürtçe olduğu için belki de yasakladılar” diyor.