Kadın tutuklulardan mektup: Geç olmadan harekete geçin!
Aralarında TJA Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan’ın da bulunduğu siyasi kadın tutuklular, hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek için yazdıkları mektubu Türkiye Kadın Hareketlerine gönderdi. Kadın tutuklular, “Geç olmadan harekete geçin” çağrısında bulundu.
Haber Merkezi – Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan Tevgera Jinên Azad (TJA) Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan, kaleme aldığı mektup ile cezaevlerinde bulunan hasta tutukluların durumuna dikkat çekti. Türkiye Kadın Hareketlerine gönderilen mektupta ayrıca Fatma Gül, Feyza Aksoy, Zelal Bilgin, Jiyan Arıkboğa ve Fatma Narin’in de imzası bulunuyor. Tecride dayalı infaz rejiminin insanlığa karşı işlenen suçların başında geldiği belirtilen mektupta, “Buna karşı kadın, insan, çocuk, engelli ve hayatı hapsedilenlerin hakları evrensel bilgilerin tamamında yaşam hakkını her koşulda korunmasına en yüksek insani görevlerin başında sıralar. İşkence, tecrit, kötü muamele, irade kırma, hak ihlalleri, insanlığa karşı işlenen suçlar olarak Türkiye’nin de taraf olduğu evrensel bildirgelerde kabul görür. Yaşam hakkının korunması meşru, insani, vicdani, ahlaki ve hukuki görevdir” sözleri ifade edildi.
Mektubun devamında şu ifadeler yer aldı:
“Bu devletlerin Anayasalarında hukuk ve hak savunucuları, bağımsız kadın hareketleri, düşünürler, inançlar kuramlarının başında tanımlanır. Zindansız bir dünya mümkün denen 21’inci yüzyılda Türkiye’de cezaevi sayısının üniversite sayısının iki katı olması ve dünyada en çok kadın tutsak eden devlet sistemi olarak bilinmektedir. Tecride dayalı infaz rejimiyle dünyayı saran koronanın olduğu bir dönemde hasta tutuklu ve hükümlülere iki kat artan tecride mahkum eden bir adaletsizlik uygulanmaktadır. Sağlık hizmetlerine erişimleri yok denecek kadar kısıtlıdır. Bu aşağıda imzası bulunan kadın hakları için mücadele ederken hayatları hapsedilmiş kadınlar, hasta tutuklu ve hükümlüler ile beraber yaşıyoruz.
Hasta tutuklular cezaevlerinde tutulmaya devam ediyor
İnsanlık vicdanın kabul edemeyeceği uygulamalara, durumlara tanıklık ediyor ve yaşıyoruz. 15 kadın kalp, yüksek tansiyon, kanser ve astım gibi hayati tehlikesi söz konusu olabilecek hastalıklar taşırken ortopedik sorunların yarattığı, engelli ve yaşlılar için uygun olmayan fiziki koşullara mahkum edilirken ağır hasta Zekiye Tekin (65), Semire Direkçi (49), Gülli Kara (41) Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulmaya devam etmektedir.
Raporlara dikkat çekildi
Ankara Tabip Odası (ATO) verilerine göre cezaevlerinde 1941 tutuklu ve hükümlü çocuk bulunmaktadır. Yine 15 Aralık 2021’de yayınlanan ve basında yer alan İnsan Hakları Derneği (İHD) raporlarından da ‘Cezaevlerinde 604 ağır hasta tutsak olmak üzere 1605 hasta tutuklu mevcuttur’ denmiştir. Hastanelerde oluşturulan kurullar tarafından Cezaevinde kalamaz raporu verilen 600’e aşkın hasta tutuklunun acilen tahliye edilmesi gerektiği kamuoyuyla paylaşılmıştır. ‘48 saatte 3 kişi’ , ‘2020 başından bugüne 7’sinin infaz ertelemesinden kısa bir süre sonra olmak üzere en az 59 cenazenin cezaevlerinden çıktığı belirtilmiştir.
“Yarın çok geç olmadan…”
21’inci yüzyılda tecride dayalı infaz rejimi ‘Sivil ölüm’ olarak evrensel hukuk literatüründe yerini almıştır. Sivil ölüm mekanları olan hapishaneler sağlıksızlığı üretirken, hasta yaşlı tutuklu ve hükümlülere yönelik yıllara yayılan işkence sonucunda son nefesinde fiili idamın gerçekleştirildiği bir uygulama olduğunu veriler net bir şekilde ortaya koymaktadır. Başta Aysel Tuğluk olmak üzere; biz aşağıda imzası bulunan politik tutsak kadınlar tutuklu ve hükümlülere karşı sorumluluğunu yerine getirmek üzere, hak hukuk adalet savunucusu hukuk kurumlarını, baroları, siyasi partileri, kadın hareketlerini fiilen hayata geçirilen bu idam uygulamalarına karşı acilen yaşlı, hasta, ağır hasta tutuklu ve hükümlülerin cezaevlerinden tahliye edilmeleri için insani, vicdani, ahlaki, hukuki sorumluluklarını alarak yarın çok geç olmadan harekete geçmesini bekliyoruz.”