Kadın gazeteciler: Suriye’de kadınlara yönelik ağır suçlar işlendi
Kuzey ve Doğu Suriye’de zor şartlar altında gazetecilik faaliyeti yürüten ajans muhabirlerimizden Leyla Mihemed ile Sorgul Şexo, Girê Spî ve Sêrekaniyê kentlerine yönelik iki yıl önce yürütülen operasyonlarda kadınlara yönelik ağır suçların işlendiğine dikkat çekerek, o günleri anlatmanın çok zor olduğunu söyledi.
EBÎR MUHEMED
Qamişlo – Kuzey ve Doğu Suriye’nin Girê Spî ve Sêrekaniyê kentlerine yönelik Türkiye’nin düzenlediği operasyonun üzerinden 2 yıl geçerken, saldırılar nedeniyle çok sayıda kişi yaşamını yitirdi ve birçoğu da göç etmek zorunda kaldı. Bölgede bulunan gazeteciler ise zor koşullar altında mesleklerini icra ederken, hakikati halka ulaştırma gayreti içerisinde bunuluyor. Yaşanan saldırılar nedeniyle birçok gazeteci de hedef alındı, yaralandı ve yaşamını yitirdi. Girê Spî ve Sêrekaniyê’ye yönelik operasyonun yıldönümü vesilesiyle Nujinha muhabirleri görüşlerini kaleme aldı.
“O günleri anlatmak zor”
Elinde fotoğraf makinesi ve kamerasıyla bölgede uzun yıllardır gazetecilik yapan Leyla Muhemed, iki yıl önce Türkiye’nin Serêkaniyê ve Girê Spî’ye yönelik yürüttüğü operasyonlara değinerek, “O günleri anlatmak oldukça zor. Halk, Türkiye devletinin tehditlerine karşı mücadelede etmekten vazgeçmeyeceğine dair söz verdi. Saldırı öncesinde halk Kuzey ve Doğu Suriye’de destek eylemleri yaptı ve çadırlar kurdu. Halkın bütün tepkisine rağmen Türkiye, ABD ile anlaşarak 9 Ekim 2019'da Serêkaniyê ve Girê Spî kentlerine yönelik operasyon yaptı” dedi.
“Basın önemli rol oynadı”
Hakikati halka ulaştırmada basının önemli bir rol oynadığını ifade eden Leyla Muhemed, şu ifadelerde bulundu: “Saldırılar sırasında Qamişlo ve Hesekê gibi kentlerde bulunan yurttaşlar, Serêkaniyê’ye giderek burada yürüyüş düzenledi. Ancak bu yürüyüşlere bombalarla saldırıldı. Bu saldırı sonucunda çok sayıda kişi yaşamını yitirdi. Yürüyüşü takip eden gazeteciler de hedef alındı. ANHA’nın bir çalışanı yaşamını yitirdi. Halk göç etmesine rağmen davalarından vazgeçmeyeceklerini, mücadelelerini sürdüreceklerini belirtiyordu. Anneler yaralılara yardım ediyordu. Bombardıman nedeniyle göç etmeye mecbur kaldılar.”
“Direnişi anlatmaya söz yetmez”
Bölgede muhabirlik yapan Sorgul Şêxo ise, halkın yürüttüğü mücadelenin görülmeye değer olduğunu kaydederek, “Hiçbir kitap, hiçbir söz o direnişi anlatamaz. Türkiye, Serêkaniyê'yi işgal ettiğinde ilk olarak okulları hedef aldı. Okulların hedef alınmasıyla birlikte Serêkaniyêli çocuklarının geleceği katledildi. Türkiye o günlerdeki saldırıları, genel olarak dünyada insanlığını ve vicdanları sarstı, ama ne yazık ki devletler buna sessiz kaldı. Bu nedenle Türkiye saldırılarını genişletti” diye konuştu.
“İnsanlık suçu işlendi”
Kadınlara yönelik ağır suçların işlendiğine dikkat çeken Sorgul Şêxo, “Serêkaniyê'ye yönelik saldırılarda özellikle toprağını terk etmeyen kadınlara yönelik insanlık dışı suçlar işlendi. Eğitim ve müzik merkezleri kadınlar ve gözaltına alınan yurttaşlar için zindan oldu. Birçok devlet işgal edilen yerlerde insanlık suçları işlendiğini açıkladı, ancak bunlar sadece açıklama ile sınırlı kaldı. Bölge halkına yönelik kimyasal silah kullanılmasına rağmen kimi devletler buna sesiz kaldı ve görmedi. Gazeteciler olarak yaşananları anlatmalıyız” ifadelerinde bulundu.