Kadın gazeteciler: Baskılara karşı sözümüzü söylemeye devam edeceğiz
Son süreçte kadın gazeteciler üzerinde artan şiddet ve hak ihlallerini değerlendiren Dicle Fırat DFG Eş Başkanı ve MA Editörü Dicle Müftüoğlu, yaşanan baskılara rağmen kadınların mesleklerini icra ederek sözlerini söylemeye devam ettiklerini ifade etti. Jinnews Muhabiri Şêrin Çınar da, “Var olan ve asla tükenmeyecek olan mürekkebimizle kadınların sesi olmaya devam edeceğiz” dedi.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Amed - 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında alanlara çıkan kadınların gündemi yoğun. Kadın gazeteciler de 25 Kasım kapsamında her gün düzenlenen etkinlikleri takip ederek, kadınların sesi oluyor. Kadınlarla aynı yoğunluğu yaşayan kadın gazeteciler de şiddetle mücadele haftasında mesleklerini icra ederken, kimi zaman şiddete maruz kalıyor, yaptıkları haberlerle yargılanıyor ve çoğu zaman alanlarda engellemelerle karşı karşıya kalıyor. Yaşanan baskılara rağmen alandaki kadınlarla birlikte şiddete karşı mücadele eden kadın gazeteciler yaşanan yoğunluğu ve artan hak ihlallerini ajansımıza değerlendirdi.
Türkiye basın özgürlüğünde 153’ncü sırada
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün 2021 yılı basın özgürlüğü endeksinde Türkiye, 180 ülke arasında 153'üncü sırada yer alıyor. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), 1 Nisan 2020 ile 1 Nisan 2021 dönemini kapsayan "Basın Özgürlüğü Raporu"nu da Mayıs ayında yayımladı. TGS raporuna göre Türkiye'de 43 gazeteci, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle cezaevinde. Son 1 yıl içinde 57 gazeteci toplam 144 gün gözaltında kaldı, 6 gazeteci gözaltındayken darp edildi. Aynı sürede 128 farklı davada 274 gazetecinin yargılandığını aktaran rapora göre, bu davalar sonucunda da gazetecilere toplam 226 yıl 8 ay 25 gün hapis cezası verildi.
Ekim ayında 8 gazeteciye soruşturma açıldı
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), 2020 yılından bu yana bölge kentleri başta olmak üzere Türkiye genelinde basın ve ifade özgürlüğü noktasında gazetecilerle hem örgütlü mücadele etmek hem de yaşanan hak ihlallerini raporlaştırmak üzerine faaliyet yürütüyor. Pandemi sürecinde yaşanan kimi aksaklıklara rağmen çalışmaları devam eden dernek, gazetecilere yönelik hak ihlallerine dair raporlar yayınlıyor. Derneğin son olarak Ekim ayında yayınladığı rapora göre 3 gazeteci gözaltına alındı, 6 gazeteci saldırıya uğradı, 8 gazeteci haber takibi yaparken engellendi, 8 gazeteci hakkında soruşturma açıldı, 4 gazeteci hakkında dava açıldı, 3 gazeteciye 2 yıl 6 ay 12 gün hapis ve 16 bin 600 TL para cezası verildi, 58 gazeteci hakkında yargılama devam etti, cezaevinde bulunan 3 gazeteciye yönelik hak ihlali yaşandı, 2 RTÜK cezası verildi, 50 haber ve 5 internet sitesine erişim engeli getirildi.
“Türkiye’de 63 gazeteci tutuklu bulunuyor”
Türkiye genelinde basın ve ifade özgürlüğünün demokrasiyle paralel yürüdüğüne dikkat çeken Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) Editörü Dicle Müftüoğlu, ülkede var olan antidemokratik uygulamaların basına da yansıdığına yer verdi. Yaşanan sürecin birçok noktada kendini gösterdiğini ifade eden Dicle Müftüoğlu, “Bu hem sokakta bir insanın sözünü söylemesinden tutalım da basının gerçekleri halka yansıtmasına dair engellemelere kadar birçok noktada önümüze çıkıyor. Böylesi bir gerçeklik söz konusu. Bu basın ve ifade özgürlüğü aslında birçok boyutta işlenebilir. Gazetecilere yaptıkları haberler nedeniyle soruşturmalar açılıyor. Yine bu anlamda gözaltına alınıp tutuklanan gazeteci arkadaşlarımız da var. Türkiye’de şuanda 63 gazeteci dört duvar arasında tutuklu bulunuyor. Böylesi bir tablo da gazetecilerin aslında mesleklerini yürütmesinin ne kadar zor olduğunun altını çiziyor” diye belirtti.
“Gazeteciler sözlerini söylemeye devam ediyor”
Bireye değil de genele yönelik hak ihlallerinin tüm gazetecileri etkilediğini dile getiren Dicle Müftüoğlu, gazeteci ve basın kuruluşlarının sık sık sansüre maruz kaldıklarını söyledi. OHAL sürecini örnek veren Dicle Müftüoğlu, OHAL ile birlikte yayınlanan KHK’lar ile ulusal ve uluslararası düzeyde yayın yapan basın kuruluşlarının kapatıldığını vurguladı. Sansür ve kapatmalara rağmen yıllardır süregelen bir mücadele olduğuna dikkat çeken Dicle Müftüoğlu, gazetecilerin mesleklerini icra edip bu anlamda sözlerini söylemeye devam ettiğine yer verdi.
“Kadın haklarına saldırılar paralel olarak kadın gazetecileri de etkiliyor”
Bu mücadeleye bağlı baskı halinin de devam ettiğine değinen Dicle Müftüoğlu, konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Bu baskının bir ayağı da kadın gazetecilere yönelik oluyor. Türkiye’de kadın haklarına dair saldırılardan söz ediyoruz, buna paralel olarak kadın gazetecilere yönelik baskı hali de artıyor. Çünkü var olan tablo da ölmemek için direnen ya da haklarından vazgeçmemek için sokaklarda olan kadınların sözünü kadın gazeteciler yansıtıyor. Aslında bu tablonun görünür olmasından korkan iktidar da kadın gazetecilere yönelik baskı ve saldırılarını artırıyor. Özellikle sahada direk bu yönlü saldırı hali söz konusu.”
“Gazeteciliği öldürmeye çalışıyorlar”
Türkiye’nin basın özgürlüğü sıralamasında birçok uluslararası kuruluşun verilerine göre sonlarda yer aldığını söyleyen Dicle Müftüoğlu, kadın gazetecilere dönük saldırılara dair bu oranın daha da kötü olduğunu söyledi. “Bu sansür de ve hak ihlalleri de aslında gazeteciliği öldürmenin bir yolu olarak karşımıza çıkıyor” diyen Dicle Müftüoğlu, 90’larda gazetecileri öldüren gerçekliğin şimdi de farklı yollarla gazeteciliği öldürmeye çalıştığına dikkat çekti.
“Var olan tabloyu yansıtan kadın gazetecilere saldırıyorlar”
Kadın gazetecilerin yaşadığı baskılara karşı sözlerini söyleyemeye devam ettiklerini ifade eden Dicle Müftüoğlu, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Kadın eylemselliklerine dair tablonun görünmesinden rahatsız oldukları içi kadın gazetecilere saldırıyorlar. Tam da bu noktayla birlikte dile getirebileceğimiz ülkede kadınlara yönelik siyasi operasyonlar düzenlendiğinde mutlaka bir kadın gazeteci de gözaltına alınıyor ve bu sürece dâhil ediliyor. Takip ettiği haberler önüne konularak hakkında örgüt üyeliği ya da propaganda iddiaları ile dava açılıyor. Kadın gazeteciler de kadın mücadelesine paralel olarak bu saldırılara direniyor diyebiliriz. Bütün kapatma, sansür ve gözaltı baskılama halinin karşısında sözlerini söyleyip yazmaya devam ediyorlar. Kadın gazeteciler bu anlamda bu baskılara karşı yazmaya devam ediyorlar.”
Kadın gazeteciler 25 Kasım haftasında yoğunluk yaşıyor
25 Kasım haftası nedeniyle kentte düzenlenen etkinlikleri takip eden kadın gazeteciler de bir yoğunluk yaşıyor. Alanlarda çalışan gazeteciler yaşanan yoğunluktan şikâyet etmezken, şiddete karşı seslerini çıkaran kadınların da sesi olmak için durmadan çalışıyor. Bu çalışmaların içinde yer alan Jinnews Amed Muhabiri Şêrin Çınar, 25 Kasım özelinde yaşanan yoğunluğu ve kendilerinin bu süreçte alanlarda edindiği izlenimleri ajansımıza aktardı.
“25 Kasım eylemleri çoğu zaman engelleniyor”
Sokağa çıkan kadınların ülkede artan şiddet, tecavüz ve kadın katliamlarına tepki göstererek mücadele vurgusunda bulunduğunu ifade eden Şêrin Çınar, kadınların alanlardaki sesleri olduklarını söyledi. Bu süreç içerisinde kendilerinin de baskı ve şiddete karşı mücadele ettiklerini belirten Şêrin Çınar, “Son zamanlarda gazetecilere yönelik artan saldırı ve şiddetlere rağmen kadın gazeteciler olarak sahada olmaya ve haber peşinde koşturmayı da sürdürüyoruz. 25 Kasım haftasında olmamıza rağmen kadınların yapmak istedikleri etkinlik ve eylemlerin çoğu polislerce engellenmekle beraber gazetecilerin de görüntü alması engelleniyor. Eylem ve etkinliklerin engellenmesine karşı çıkan kadınların polislerle yaşadığı kargaşalarda çoğu zaman biz gazeteciler de şiddete maruz kalabiliyoruz” sözlerini kullandı.
“Mürekkebimizle kadınların sesi olmaya devam edeceğiz”
“Ne olursa olsun biz kadın gazeteciler alanlarda saldırılara karşı direnmeye devam edeceğiz” ifadeleriyle yaşanan sürece karşı tavırlarının mücadeleden yana olduğunu vurgulayan Şêrin Çınar, “Var olan ve asla tükenmeyecek olan mürekkebimizle kadınların, haksızlığa uğrayan bütün halkın sesi olmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.