‘Kadın cinayetlerini devletin politikalarından bağımsız düşünemeyiz’

Artan kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve katledilmelere dair konuşan kadınlar, cezasızlık politikalarına dikkat çekerek, “Kadın cinayetlerini devletin politikalarından bağımsız düşünemeyiz” dedi.

DİREN ENGÎZEK- MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- Kadına yönelik şiddet, tecavüz ve katledilmeler gün geçtikçe artıyor.  Türkiye ve Kürdistan kentlerinden gelen kadın ve kız çocuklarına yönelik katletme haberlerine, toplumun her kesiminden tepkiler gelmeye devam ediyor. Son olarak İstanbul'un Fatih ilçesinde iki kadının bir erkek tarafından yine Tekirdağ’da iki kadının yarımşar saat ara ile aynı erkek tarafından katledilmesi, Beyoğlu’nda kameralara yansıyan kadına yönelik şiddet bu toplumsal sorunu ilk sıraya taşıdı.

JINNEWS’in hazırladığı Eylül ayı şiddet çetelesine göre 30 günde; 30 kadın ve 1 çocuk katledilirken, 15 kadın ve 4 çocuk şüpheli şekilde yaşamını yitirdi.  Sokağa çıkarak, eşit, adil ve daha güvenli bir ülkede yaşama isteklerini dile getirerek, konuya tepki gösteren kadınlar, iktidar politikalarının şiddetin artmasındaki temel etken olduğu görüşünde.

‘Kadın cinayetlerini devletin politikalarından bağımsız düşünemeyiz’

Amed Barosu Kadın Hakları Komisyonu Yönetim Kurulu üyesi Avukat Esmer Özer, kadın cinayetleri konusunda ‘özel alan politiktir’ söylemini hatırlatarak şunları ifade etti: “Burada kadın cinayetlerini devletin politikalarından bağımsız düşünemeyiz çünkü çok ciddi bir cezasızlık kültürü ülkenin her alanında var.  Bu cezasızlık kültürü özellikle siyasi alanda ve kadına yönelik şiddet olaylarında sürekli karşımıza çıkıyor. Biz kadınların kolluğa başvurma aşamasında ve kolluğun dosyayı takip etme süreci ve sonrasında yargılamanın sonuna kadar çok ciddi bir ihmalin olduğunu görüyoruz.”

‘Önleyici tedbirlerin hiçbiri uygulanmıyor’

Amed Barosu Kadın Hakları Komisyonu Merkezi bünyesinde yaptıkları çalışmalara değinen Esmer Özer, “Başka kurumlarda yaptığımız temaslarda da aynı tespiti yapıyoruz. Şiddet mağduru kadınların çok az bir kısmı kolluğa başvuru gerçekleştiriyor. Yapılan başvuruların yüzde 7’lik bir kısmı soruşturma aşamasından geçirilerek sonuçlandırılıyor. Önleyici tedbirlerin hiçbiri uygulanmıyor ve cezasızlık kültürü dosya sonunda bir mahkumiyet kararına hükmedilmesi anlamına gelmiyor.  Öncesinde önleyici ve koruyucu tedbirlerin alınmaması da bu cezasızlık kültürünün bir parçası” dedi.

“Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiş olmasıyla birlikte artan saldırılar var” diye belirten Esmer Özer politik alandaki siyasi grupların teşvikiyle artan devlet şiddetinin artık normalleştiğine dikkat çekti. Esmer Özer, artık vahşetin kendisinin değil, boyutunun tartışıldığı bir düzleme çekildiklerinin altını çizerek, “Bu yüzden artık tepkiler de bıçağın kemiğe dayandığı noktaya geldi. Bu noktadan sonra bu mücadeleyi, birlikteliğimizi bir aradalığımızı, bugün burada toplandığımız bu kalabalığın devam edeceğini ve her zaman birbirimizden güç alacağımızı hatırlamamız lazım” şeklinde konuştu.

Esmer Özer kadınları ve gençleri daha fazla örgütlenmeye, siyasi alanda söz üretmeye ve mücadelenin sesini yükseltmeye çağırırken, “Bireysel olan toplumsal olanla özdeş toplumsal olan da bireysel ile özdeş, bu yüzden kendi hayatlarımızda da toplumda da bir şeyleri değiştirmek istiyorsak ancak bunu söz üreterek mücadele ederek sahada, sokakta mahallede olarak yapabiliriz” dedi. 

‘Rojin’i de kaybettiler’

Tepkisini sokağa çıkarak gösteren Şayde Erkan da anneler ağlamasın diye belirterek, “Kürtler artık ezilmesin. Onlar fakirliği yaratıyor. Fakirlerin her şeyini kaybediyorlar. Narin’i katlettiler ve Rojin’i de kaybettiler. Birçok kadın için diyorlar kendi kendisini attı. Ama insan kendi canına kolay kolay kıyar mı?” şeklinde konuştu.

‘Biz artık buna dur diyoruz’

Şiddetin normalleştirildiği için çoğaldığını ifade eden Eda Kayalar ise “İyiler sürekli sessiz kaldığı için şiddet çoğalıyor. Bütün kadınların ve özellikle sesi çıkmayan kadınların sesi olarak biz artık buna dur diyoruz.  Çok öfkeliyiz isyandayız. Umarım bu son olur ama son olmayacak gibi görünüyor” diye belirtti.

“Ben özgür, güvende ve mutlu hissetmiyorum” diyerek tepkisini dile getiren Eda Kayalar, şunları söyledi: “Geleceğimi güvende hissetmiyorum. Dışarı çıktığımda neden sürekli arkama bakıyorum? Bu korku içerisindeyim. Eskiden rahat bir şekilde dışarı çıkabiliyordum ama şimdi çıkamıyorum. Sürekli bir acaba, bir korku hissediyorum. Endişeliyim ailem de aynı şekilde. Bütün kadınlar öyle. Umarım son bulur. Dile gelmeyen acılar var. Yarım kalan hikayeler var. Toplumsal bir çürüme var. Değişmesi gerekiyor. Devrim şart, değişim şart bu ülkeye!”