KADES hayat kurtarır mı?
Türkiye’de rekor sayıda kadın şiddetten korunmak için telefon uygulaması indirdi. Peki evde, sokakta, iş yerinde, hayatın her alanında şiddetten korunmak için bir buton yeterli mi? KADES kadınlara ne kadar yakın? Ne kadar uzak? Uygulama hayat kurtarır mı?
DENİZCAN ABAY
İstanbul-Kadına ve çocuğa yönelik şiddet haberlerinin ardı arkası kesilmezken, bir yandan da şiddetle mücadelede etkin yöntemler tartışılıyor. Kadına yönelik şiddet sadece kapalı kapılar ardında değil artık herkesin gözleri önünde yaşanıyor. İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Müdürlüğü’nün beraber hazırlayıp yürürlüğe koyduğu KADES yani Kadın Destek Uygulaması’nın kullanımında son zamanlarda artış olduğu belirtiliyor. Bu uygulama ile kadınlar, akıllı telefonları üzerinden kolaylıkla ihbarda bulunabiliyor.
Resmi verilere göre 620 bin 829 kadın akıllı telefonlarına KADES uygulamasını indirdi. 48 bin 686 kadın şiddete uğradığına dair ihbarda bulundu. Uygulamayı indiren kadınların kimi sadece “aile içi” tanımlaması yaptığı için eleştirilerde bulunurken kimi de şiddet anında butona bastığını ancak kimsenin gelmediğini dile getirdi. Uygulamanın yorumlar kısmında bir kadın polislerin kendisini almak için evine geldiğini ancak yine şiddet gördüğü adrese bırakıldığını anlattı.
KADES ve bunun gibi elektronik önlemler kadına ve çocuğa yönelik şiddeti engellemede etkili mi? Bu sorunun yanıtını aradık. Nafaka Hakkı Kadın Platformu’ndan Avukat Arzu Aydoğan sorularımızı yanıtladı.
KADES uygulaması nedir? Şiddeti önlediğini söyleyebilir miyiz? Kadın örgütleri uygulamaya nasıl yaklaşıyor?
KADES uygulaması kadın destek acil butonudur. Bir uygulama ile telefona indiriliyor. Kadınlar acil durumlarda butona basabilirse eğer en yakın polis kendisine ulaşıyor ve sorunu çözmeye çalışıyor. Şiddeti önlemeye çalışıyor. Aslında bu bizim taleplerimizden bir tanesiydi dolayısıyla bu uygulamayı destekliyoruz. Ama gönül isterdi ki bu uygulama kadın örgütleriyle beraber tasarlanıp uygulamaya konulsaydı. Çünkü önleme yükümlülüğü dediğimiz şey sadece bir butondan ibaret değil. Biz şiddet alanında çalışan kadın örgütleri olarak birebir şiddet mağduru kadınların neler yaşadığını görüyoruz, izliyoruz. Bu deneyimlerimizi, uygulamayı hayata geçirenlere aktarabilirdik. Daha sonrasında uygulamanın pratiğiyle ilgili de kadın örgütleriyle bir araya gelinip bilgiler aktarılabilirdi; aktarılmadı. KADES uygulaması hayata geçirilebildi. Kesinlikle destekliyoruz ama tek başına yeterli değil. İstanbul Sözleşmesi 4 önemli ilkeye dayanır ve dikkate alınmalı.
Nedir o ilkeler?
Önleme, koruma, kovuşturma ve politika… Bunun yanında koordinasyon da en önemli husustur. Koordinasyondan anladığımız kadın örgütleriyle koordine olmayı ve devlet kurumlarıyla irtibatlı olmaktır. Televizyonlardan tutun en ücra noktalardaki polis merkezlerine kadar bütün devlet kurumlarının iç içe, Eğitim Bakanlığı’ndan tutun minimum bütün bakanlıklara kadar kadına yönelik şiddeti önlemede koordineli bir halde çalışması gerektiğini anlıyoruz. Baktığımızda İçişleri Bakanlığı bir uygulama başlatıyor; kadın örgütlerinin haberi yok, dahil edilmemiş. Biz bu alandayız, kadınlarla temas halindeyiz, şiddeti önlemede adım atılacaksa en başında dinlenilmeyi hak ediyoruz.
KADES uygulamasının eksikleri var mı sizce?
Uygulamanın en büyük zafiyetlerinden bir tanesi sadece T.C vatandaşlık numarası bulunan Türk vatandaşlarına uygulanıyor olması. Şiddeti önlemede bütüncül yaklaşımdan bahsetmiştik. İstanbul Sözleşmesi’nde, bütüncüllükten uzak bir yaklaşım bu. Kaldı ki her daim internetin olması gerekiyor acil durum butonu için. Kadın kimliğine sahip olunması gerekiyor. Başka kimse o butona basamaz. Kadının kendi telefonundan basılması gerekiyor. Yabancı olamaz. Yabancıysanız butona hak kazanamıyorsunuz. Bunlar uygulamadaki eşitlikçi yaklaşımın önündeki engeller. Eğer kimlikte erkek olarak görünüyorsanız, trans iseniz butonu kullanamıyorsunuz. Netice itibariyle bunların bir an evvel düzeltilmesi gerekiyor. Uygulamaya internet üzerinde yapılan yorumlara bakarsak eğer, ben içim acıyarak okudum. Çünkü şiddet hikayeleri de vardı, bir erkek evlat ‘annem şiddete uğruyorken ben butonu indiremedim ve hiçbir şey yapamadım’ diye yazmış. Bu yorumlar önemli deneyimleri aktarıyor aslında bize. Dolayısıyla o yorumları dikkate almalılar. Onun dışında uygulamanın gelişeceğini de düşünüyorum.
Kadına yönelik şiddeti engellemede 6284 sayılı kanunun kapsamının çözüme yönelik alternatifler sunduğunu biliyoruz. Uygulamadaki ilerleyiş nasıl peki?
6284 sayılı kanun İstanbul Sözleşmesi ile yürürlüğe girdi ve ilk başta coşkuyla karşılandı. Polis memurlarına eğitim verildi, bir senkronizasyon sağlanmaya çalışıldı. Güzel bir dönemdi ancak hızla sona erdi. Çok kısa bir sürede 6284 hedef haline getirildi. ‘Aileyi, yuvayı yıkıyor, kadına yönelik şiddeti arttırıyor, erkeği uzaklaştırınca daha çok sinirlenip kadının üzerine gidiyor’ gibi söylemlerle bir anda hedef tahtasına oturttular. 6284 kanunu hala var ama ‘etkili bir şekilde uygulanıyor mu’ derseniz tartışmaya açık bir konu bu. Elektronik kelepçe de bu etkisiz uygulamalardan bir tanesi.
Elektronik kelepçe uygulaması neden yaygınlaşamıyor?
Zaten mesele kadına yönelik şiddeti önlemeye gelince bir anda bütçe yok oluyor. Elektronik kelepçe meselesi de bütçeye dayalı bir mesele. Bu yüzden böyle kararları alamıyoruz duruşmalarda. Pilot uygulama olarak kaldı. Bu da bütüncüllük dediğimiz şeyin bir parçası. Bütün parçalar etkin bir şekilde kullanılmalı ki gerçekten kadına yönelik şiddetle ilgili politika geliştirilebilsin. Ancak bundan uzağız. Emine Bulut cinayetini hatırlatacağım. Ayrıntı olarak aktarılan ama aslında ayrıntıdan çok daha büyük bir mesele var. O gün Emine Bulut karakola gitmiş. Butona da bassa elektronik kelepçe de olsa zaten polisle yüz yüze gelmiş. Orada gereken önlemlerin alınması için bir düzlem yaratılmış. Bu sebeple en ücradaki karakollara kadar bu meselenin aktarılması gerekiyor. İşte bu yaptığınız politikayla alakalı. Gösterilen samimiyetle alakalı.
Kadın örgütlerinin çözüm alternatifleri nelerdir?
Biz İstanbul Sözleşmesi’nin harfi harfine uygulanmasını istiyoruz. Bu uluslararası, Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu sözleşmede bütün önlemler yer alıyor. Çünkü sahadan, kadın örgütleriyle yazıldı o metin ve bir denetim mekanizması da var (GREVIO). Eğer devlet bizim gönderdiğimiz raporları dikkate alırsa bir ilerleme sağlanacağını düşünüyorum. Sonuç itibariyle bizim çözüm önerimiz İstanbul Sözleşmesi’dir.
KADES NEDİR? NASIL KULLANILIR?
Şiddet gören veya görme ihtimali olan kadınların, ihbarlarını polise daha hızlı iletmeleri amacıyla hazırlanan Kadın Acil Destek İhbar Sistemi 2018 yılında hizmete girdi. Sistem ISOS ve Android işletim sistemine sahip akıllı telefonlara yüklenebiliyor. Kullanıcılar uygulamaya ad, soyad, doğum yılı, TC kimlik numarası ve telefon numarasıyla giriş yapacak. Giriş yapılan telefon numarasına SMS ile doğrulama kodu gönderilecek. SM kodunun onaylanmasıyla sistem kaydı tamamlayacak. Daha sonra uygulama ekranına gelen “yardım iste” tuşuyla kadın polise ihbarda bulunabilecek. İhbar otomasyon sistemine ihbar olarak düşüyor ve ihbarcının konumu adres bilgisi şeklinde otomatik olarak sistemde görülüyor.
İstanbul Sözleşmesi nedir?
İlk olarak İstanbul’da imzaya açıldığı için İstanbul Sözleşmesi olarak anılan Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011’de imzalandı. 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girdi. Kadına yönelik şiddet konusunda bağlayıcılığa sahip ilk uluslararası sözleşme. Bu nedenle yalnızca sözleşmeyi onaylayan ilk devlet olan Türkiye açısından değil Avrupa Konseyine üye tüm diğer devletler bakımından da son derece önemli bir yere sahip.
Avukat Arzu Aydoğan kimdir?
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesin’nden mezun oldu. Öğrencilik yıllarına denk gelen 2009 yılından itibaren kadına yönelik şiddete karşı çeşitli derneklerde mücadelenin içinde yer aldı. 2016 yılından bu yana KADAV’da şiddet gören kadınlara hukuki destek veriyor.