Jineoloji Komitesi Çalıştayı’nda kadınlar öze dönüşü tartıştı

Yazılı insan hafızası bugün tüm yaşamımızı sarmış olsa da insan türünün en köklü hafızası ilk devrim olarak isimlendirilen tarım ve köy devriminden-ekmek devrimi de içerisinde olmak üzere on binyılları buluyor. Kadınlar öze dönüşü, hafızayı tartışıyor.

ROJEVÎN RÛBA

Mexmûr – Maxmur Mülteci Kampı’nda iki yılda bir düzenlenen Jineoloji Komitesi Çalıştayı bu yıl "2’nci Tarım ve Köy Devrimi Jineoloji Bilimi ile Kurulacak" sloganıyla 21 Ekim’de gerçekleştirildi. Bir gün boyunca toplumsal dokunun gerçek özüne dönüşünü tartışan kadınlar, gerçekleştirdikleri çalıştaya ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.

“Amacımız ikinci tarım devrimini inşa etmektir”

Jineoloji Komitesi üyesi Gehwer Ozgun, kadınların öncülüğünde yeryüzünde gerçekleşen ilk tarım ve köy devriminin ikincisinin de Jineoloji bilimiyle gerçekleştirileceğine inandıklarını ve bu motivasyonla çalıştaylarında gerçekleşen tartışmaları yürüttüklerinin altını çizdi. Gehwer Ozgun, “Çalıştayımızın amacı ikinci tarım ve köy kültür devrimini inşa etmektir. Kadının doğal toplumdaki rolü ve misyonu tartışıldı. Kadının doğal toplumdaki rolü değerlendirildiğinde, tüm teknik, manevi ve tarımsal buluşların kadınların elleri ve emeğiyle inşa edildiği ve o dönemde kadının emeğine büyük önem verildiği görülmektedir” dedi. Kadın emeğinin ataerkil sistem tarafından tüketildiğini ve yok sayıldığını dile getiren Gehwer Ozgun, “Bütün bunları iyi anlayabilmemiz için Önder Apo'nun şu sözlerine dikkat çekiyoruz; 'Bitkilerin ve otların dilini anlayana kadar özgür bir toplum inşa edemeyiz.' Bunu ise ancak emek vererek ve çalışarak ortaya çıkarabiliriz” değerlendirmesinde bulundu.

“Doğal toplumun temelini kadınlar oluşturdu”

Çatıştaya katılan bir diğer isim Jineoloji Komitesi üyesi Qîmet Kiliç, insanlığın en uzun soluklu yaşadığı zaman diliminin doğal toplum olduğunu ve doğal toplumun temelini de kadınların oluşturduğunu hatırlattı. Kapitalist sistemin kadını ve doğal toplum kültürünü ortadan kaldırmak istediğini dile getiren Qîmet Kiliç, “Doğal toplumun temelini kadınlar oluşturdu. Ve kadınlar hayatı yaratırken bu hayatın karşısında kendilerini sorumlu gördüler, bu sorumluluk doğanın dilini anlamaya kadar kendisini indirgemiştir. Çiftçilikten tarıma, bilimden çocuk eğitimine, bitkilerin dilinden, doğadaki tüm canlıların yaşama dahil edilmesi kadınların emeğiyle örülmüştür. Bugün baktığımızda ise kapitalizm, kırsal kültürü tamamen yok etmek istiyor. Burada yok etmekteki amaç insanlığın en eski hafızasının silinmeye çalışılması demek” ifadelerinde bulundu.

“Kadınlar olarak kültürümüze sahip çıkacağız”

Hangi amaçla gerçekleştirilmiş olursa olsun köylerin boşaltılmasının amacına dikkat çeken Qîmet Kiliç, "Köylerin boşaltılmasının amacı halkın kültürünü yok etmenin sebeplerinden biridir. Kar hırsının bir sonucudur bu. Şehirlere sürüklenen insanlar buralarda dört duvar arasına hapsedilirler” diyerek öze dönüşün tartışmalarını yaptıkları çalıştayda bunu nasıl gerçekleştirebileceklerinin de masaya yatırdığını aktardı. Öncelikli olarak kültürün hatırlanması, hafızaların tazelenmesi, bunun dilinin oluşturulması ve yaygınlaştırılması gerektiğini söyleyen Qîmet Kiliç, “Kadınlar olarak kendimiz kimliğimizi, toplumumuzu tanıyacak ve kültürümüze sahip çıkacağız. Çünkü o zaman inşa edici kadın rolü ortaya çıkıyor” dedi.