Jin, Jiyan, Azadî: Bir Sloganın Ötesinde… 1
Kürt kadın hareketinin, toplumsal ve siyasal alanlarda dönüştürücü bir özne ve aktör olarak 1990’larda kendi örgütlenmelerini kurmasıyla birlikte “Jin, Jiyan, Azadî” sloganı, kadın hareketinin merkezi bir düsturu hâline geldi.

HACER ÖZDEMİR
21. yüzyıl, Kürt kadın mücadelesinin ve feminist hareketlerin; toplumsal, siyasal ve kültürel kabulleriyle yine norm ve kökleri bin yıllara dayanan egemenlikçi, otoriter nizamı ters yüz ederek onları yeniden tanımladığı bir dönem olarak karşımıza çıkıyor. Bu çağ, yalnızca geçmiş mücadelelerin devamını değil aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği, insan hakları ve sos- yal adalet mücadelesinin yeni bir dönemini de temsil ediyor. Bu çağda kadın hareketleri, sistematik eşitsizlikler karşısındaki sessizliği yerle yeksan ederek ataerkil normlara karşı benzeri görülmemiş bir direniş sergiliyor.
Özellikle son yüzyılda dünyanın birçok bölgesinde yükselişe geçen kadın mücadelesi, sınırları aşan bir dayanışma ağı ve ortak mücadele zemini oluşturdu. Kadınların inşa ettikleri platform, dayanışma ve örgütlenme ağları güçlü araçlar haline gelerek kadın mücadelesini daha kapsayıcı ve kesişimsel kıldı. Dünyanın birçok yerinde kadınlar, baskıcı/ otoriter rejimlere karşı direnişin ön saflarında yer alarak demokrasi, özgürlük, eşitlik ve adalet talep ederken en önemlisi de direnişleriyle toplumsal muhalefete öncülük ediyor. "Jin, Jiyan, Azadî" (Kadın, Yaşam, Özgürlük) sloganı, kadınların özgürleşmesini, bir arada olma halini ve toplumsal özgürleşmenin ruhunu yansıtıyor.
Kürt özgürlük haretinin kaynağı; jin jiyan azadî
Kürt kadın hareketinin, toplumsal ve siyasal alanlarda dönüştürücü bir özne ve aktör olarak 1990’larda kendi örgütlenmelerini kurmasıyla birlikte “Jin, Jiyan, Azadî” sloganı, kadın hareketinin merkezi bir düsturu hâline geldi. Kadınların kimliklerini ve özgürlüklerini savunmalarının yanı sıra, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinin de bir sembolü hâline gelen bu slogan; kadın mücadelesinin ortak ruhunu, belleğini ve direncini yansıtarak evrenselleşti.
Toplumsal hareketler, tarih boyunca belli bir perspektifle yola çıkar ve felsefi temele dayanırlar. Kuramsal arka plana dayanan hareketler; ortaya koydukları iddialar ve uğruna yürüttükleri mücadeleyle ya dönemine damga vurur, değişim ve dönüşümün taşlarını döşerler ya da sadece kendi hareketleriyle sınırlı kalır ve sönümlenirler. “Jin Jiyan Azadî” sloganı, yüzyılın felsefesi haline gelecek bir bağlama sahiptir. Bu slogan, kadınların nasıl bir yaşam ve örgütlenme dinamiği arayışı içerisinde olduğunun rehberi niteliğindedir.
Son yüzyılın düşünce tarihi ve politik aktivizminin en büyük öznelerinden olan kadınların mücadele, direniş, diriliş ve varoluş repertuarları; aradan geçen zamanda, halkların, toplumların ve erkeklerin de özgürleşmesini içeren yeni bir toplumsallığın imkânlarını yarattı. Tarih boyunca gündelik hayattan, bilimden, sanattan ve kamusal alandan tecrit edilmeye çalışılan kadınların mücadelesi, bugün de dünyanın dört bir yanında, farklı yöntem ve araçlarla devam ediyor.
Varlığı inkâr edilen, istisnai bir varlık olarak muamele gören ve erkek egemen bir nizam için var edilen ataerkil çark, kadınları bir tahakküm nesnesi olarak görüp sabitledi. Tüm bunlara karşı kadınlar, varlık mücadelesi içinde oldular. Kadınlar; otoriterliğe, cins/kadın kırımına, taciz ve tecavüzlere rağmen varlıklarıyla, direnişleriyle ve mücadeleleriyle iz bıraktılar. Tanrılara karşı tanrıçalar, zalimlere karşı mazlumlar, rahiplere karşı rahibeler, tiranlara ve despotlara karşı devrimci kadınlar; her zaman bu ataerkil çarka çomak soktular.
Nasıl yaşamalı, nereden başlamalı, ne yapmalı
Kürt Özgürlük Hareketi, kökleri bin yıllara dayanan çelişkilere, dezavantajlara ve norm haline getirilen mevcut nizama rağmen, kadın özgürlük perspektifini tüm sorunların odağına koyduğu bir mücadele alanı yarattı. Özgürleşme felsefesi ortaya koyarak meseleyi salt bir kadın sorunu olarak ele almayıp, onu toplumsal bir sorun olarak işledi. Tam da böyle bir düzlemde değişim ve dönüşümün esas kaynağını tespit edip, kadınlara dayatılan köleliğin nasıl değiştirebileceğinin ufkunu ortaya koydu. Tüm engellere başkaldırarak bu yazgıyı değiştirmenin mücadelesini ördü. Bu sebeple, “Jin, Jiyan, Azadî” sloganı nasıl yaşamalı, nereden başlamalı ve ne yapmalı sorularına, binlerce yılın deneyimi ışığında verilen bir cevaptır.
Bu slogan etrafında ortaya çıkan vurgu, mesaj ve arayış; kadınların 21. yüzyılın başından itibaren ortaya koydukları mücadele/direnişin felsefesi ve özgürlük paradigmasına işaret eder. Bu değerler dizisi, arka planı itibariyle Orta Doğu’da Abdullah Öcalan'ın ortaya koyduğu özgürlük paradigmasının en rafine olmuş halidir. “Jin Jiyan Azadî” sloganı etki ve yayılım gücü itibariyle, aslında kadınların özgürlük arayışını da aşarak erkeği, canlı-cansız ayrımı yapmaksızın doğanın bütün bileşenlerini ve bir bütün olarak toplumu da özgürleştirip dönüştüren bir bağlama sahiptir.
Kürt kadınlarının mücadelesinin tarihi, salt bugün veya yakın tarihte başlayan bir mücadele değildir. Kürtlerin kolektif olarak son iki yüzyılda yürüttükleri eşitlik ve özgürlük arayışıdır. Bu uğurda ortaya konulan direniş ve diriliş mücadelesiyle paralel gelişmiştir. Bu açıdan, Kürt kadınlarının özgürlük arayışının tarihçesini bilmek, günümüzdeki mücadelenin anlamını, önemini ve toplumsal dönüşümdeki özne olma rolünü daha da anlaşılır kılacaktır.
Kadınlar politik hareketlerde özne olmayı başardı
Özellikle 1800’lü yılların sonlarına doğru, politik, ulusal ve sınıfsal eksenli gelişen mücadelelerde Kürtlerin de birtakım politik hareketleri ve mücadeleleri olmuştur. Bütün bu süreçlerdeki politik hareketler içerisinde şüphesiz ki Kürt kadınlar da özne ve aktör olarak yer almıştır; fakat Kürt kadınlarının bu süreçteki politik mücadelelere katılımı, tekil düzeyde kalarak tüm kadınların ortak mücadelesine dahil olamamış ya da dahil edilmemiştir.
Türkiye ve Kürdistan’da ‘68 kuşağıyla başlayan politik mücadelede Kürt kadınlar, giderek daha aktif şekilde yer almaya başlamışlardır. Ağırlıklı olarak üniversite ve lise öğrencileri çevresinden oluşan hareketler, 80 darbesi sürecinde, zindanlarda esir düşen Kürt kadınlarının politik mücadele sürecine daha aktif dâhil olmasıyla ivme kazanmıştır. Fakat bu süreçte, Kürt kadınlarının mücadele dinamikleri, ağırlıklı olarak ulusal ve sınıfsal motivasyonlarla gelişim göstermiştir. Ulusal motivasyonlarla sınırlı kalmıştır. Yani, kadın özgürlük mücadelesi veya bilinci temelinde katılım, bu süreçte zayıftır.
Jin Jiyan Azadî’nin kaynağı
‘90’lı yılların ilk dönemlerinde ise Kürt kadınlarının özgürlük ufku, ulusal ve sınıfsal bağlamları aşmıştır. Bu süreçte, Kürt kadınlarının politik mücadeleye katılımı tekil, dar/ grupsal, sınıfsal veya salt ulusal bilinç konsantrasyonunu da aşarak, kadın özgürlüğü temelinde bilinç kazanmıştır. Kürt kadınlarının mücadeleye katılımını giderek kitleselleştirmiştir. İşte bu kitlesellik ve bilinç düzeyi, kadın özgürlüğü temelinde politik ve paradigmasal bir bilince dönüşmüştür. Bu süreçten itibaren, Kürt kadınlarının mücadelesi kitlesellik kazanmış olup, hareket düzeyine ulaşmıştır.
Kadınların bir özne ve aktör olarak mücadeleye katılımı, salt fiziki bir katılım değildir; kadın özgürlük bilinci ve cins mücadelesiyle yoğrularak evrilmiştir. Bu süreçten itibaren, Kürt kadın hareketi ulusal ve sınıfsal taleplerinin yanı sıra kendi özgün talepleriyle mücadeleye öncülük eden bir noktaya gelmiştir. Tam da bu süreçte, Kürt kadın hareketi “Kadınlar özgürleşmeden toplum özgürleşemez” şiarıyla, kadın özgürlük sorununun toplumsal sorunların esasını oluşturduğunun altını çizerek, ulusal ve sınıfsal sorunların önüne koymuştur.
Politik dönüşümün dinamiği
Bu şiar, kadınları katıldıkları tüm politik ve örgütsel zeminleri dönüştürmede büyük bir mücadele vermeye yöneltti. Mücadele ile elde ettikleri kazanımlar, Kürt kadın hareketinde büyük bir moral ve kendine güveni beraberinde getirdi. Milyonları bulan kadın kitlesinin büyük bir heyecanla mücadeleye katılmasını sağladı. Toplumsal zeminde büyük dönüşümlere kapı araladı. Elbette bu durum, kendiliğinden ortaya çıkan durum değildir. Bugün de Kürt kadınlar, dâhil olduğu, katıldığı bütün politik ortamlarda ve zeminlerde büyük bir özgürlük mücadelesi vererek toplumsal dönüşümü sağlamaya devam etmektedir.
Bu dönüşüm, her şeyden önce parti ve kurumlarda erkek egemen zihniyete karşı itiraza dayanan bir mücadeleyle başlayarak, daha sonra aileye, sokağa ve yaşamın tüm alanına yayıldı. Bu açıdan, kadın özgürlük mücadelesi, Kürdistan toplumunun temel dönüşüm ve değişim dinamiği özelliği kazandı. Kadın özgürlük mücadelesi, verili mevcut örgütsel ve kurumsal zeminleri aşıp toplumsal bir dönüşüm mücadelesine evrildi. “Jin, Jiyan, Azadî” sloganına ilham olan arka plan, Kürt kadınlarının bugün sadece Kürt toplumu açısından değil, Orta Doğu’daki kadın özgürlük mücadelesi açısından da politik bir dönüşüm dinamiği olmasının dayanağıdır.
Kadın mücadelelerine karşı devlet faşizmi
Kürt kadınlar, yazılı ve sözlü toplumsal ve kültürel üretim alanlarında ana kadın rolleriyle ön plana çıkarılsa da özellikle siyasal ve ekonomik meselelerde edilgen bırakıldılar. Erkeklik anlayışının kendisi, kadınların kendi hakikatleriyle var olabildiği tüm yaşam alanlarında önlerine konulmak istendi; erkek egemen anlayış tarafından her zaman baskılanan, ötekileştirilen, etkisizleştirilen bir pozisyonda oldular. Yani, bir yandan egemen toplumsal değerlerin baskısı, diğer yandan dini ve dogmatik değerlerin baskısı ile kadınlara dayatılmak istenen toplumsal roller olmuştur. İşte gelişen politik kadın mücadelesi, günümüzde bu sorunları büsbütün aşamamış ve arzuladığı özgürlüğü elde edememiş olsa da büyük mevziler ve başarılar kazanmıştır.
Kürt kadınlar hem tekçi erkek egemen sisteme hem de varlığını dahi kabul etmeyen ulus devlete karşı büyük bir mücadele vermektedir. Büyük bir mücadele tarihinin ürünü olan, büyük bedellerle atlatılmış badirelerde, Kürt kadınlarının verdiği mücadeledeki önemli kazanımlar, düşmanca saldırılara maruz kalıyor. Kadın mücadelesine karşı adeta gözaltılar, ağır işkenceler, tutuklamalar, suikastlar, kurumların kapatılması, kayyum atanması ve kadın kazanımlarını hedef alan baskıların süreklileştiği bir rejim inşa edilmeye çalışılmaktadır.
*Jineoloji Dergisi’nden alınmıştır