Iraklı kadınlar hakları için savaşıyor
Irak kamuoyu, 188 Sayılı Kişisel Statü Kanunu'nda yapılması ön görülen “değişiklik” üzerine bir savaşın içine girdi. Değişiklikle kadınların hakları ve kazanımları yok sayılırken, kadınlar öncülüğünde mücadele büyüyor.
ROJBÎN DENİZ
Haber merkezi- Ortadoğu’da kadın hakları için ilerleme ve mücadele, her zaman medeni kanunla uyumlu olmasa da bazı yasalar kadınları kısmi güvence altına alabildi. Dünyada gelişen devrimlerle kadınlar kimi haklarını yasalar yoluyla sağlayabildi.
Temel insan hakları, 20’nci yüzyılın ortalarında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin oluşturulmasıyla netleşti ve uluslararası alanda kabul gördü. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) de kadınların eşit hak ve özgürlükleri için bir ölçüt olarak gösteriliyor ama hak ve hürriyet sağlama noktasında egemenlerin siyasal yaklaşımları kolay aşılamıyor. Ortadoğu'da İslam hukukunu benimseyen birçok devlet, çekinceleri nedeniyle CEDAW Sözleşmesi’ni imzalamadı. İran ve Sudan hariç 189 ülke sözleşmeyi onaylayarak yürürlüğe koysa da kadınlara evlilik ve velayet konularında erkeklerle aynı hakların tanınmasına itiraz ediliyor. Kadınlar ülkelerinde mücadele ederek somut kimi değişimler yaratmayı amaçlıyor.
Kadınlar eşitlik için mücadele veriyor
Ortadoğu da etkili olan siyasal İslam'ın derin tarihsel köklerinin günümüzde etkisi kadınlar açısından kesinlikle küçümsenmeyecek kadar derin. Ortadoğulu kadınlara bir taraftan siyasal İslam bir taraftan da batının feminizmi, liberal modernite çizgisi dayatılıyor. Kadınlar üzerinden yürütülen siyaset kadınları keskin yol ayırımlarına götürüyor. Feminizmi reddetmek İslami değerleri korumakla eş değer tutulurken, siyasal İslam ile dayatılan şeriat kanunları da kadınları köleliğin girdaplarına itiyor.
Ortadoğu'nun genelinde feminist kadın hareketleri ve kadın kırımının derinleştiği bu çağa damgasını vuran Kürt Kadın Devrimi ve yine bölge bünyesinde gelişen kadın öncülerinin katılımları kadın hakları boyutunda bazı başarılar sağladı. Kadınlar, yasalar yoluyla ötekileştirme siyasetine karşı her alanda toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için mücadele veriyor.
Kanun tehdit altında
Medeni Kanunlar ile evlilik, miras ve çocuk velayeti gibi aile hukuku alanlarıyla ilgili insan hakları boyutunda bazı reformlar yapılmak istenmişse de birçok Ortadoğu ülkesi bu konuda hala adım atmış değil. Ürdün, Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri kadınların kendi başlarına evlenemediği ve ebeveynlerinin ya da vasilerinin rızasına ihtiyaç duydukları ülkeler arasında. Irak ise Kişisel Statü Kanunu’nu kabul ederek, Ortadoğu’nun en demokratik anayasasına sahip olduğunu gösterdi ama Irak’ta istikrarın bir türlü sağlanmaması, yasaların uygulanması ve genel siyasi taraflarca kabul görmesi noktasında sıkıntılar yaşatıyor. Bunun için 1959 yılında oluşturulan Ulusal Kişisel Statü Kanunu'nun otoritesi, şeriat mahkemelerine geri dönülmesi nedeniyle tehdit altında.
Temmuz ayının sonlarından bu yana Irak kamuoyu, kanunda yapılması önerilen “değişiklik” üzerine bir savaşın içinde. Değişiklikler kabul edildiği takdirde kadınlara, çocuklara ve ailelere zarar verecek, sosyal uyumu zayıflatacak ve en çok da kadınların kısmi elde ettikleri hakları ellerinden alınmış olacak.
Irak'ın Kişisel Statü Kanunu nasıl gelişti?
1959 yılında Irak, 188 sayılı Kişisel Statü Kanunu'nu kabul etti. 188 Sayılı Kanun, hukukçular ve anayasa uzmanları tarafından hazırlandı ve din ‘alimleri’ tarafından gözden geçirildi. İslam'ın tek bir hukuka sahip olmadığını belirten yasayı hazırlayanlar, dört Sünni ve iki Şii mezhebinin şeriatlarını ve toplumsal ihtiyaçları gözeterek, demokratik normlardan yararlanarak, kadınlara ve çocuklara aile içinde daha fazla hak ve koruma sağlayacak, çağdaş Irak toplumuna uygun olanı seçti. Oluşturulan yasa, aile statüsünün belirlenmesinde keyfiliği ortadan kaldırırken, Irak’ı tek bir yönetim yasası altında birleştiriyor ve aynı kuralları tüm Müslüman ailelere eşit olarak uyguluyordu.
188’inci kanunda, ailevi konularda yargı birliğini sağlamak için, tüm evlilikler sivil mahkeme sistemi içinde yapılıyor ve mahkeme dışı evlilikler suç sayılıyordu. Evlilik yaşı 18 olarak belirlenmiş, çok eşliliğe katı koşullar getirilmişti. Çocukların ve kadınların haklarını güvence altına almak için çocukların velayeti, miras ve nafaka ile ilgili maddeler eklenmişti. Bunun yanında aile ilişkilerini daha fazla eşitliğe kavuşturmak için yıllar içinde yasada birçok değişliğe gidildi.
Şeriat kurallarına dönülmesi istendi
2004 yazında, Irak’ta Baas yönetiminin tamamen yıkılmasından kısa bir süre sonra ve 2005 yılında Irak için öngörülen yeni anayasanın onaylanmasından önce, Şii din adamları 188 Sayılı Kanun’un yürürlükten kaldırılmasını ve şeriat kanunlarına tekrardan geri dönülmesi çağrısında bulundu.
Iraklı kadınlar tüm topluma zarar verecek bu gerici adıma karşı çeşitli kampanyalar yürüttüler. Kadınlar ve onları destekleyen demokratik, aydın kesimler ve bazı kanaat önderlerinin yürüttüğü kampanyalarla uygulanan yoğun baskı ancak kısmen başarılı oldu. Bunun yanında 2005 anayasasında radikal İslam yanlısı din adamları da yasaya kısmi müdahalelerde bulunma noktasında belli bazı adımlar attılar. Bu adımlar yasal olarak var olan anayasayı etkilemedi fakat yargının bazı durumları görmezden gelmesi durumu Irak’ta fiili olarak şeriat kanunlarını canlı tuttu.
Bitmeyen girişimler
Anayasanın 41’inci maddesi uyarınca, "Iraklılar din, mezhep, inançları doğrultusunda aile hukuklarına bağlı kalma özgürlüğüne sahiptirler” veya tercihlerine göre kişisel statülerine bağlı kalmakta özgürdürler bu kanunla Kişisel Statüsü Kanunu desteklenmiş oluyor. Ancak sonraki yıllarda, 4 Sünni ve 12 Şii mezhebi, 41’inci maddenin, 188 Sayılı Kanun’un anayasadan çıkarılması ve yerine şeriat kanunlarının kabul edilmesi için defalarca parlamentoya başvuruda bulundular. Bunun üzerine konu birkaç kez parlamentonun gündemine geldi. Şeriat kanunlarını dayatanlara karşı her seferinde kadın grupları, onları destekleyen demokrat, aydın kesimler, aktivistler ve Irak toplumunun çoğunluğu karşı kampanyalar başlattı. Bu kampanyalar sonuç aldı ve kanunda herhangi bir değişim yapılmadı.
Ekim 2021'de Irak’ta yapılan parlamento seçimlerinin sonucunda oluşan hükümette, Şii partileri ve en çok da sertlik yanlısı milis guruplarını temsil eden Şiiler hakim oldu. Parlamentonun çoğunluğunu oluşturan muhafazakar Şii milletvekilleri, Temmuz ayında parlamentoya 188’inci Kişisel Statü Kanunu ‘değiştirilsin’ önergesini sundu. Anayasanın 41’inci maddesinin kanunun dini inançları ve anayasanın tanıdığı özgürlüklerle çeliştiği iddia edilerek kanunda 'değişiklik' yapılması, şeriat hükümlerinin getirilmesini savundular. Parlamentoda bu önerinin kabul edilmesi halinde kanunun tümden kaldırılarak yerine yazılı olmayan çok sayıda şeriat hükmünün getirilmesi istendi. Değişiklikle mahkemelerin aile ‘refahını’ düzenleyici ve denetleyici rolü ortadan kaldırılırken nikahlar, mahkemelere tescil edilmeden direkt din ‘adamları’ tarafından kıyılabilecek.
Muta nikahı isteniyor
Şii mezhebi ayrıca teorik olarak bir saatten birkaç yıla kadar sürebilen geçici bir evlilik biçimi olan 'Muta’ nikahına' da izin verilmesini istiyor. Bu nikah toplumda fuhuşun gelişmesi ve kadın bedenlerinin ‘pazarlanacağı’ alanlar yaratıyor. Yasanın değişimi kadınları hem varlıkları hem de bedenleri hakkında karar almaktan alı koyarak, toplumda ötekileşmeyle yüz yüze bırakacak. Şu aşamada kanun ‘Muta’ nikahını onaylamıyor.
Tecavüz ve katliamlar meşrulaştırılıyor
Kanun uyarınca, ayrılma ve boşanma başvurularının belirli koşullar ve prosedürlere göre mahkemeye sunulması gerekiyor. Şeriat hukukuna göre boşanmanın sabit ve standart kuralları yok. Boşanmış kadınların hakları genellikle mezhepler arasında farklılık gözetilerek yapılıyor. Şeriat kanuna göre kadınların boşanma kararı bir tek onların bağlı olduğu mezhep tarafından verile biliyor. Kadın bunun karar merci olarak görülmüyor. Var olan kanun yani 188 Sayılı Kanun’a göre evlilik yaşı 18 olarak belirlenmiş. Sünni ve Şii toplumlardaki şeriat yasası ise evliliğe uygunluk yaşını ergenlik olarak belirliyor. Ergenlik yaşı da din adamlarının belirlediği kız çocuklarında dokuz yaş, erkeklerde de 15 yaş olarak kabul gördü. Bu durumda yasada ‘değişiklik’ çocuk evlilikleri, tecavüz ve katliamlarını meşrulaştırıyor.
Velayet hakkı
Bir diğer kanunda değiştirilmesi istenen bölüm boşanma durumunda çocuğun velayet hakkına ilişkin. Irak’ta çocukların velayeti uzun yıllardır tartışma konusuydu. Şeriat kanunlarının uygulanması halinde çocuklar da korunmasız kalacak. Öte yandan 188 Sayılı Kanun annelere 10 yaşına kadar çocuklarının velayetini veriyor ve bu süre anne yeniden evlense bile 15 yıla kadar uzatılabiliyor. Bazı mezheplerde şeriat hukuku, çocuk iki yaşına geldiğinde velayeti babaya veriyor, annenin yeniden evlenmesi halinde ise velayet derhal ve kalıcı olarak babaya veriliyor.
Önerilen değişiklik sadece kadın ve çocuklara değil, tüm topluma zarar verecek ve devletin yaşadığı yapısal krizi derinleştiriyor.
Değişiklik kadınlara açılmış savaş
Şeriat kanunlarına geri dönüşün, toplum adaleti ve eşitliğini güvence altına alan anayasayı zedeleyeceği ve kadınsız bir toplum yaratılarak Irak’ı özünden uzaklaştıracağı düşünülüyor. Ortadoğu’yu içine alan mezhepçilik, dincilik ve ırkçılık hemen hemen tüm bölgeyi parçalara böldü. Bu durumda bölgede kadınların yaşayacakları da tartışma konusu.
Irak’ta Temmuz ayından bu yana Kişisel Statü Yasası ‘değişmeli’ diyen katı Şii mezhepçiliği, esasta Ortadoğu da filizlenen kadın devriminin bir parçası olan Iraklı kadınlara karşı bu yolla açıktan savaş başlattığını göstermiş oluyor. Parlamentonun gündemine girdiğinden bu yana, kadın hakları grupları, kadın ve erkek aktivistler, akademisyenler ve hukukçular 188 Sayılı Kanun’un yürürlükten kaldırılması ve şeriat kanunlarına geri dönülmesi girişimine karşı harekete geçtiler. Kurulan 188 Koalisyonu öncülüğünde ülkenin hemen hemen her yerinde protesto yürüyüşleri, bildiri dağıtımları ve imza kampanyaları düzenlendi. İnternette gayri resmi başlatılan ankete yaklaşık 62 bin Iraklı katıldı. Bunların yüzde 73.2'si ön görülen değişikliğe şiddetle karşı çıkıyor.
Ayrıca Avrupa parlamentosu, kadınların temel haklarını ihlal edeceği gerekçesiyle kanundaki değişiklik önergesinin Irak parlamentosunda derhal reddedilmesi çağrısı yaptı.