Irak Uluslararası Kadın Konferansı’nın sonuç bildirgesi açıklandı

Kadın Katliamıyla İlgili (Êzidî Kadınlar) Irak Uluslararası Kadın Konferansı’nın sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede tüm dünya kadınlarına Şengal halkı ve kadınlara yönelik yaşanan katliamın hesabının sorulması için dayanışma çağrısında bulunuldu.

Bağdat - Irak'ın başkenti Bağdat’ta “Şengal katliamına karşı özgür kadın iradesiyle mücadele ediyoruz” sloganıyla gerçekleştirilen Kadın Katliamıyla İlgili (Êzidî Kadınlar) Irak Uluslararası Kadın Konferansı, düzenlenen oturumlar ardından, sonuç bildirgesinin açıklanmasıyla sona erdi. Iraklı Kadınlar Derneği ve Ezidi Kadınları Özgürlük Hareketi (TAJÊ) tarafından organize edilen konferansın sonuç bildirgesi açıklandı. 

Sonuç bildirgesinde şunlar belirtildi:

"3 Ağustos 2014'te Şengal’de yapılan soykırım ve kadın cinayetleri hepimizin yüreğinde büyük bir yaradır. Özellikle Êzidî kadınlara yönelik bu saldırıları tüm kadınlara yönelik saldırılar olarak değerlendiriyoruz. Ne yazık ki, Şengal’deki bu soykırımsal saldırı Irak'ta ilk değil. 1986-1989 yılları arasında dönemin Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin'in Kürt halkına yönelik emrettiği soykırımsal saldırılar ve 1991'de Irak'ın Şii Araplarına yönelik soykırım eylemleri hala hafızalarda canlılığını koruyor. Dolayısıyla soykırım ve kadın cinayetleri gibi insanlık dışı uygulamaların nedeni, iktidar ve baskı ilkelerine dayanan ideoloji ve siyasettir.

Etkin mücadele yürütülecek

Başta cinsiyetçilik olmak üzere milliyetçiliğe, mezhepçiliğe ve dinciliğe karşı etkin bir mücadele yürüteceğimizi, bundan sonra hiçbir toplumsal cinsiyetin, kişinin veya dini topluluğun bu tür vahşetlere maruz kalmaması için mücadele edeceğimizi beyan ederiz. Biz kadınların özgür irade temelinde kendimizi geliştirmesi ve örgütlenmesi halinde yaşadığımız ülkelerde demokrasinin, özgürlüğün ve barışın gelişmesine katkıda bulunacağımıza yürekten inanıyoruz.

“Sorumlular ortaya çıkarılmadı”

Şengal halkına yönelik bu sistematik saldırının hiçbir devlet veya kurum tarafından gerekli ciddiyetle değerlendirilmedi ve sorumlular ortaya çıkarılmadı. Bunu kabul etmiyoruz. Şengal’in statüsü 3 Ağustos 2014'te idari olarak Irak merkezi hükümetinin sorumluluğundaydı ve güvenliği Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin sorumluluğundaydı.

“Yeni katliamların önü açılıyor”

Buna rağmen bu Soykırım/Katliam saldırısında iki otoritenin (Irak ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi) sorumluluğu henüz tartışılmamış ve netlik kazanmamıştır. Başta Türkiye olmak üzere terör örgütü DAİŞ'e destek veren ülkeler hakkında da herhangi bir soruşturma ve yargılama yapılmadı. Bu sadece tarihsel bir ayıp değil, aynı zamanda yeni katliamların da önünü açıyor. Konuyla ilgili Êzidî Adalet Komitesi’nin (Yezidi Justice Committe -YJC) Temmuz 2022'de yayınladığı 'Devlet Sorumluluğu ve Yezidi Soykırımı' başlıklı raporu önemsiyoruz.

Uluslararası kuruluşlara çağrı

Bu nedenle uluslararası kuruluşları ve özellikle Birleşmiş Milletler ve Lahey'deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'ni raporda yer alan iddiaları soruşturmaya çağırıyoruz. Birleşmiş Milletler, Avrupa Parlamentosu ve birçok ulusal meclis, Şengal’de işlenen vahşeti soykırım olarak kabul etti. Bu kararı alan tüm kuruluşları tebrik ediyor, diğer konseyleri ve uluslararası kuruluşları soykırım ve soykırımı resmen tanımaya çağırıyoruz. Özellikle soykırımı tanıyan tüm devlet ve kurumların sorumluların yargılanması için harekete geçmesini talep ediyoruz.

“Kadın ve çocukların kurtarılması için çaba gösterilmeli”

Halen DAİŞ'in elinde bulunan binlerce Êzidî kadın ve çocuğun serbest bırakılması için uluslararası bir çaba gösterilmelidir. Êzidî halkı için de, 74’üncü ferman nedeniyle yerlerini ve bölgelerini terk etmek zorunda kalan ve çok zor koşullarda yaşayanların tekrar topraklarına dönebilmeleri için mevcut engellerin kaldırılması gerekiyor. Êzidî halkının farklı şekillerde geri dönmesini zorlaştıran PDK'yı (KDP) bu adımları durdurmaya çağırıyoruz. Bir kez daha tüm uluslararası güçleri savaş zararlarının tazmini, çetelerin mayınlarının temizlenmesi ve yıkılan Şengal kentinin yeniden inşası için destek vermeye çağırıyoruz.

“Kadınların katledilmesi savaş suçu olarak kabul edilmeli”

Şimdiye kadar kadınların öldürülmesi uluslararası hukukta bir savaş suçu olarak kabul edilmedi. Şengal’de kadınlara yönelik saldırın ilgili tüm uluslararası kuruluşlar ve özellikle Birleşmiş Milletler tarafından savaş suçu ve insanlığa karşı suç olarak tanımlanmasını talep ediyoruz. Kadınlara yönelik soykırım ve soykırım tehdidine karşı tüm insanların, toplulukların ve ezilen inançların meşru müdafaa hakkını savunuyoruz. Şengal kadınlarının gasp edilmeye çalışılan haklarını elde etmek için başvurdukları meşru savunma hakkını kullanmasını savunuyoruz. Tüm grupların örgütlenme hakkına sahip olduğunu ve bunun en temel ve meşru hak olduğunu belirtiyoruz. Bu nedenle demokrasi ve insan haklarından yana olan tüm tarafları Şengal halkının özyönetimi gerçeğini desteklemeye çağırıyoruz.

“Şengal hava sahası Türkiye’ye kapatılmalı”

Şengal, 2014 yılında kendisine yapılan saldırı ve savaş nedeniyle yerle bir oldu. Şengalliler halen hastane, okul, inanç yeri gibi temel ihtiyaçlarını kendi imkânlarıyla inşa etmeye çalışıyor. Başta Irak olmak üzere uluslararası örgüt ve devletlerin bu yaraları sarmasının beklendiği böyle bir dönemde, Şengal’e yönelik saldırılar bu kez Türkiye ve Irak tarafından gerçekleştirildi. Türk devletinin Şengal'de Êzidîlere yönelik tüm saldırılarını kınıyor ve bu saldırıların bir an önce son bulmasını istiyoruz. Şengal hava sahasının işgalci Türk devletine kapatılmasını gerekli görüyor ve sorumlulardan talep ediyoruz.

Çözüm, Şengal'in özyönetim iradesinin tanınmasıyla mümkündür

Soykırım yaşamış birçok toplumun duyarlılığını ve korkusunu yok sayan katı bir çıkar politikası izlemenin sadece devlet zihniyetinin kötü bir politikası olmadığı, çözüm üretmekten de uzak olduğu açıktır. Şengal için samimi bir çözüm bulma arzusu varsa, bunun da ancak Şengal halkının iradesini tanımak ve bu iradeyi çözüm tartışmalarına dahil etmekle mümkün olduğuna inanıyoruz. Irak merkezi hükümeti ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında imzalanan 9 Ekim 2020 tarihli anlaşmada da görüldüğü gibi, Şengal’deki Êzidî topluluğu ve kurumlarının katılımı olmadan alınan hiçbir kararı meşru görmüyoruz. Şengal halkının iradesi olmadan alınan bu kararlardan derhal vazgeçilmelidir. Şengal'de bir çözüm varsa bu da ancak Şengal halkının özyönetim iradesinin tanınmasıyla mümkündür.

“Şengalli kadınlar tüm kararlara katılmalı”

3 Ağustos saldırılarının en büyük mağduru olan kadınlar, Şengal ile ilgili alınan tüm kararlara katılmalı. Bu nedenle kadının iradesini içermeyen hiçbir kararın kalıcı ve adil olamayacağını söylemek istiyoruz. Dolayısıyla kadının iradesini göstermeyen hiçbir projenin kalıcı çözümler getirmeyeceği bilinmelidir.

IŞİD dini gerekçelerle Êzidîlere yönelik vahşi saldırılar gerçekleştirdi. Bu vesileyle, bu suça ortak olmayan tüm din ve inanç gruplarını Êzidî halkını desteklemeye ve dinler arası diyaloğu geliştirmeye çağırıyoruz.

Dünya kadınlarına çağrı

Bu konferansa katılan kadınlar olarak Êzidî kadınlara yönelik bu vahşete verilecek en güzel cevabın dünyanın ve dünya kadınlarının birlik ve beraberliği olduğunu söylüyor ve tüm dünya kadınlarını Şengal kadınları ve katliamı için hesap sormak için gelip bize katılmaya çağırıyoruz."