Irak’ta gazetecilere dönük baskılar artıyor-1
Irak'ta gazeteciler ciddi kısıtlamalarla karşı karşıya kalıyor. Kadın gazeteciler bu durumun düzelmesi için köklü yasal reformlara ihtiyaç olduğunu dile getirerek, medyanın bağımsızlığı için mücadele çağrısı yapıyor.

RAJA HAMİD RAŞİD
Bağdat- Irak’ta gazetecilik yapmak ciddi kısıtlamalarla toplumsal cinsiyetçi rollere, baskıya ve tehditlere karşı mücadele etmeyi gerektiriyor. 15 Haziran, Irak basınının kuruluşunun 156’ncı yılı. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün 2024 raporuna göre; Irak, basın özgürlüğünde dünya sıralamasında 169’uncu, genel özgürlükler endeksinde ise 126’ncı sırada yer alıyor.
‘Gazeteciler baskı, ifade özgürlüğü tehdit altında’
Basra’dan Gazeteci Neğm Mekki, bu düşük sıralamaların ülkedeki ifade özgürlüğünün ciddi baskı altında olduğunun göstergesi olduğunu belirtti. Basının toplumun sesi olması gerekirken, gazetecilerin sürekli tehdit ve baskıya maruz kaldığını vurgulayan Neğm Mekki, bilgiye erişimin yasal bir hak olmasına rağmen, uygulamada birçok engelle karşılaşıldığını ve bazı bilgilerin ifşa edilmesinin gazeteciler için hayati risk taşıdığını ifade etti.
Neğm Mekki, mevcut durumun düzelmesi için köklü yasal reformlara ihtiyaç olduğunu, gazetecilerin korunması ve medyanın bağımsızlığının sağlanması gerektiğini dile getirerek, aynı zamanda bağımsız denetim mekanizmalarının kurulması ve sivil toplum kuruluşlarının destekleyici rolünün artırılması gerektiğini savundu.
Kadın gazetecilere yönelik ek engeller
Neğm Mekki, kadın gazetecilerin cinsiyet temelli zorluklarla daha fazla karşılaştığını söyledi. Taciz, maaş eşitsizliği ve yönetici pozisyonlarda yer alamama gibi sorunların yanı sıra, coğrafi ayrımcılığın da varlığını belirten Neğm Mekki, “Kuzey ve orta vilayetlerdeki kadın gazeteciler daha fazla fırsata sahip, güney vilayetlerinde ise -özellikle Basra’da- kadın gazeteciler daha fazla dışlanıyor” dedi.
‘Gazetecilik, ölüm ya da hapis riskiyle yürütülen bir meslek haline geldi’
Kerbela’dan Gazeteci Hibe Cabbar Al-Macid, Irak'ta son 20 yıldır gazeteciliğin sistematik olarak baskılandığını belirtti. Hibe Cabbar Al-Macid, gazetecilerin sadece yasal engellerle değil, aynı zamanda tehdit, sürgün ve suikastlarla karşı karşıya kaldığını ve bu nedenle gazeteciliğin artık "Ölüm ya da hapis" riski taşıyan bir meslek haline geldiğini vurguladı.
Gazetecilerin hem yasa dışı gruplardan hem de resmi makamlardan tehdit aldığını ifade eden Hibe Cabbar Al-Macid, pek çok haberin güvenlik kaygısıyla sansürlendiğini ve bazı gazeteci cinayetlerinin faili meçhul kaldığını hatırlattı.
‘Medya kuruluşları siyasete bağımlı’
Hibe Cabbar Al-Macid, medya kurumlarının çoğunun siyasi partilere, güçlü kişilere veya ideolojik gruplara bağlı olduğunu ve bu durumun gazetecilerin bağımsız hareket etmesini engellediğini belirtti. Mevcut yasaların gazetecilerin özgürlüğünü yeterince korumadığına dikkat çeken Hibe Cabbar Al-Macid, örneğin “Bilgiye Erişim Hakkı” yasasının, bilgilerin açıklanmasında sadece yetkililere geniş takdir yetkisi verdiğini ifade etti.
2011’de çıkarılan Gazetecileri Koruma Yasası’nın etkisiz kaldığını belirten Hibe Cabbar Al-Macid, gazetecilerin hâlâ düşünceleri nedeniyle hapse atıldığını ya da işten çıkarıldığının altını çizdi. Medya kuruluşlarının, resmi politikalara uymayan gazetecileri işten çıkardığını vurgulayan Hibe Cabbar Al-Macid, “Bu kişiler çoğu zaman tazminat dahi alamıyor” dedi.
Kadın gazetecilerin ise daha da zor durumda olduğunu belirten Hibe Cabbar Al-Macid, sadece maaş değil, görev dağılımı açısından da ayrımcılığa uğradıklarını, kadınların çoğu zaman ofis işlerine yönlendirildiğini, sahaya çıkmalarının engellendiğini ve bu durumun mesleki gelişimlerini kısıtladığını ifade etti.
‘Kadın gazetecilere yönetimde yer verilmesi şart’
Kadın gazetecilerin yönetici pozisyonlara ulaşmak istediklerinde çoğu zaman görmezden gelindiğini belirten Hibe Cabbar Al-Macid, sivil toplum kuruluşlarının gazetecilere destek sağladığını ancak bu desteğin etkili olabilmesi için gazetecilerin sesine daha fazla kulak verilmesi gerektiğini vurguladı.
‘Gazetecilerin silahlandırılması çözüm değil’
Hibe Al-Macid, Irak hükümetinin gazetecilere silah taşıma ruhsatı vermesinin gazetecileri korumaktan çok, toplumun daha fazla silahlandırılmasına yol açtığını ifade ederek, “Gerçek koruma ancak yasal güvencelerle ve Anayasa’nın 38’inci Maddesi’nin (ifade özgürlüğünü garanti altına alan madde) eksiksiz ve tarafsız uygulanmasıyla sağlanabilir” diye belirtti.
Hibe Cabbar Al-Macid, son olarak gazetecilerin, özellikle de kadın gazetecilerin daha adil, güvenli ve eşitlikçi bir çalışma ortamına kavuşması için tüm bu sorunların yapısal düzeyde ele alınması gerektiğini vurguladı.