Hepsinde aynı yürek ağrısı: Savaş, ölüm ve işkence gördük, başkaları yaşamasın
Kiminin çocuğu yakılarak katledildi, kiminin kardeşi işkencelere karşı bedenini ateşe verdi. Savaş, göç, ölüm ve katliamlarla acının her türlüsünü yaşayan Barış Anneleri, herkesi barış için sorumluluğa davet ediyor.

ARJİN DİLEK ÖNCEL
Amed - Amed, 12 yıl aradan sonra Barış Anneleri Meclisi’nin konferansına ev sahipliği yaptı. Barış Anneleri Meclisi, “Dayîk pêşengên civaka demokratîk û aşitiyek mayînde ne” şiarıyla 3’üncü konferansını 18-19 Ekim’de ÇandAmed Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdi. Konferansa, Kürdistan ve Türkiye kentlerinden onlarca Barış Annesi katıldı. Anneler konferansta barışı temsil eden beyaz tülbentleriyle (çarik) yer aldı.
Hepsinin benzer acıları vardı. Kimi özgürlük mücadelesinde çocuklarını kaybetmiş, kimi eşini ya da kardeşini, kiminin köyü yakılmış, kiminin ise yakınları tutsak edilmiş. Acıları benzer olan bu kadınlar dile getirdikleri barış ve özgürlük taleplerini bu kez Amed’ten haykırmak için bir araya geldi. Konferansa katılan annelere Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nden beklentilerini sorduk.
‘Madem adına barış deniliyor, o zaman hakkını versinler’
İstanbul Barış Anneleri Meclisi’nde yer alan Ayten Yaslı, barışın iki taraflı olduğunu belirtiyor ve şu soruyu soruyor: “Adına ‘barış’ deniliyor. Madem barış deniliyor o zaman hakkını versinler. Sayın Öcalan sürecin hakkını verdi, bir çağrı yaptı, PKK hakkını verdi silah bıraktı, Kürtler hakkını verdi süreci olumlu karşıladı. Peki devlet ne yaptı?”
‘Bizleri hafife almasınlar’
“Kürtler adım attı ve geri adım atmaz, ama bizi oyalamasınlar” diyen Ayten Yaslı, taleplerini şöyle sıralıyor: “Özgürce anadilimizi konuşmak istiyoruz. Çocuklarımızın cezaevlerinden çıkmasını istiyoruz. Gerilla ya da asker annelerinin artık yas tutmamasını istiyoruz. Basının da bu süreci doğru yansıtmasını istiyoruz. Bizleri hafife almasınlar, biz hep alanlarda olduk, neleri başardığımızı çok iyi biliyorlar. Gerçek ve onurlu barış gelene kadar alanlarda olmaya devam edeceğiz.”
‘Öcalan bizim Önderimiz, onun özgürlüğünü istiyoruz’
Ayten Yaslı, devletin samimi bir adım atmasını istiyor. Yüzlerce hasta tutsağın tedavi ve tahliye edilmeyi beklediğini ifade eden Ayten Yaslı, “Neden uyuşturucu satanlar dışarıda, siyasiler içeride? Nerede buradaki adalet? Biz buna nasıl barış diyelim. Ben sesimi duyurmak istiyorum; Öcalan bizim Önderimiz, onun özgürlüğünü istiyoruz. Bizzat Komisyon gidip onunla görüşmeli. Öcalan’ın cezaevinde kalmasını istemiyoruz. Biz bu sürecin takipçisi olacağız” diyor.
‘Bu son şans, iyi değerlendirsinler’
İstanbul Barış Anneleri Meclisi’nden Emine Erbak da, onurlu bir barış için sadece Kürtlerin değil, tüm halkların ele ele vermesi gerektiğini belirtiyor ve şöyle diyor: “Devlet adım atmalı, Abdullah Öcalan özgür olmalı. Siyasi tutsaklar serbest kalmalı.”
Wan Barış Anneleri Meclisi’nden Zekiya Kaya, konferansın barış umuduyla yapılan son konferans olmasını dileyerek konuşmasına başlıyor. Özgürlük mücadelesinde birçok yakınını kaybeden Zekiya Kaya “Kan kan ile temizlenmez, biz bunu yıllarca bu kanlı savaş içinde çocuklarımızı kaybederek öğrendik. Ama bu süreçte de gerçek anlamda bir kardeşlik olması için adaletin olması gerekiyor. Allahü Teâlâ bizi Kürt yarattı diye her zaman kesilen kuzu biz mi olacağız? Yıllarca Kürt olduğumuz için kurban edilen biz olduk” şeklinde konuşuyor. Zekiya Kaya, “Bu barış için son şans, iyi değerlendirsinler” diyerek uyarıyor ve “Bu süreçte elimizi taşın altına koyduk, barış gelene kadar da gerekeni yapacağız” diye ifade ediyor.
‘Toplumsal krizlerin nedeni’
Riha Barış Anneleri Meclisi’nden Meyaser Korkmaz, Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklanan toplumsal sorunlara dikkat çekiyor. Meyaser Korkmaz, “Ortadoğu’da kriz yaşanıyor. Yine Türkiye’de yaşayan insanların çoğunun psikolojisi bozulmuş. Toplumsal sorunlar var. Toplumda bir bozulma var, her evde bir genç uyuşturucu kullanıyor. Riha’da yaşayan biri olarak bizzat şahit olduğum sayısız olay var. Gençler uyuşturucuya bulaşmış, bu sorunu Kürt sorunundan bağımsız ele alamayız. Bu şartlar altında aileler nasıl huzur içinde yaşasın?” diye soruyor. Kürt annelerin birden fazla yakınını özgürlük mücadelesinde yitirdiğini hatırlatıyor Meyaser Korkmaz ve konferansa katılan her bir annenin acısının bir diğer annenin acısıyla benzer olduğunu belirtiyor.
‘Başka çocuklar ölmesin diye…’
“Bu acılara rağmen hala barış diyorlar” diyen Meyaser Korkmaz, “Anneler, ‘Biz özgürlük için 4 çocuk kayıp verdik. Başka bir annenin bir çocuğu bile bu uğurda şehit olmasın’ diyor. Yine Abdullah Öcalan 27 yıldır bir zindanda ve hala barış inancını koruyor, kim olsa pes eder ama Öcalan hala barış diyor. Öcalan’ın çağrısının arkasındayız. Bu çağrıdan sonra anneler evde oturmadı, her gün barış için alanlardalar ve alanlarda olmaya devam edecekler” şeklinde konuşuyor.
‘Hepimiz bu sorumluluğu üstlenmeliyiz’
Colemêrg’in Gever ilçesinden konferansa katılan Barış Annesi Amine Ergüner, konferansın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne vesile olmasını dilerek konuşmasına başlıyor. Amine Ergüner, “Anneler savaş gördü, çocuklarının parçalanmış bedenlerini gördü, cezaevi gördü, işkence gördü, bunlara rağmen onurlu bir barış dedi. Öcalan üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdi. PKK sorumluluğunu yerine getirdi, peki devlet ne yapıyor? Devlete nasıl inanalım? Neden inanalım, aylar geçti üzerinden hala bir adım atılmış değil. Bu sürecin tüm sorumluluğunu Önderliğin omuzlarına bırakmayalım, tüm halkların ve devletin de omuzlarında bir sorumluluk var. Hepimiz bu sorumluğu üstlenmeliyiz” çağrısı yapıyor.
‘Hala barış diye yollardayız’
Amine Ergüner, annelerin ilerleyen yaşları ve sağlık sorunlarına rağmen barış umuduyla yollarda olduklarını hatırlatıyor ve şöyle devam ediyor: “Ben buraya gelmek için iki gündür yollardayım. Sizce ben bu kadar zahmetli bir yolculuk yapmayı çok mu istiyorum. Ancak halkımız için değer. Hala barış diye yollardayız. Evet, Öcalan’ın özgürlüğü için, halkın özgürlüğü için tabi ki yollarda oluruz ama bir çözüme ulaşmalı, bir sonuç almalı.”
‘Yüreğim yandı, başka yürekler yanmasın’
Şirnex’in Cizîr ilçesinde sokağa çıkma yasaklarında mahsur kaldığı bir apartmanın bodrumunda katledilen Cizîr Halk Meclisi Başkanı Mehmet Tunç ve Orhan Tunç’un annesi Esmer Tunç da konferansa katılan anneler arasındaydı.
Yürümekte güçlük çeken ve baston kullanan Esmer Tunç, Amed’de oluşunu şu sözlerle özetliyor: “4 parça Kürdistan’dan gelen anneler olarak barış için Amed’deyiz. Biz kardeşlik diyoruz ama onlar hala düşmanlık yapıyor. Benim çocuklarım özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirdi. Bir de kardeşim bu yolda şehit oldu. Ailemden 5 kişiyi kaybettim ama hala başka bir anne ağlamasın diyorum. Benim yüreğim yandı başka bir annenin yanmasın diyorum.”
‘Barışı ve özgürlüğü göreceğimiz günler de yakındır’
“Barış ve Demokratik Toplum Süreci”nden umutlu olduklarını söyleyen Esmer Tunç, bir anısını anlatarak, sürecin başarıya ulaşmasını istiyor: “Köyde yaşıyorduk, askerler evimi yaktılar. Özgürlük mücadelesine katılan kardeşim ve Önderliğin bir fotoğrafı vardı evde. Cizîr’e taşınacaktık. Bu fotoğrafı yanımda götüremem diye onu köyde bir duvarın altına sakladım. Aradan 6 yıl geçmişti, oğlum Orhan o zaman 6 yaşındaydı, onunla fotoğrafı bulmak için köye gittim. O zaman bir fotoğraf bile yasaktı. Ancak şimdi Öcalan’ın posterleri her yerde açılıyor. Öcalan için ‘Başkan Apo’ sloganları atılıyor. Bunlar bir kazanımdır, Allah’ın izni ile barışı ve özgürlüğü göreceğimiz günler de yakındır. Ben Orhan ve Mehmet’in annesiyim, tüm anneleri selamlıyorum, Önderliğimiz Öcalan’a da selamlarımı yolluyorum.”
‘Özgürlük istiyoruz’
Kürtlerin “Dörtler” olarak andığı ve Esat Oktay yönetimindeki Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkenceleri protesto etmek için 1982’de bedenini ateşe veren Ferhat Kurtay’ın kardeşi Rabia Kurtay da Qoser’den konferansa katıldı. Aileler olarak yıllarca cezaevleri kapılarında türlü işkencelere maruz kaldıklarını hatırlatıyor Rabia Kurtay ve barışın çok kıymetli olduğunu söylüyor. Rabia Kurtay, sürecin başarıya ulaşmasını dileyerek, “1980’li yıllarda o cezaevleri kapılarında yaşadıklarımızı 7 gün 7 gece anlatsam yine de bitmez. Bizler her şeye rağmen barış ve özgürlük diyoruz” diyor.