HDP Türkiye’nin her noktasında “ Herkes İçin Adalet” diyecek

Halkların Demokratik Partisi “Herkes İçin Adalet” kampanyasının startını verdi. Etkinlikle kampanyanın detaylarını açıklayan eş genel başkanlar Haziran ayına kadar kampanya kapsamında Türkiye’nin birçok noktasında çalışma yürütecek.
Ankara- Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) “Herkes İçin Adalet” kampanyasının duyuru etkinliği Ankara’da gerçekleştirildi. HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın kampanyanın deklarasyonunu açıkladığı etkinlikte İmralı’da uygulanan tecrit ve cezaevlerinde yaşanan insanlık dışı uygulamalara karşı başlatılan açlık grevleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen Demirtaş kararı, demokraside yaşanan antidemokratik uygulamalara dair mücadele programı açıklandı. Eş Genel Başkanlar kampanya kapsamında Haziran ayına kadar yapacakları farklı çalışmalar ile alanda olacak.
Kampanyanın duyurusunun yapılacağı salonda Kürtçe, Türkçe “Tecride son", "Yaşam için adalet", "Herkes için adalet", "Kadın kırımına son", "Kadınlar için adalet", "Aş için, doğa için, anadil için, barış için adalet” yazılı pankartlar yer aldı. Salon adalet taleplerinin yer aldığı afişlerle süslendi. Kitle örgütü, siyasi parti temsilcisi ve hak savunucularının katıldığı toplantı açılış ve selamlamalarla başlatıldı.
Eş Genel Başkanlar kampanyanın detaylarını paylaştı
HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın kampanyanın detaylarını açıkladığı konuşmalarından satır başlıkları şöyle:
*Bu krizlerin her birinin ayrı ayrı sonuçları olsa da giderek çığ gibi büyüyen ortak bir sonucu vardır o da adaletsizlik. Adaletsizlik ve yoksulluk arasında sıkı bir bağ bulunmaktadır. Talan ve sömürü çarkı en ağır adaletsizliğin başında gelmektedir. İktidar yandaşlarına büyük ekonomi bahşedilirken yurttaşa pazar yeri çöplerini reva görmektedir. Hayat pahalılığında yakın tarihin en vahim tablosu yaşanmaktadır. Evine ekmek götüremeyen işsizler ordusu her geçen gün artmaktadır.
*AKP-MHP iktidarı keyfi rejimini sürdürebilmek için kayyım rejimlerini ortaya sürdü. Bu rejimle demokrasinin en temel ilkeleri askıya alınmaktadır. Tek adama dayalı olağanüstü hal rejimi kalıcı hale getirilmeye çalışılmaktadır. Müzakere ve diyalog yolunu ortadan kaldıran iktidar, bütün alanlara şiddet uygulamıştır. Toplumda tam bir harami düzeni işletilmektedir.
*AKP-MHP iktidarı kökten adaletsizliğe dayanan düzeni ne pahasına olursa olsun sürdürme gayesi içindedir. Toplumu sürekli kutuplaştırıp ötekileştirerek cebir söylemini devam ettirme düzenindedir. Dün Cizre’deki bodrum vahşetinin yıl dönümüydü. Cizre’yi unutmadık. Yaşamını yitirenleri anıyor ve demokratik barış mücadelesinde sonuna kadar ısrar edeceğimizi belirtmek istiyoruz. İktidar tarafından adaletsizlik düzenine yenileri eklenmektedir. Aleviler de bu adaletsizliğin bir yerindedir. İktidarın Alevi halkını tanımaması ve taleplerini görmemesinin başka bir anlamı yoktur.
Cezaevlerinde işkence normalleştirilmek istenmektedir
*Hapishaneler her türlü insanlık dışı uygulamanın uygulandığı yerler haline getirilmektedir. Evrensel bir suç olan tecrit işkencesi siyasi bir şekilde uygulanmaktadır. Bu duruma direnen siyasi tutsakların başlattıkları açlık grevlerinde 74 gün geride kaldı. Cezaevlerindeki işkence normalleştirmek istenmektedir. Verilen cezanın bitmesine rağmen tutuklular keyfi bir şekilde tahliye edilmemektedir.
Genç kadınlar taciz ve iradesizleştirme politikalarının kıskacında
*AKP-MHP iktidarı gençleri nefessiz bırakmaktadır. İtaat ve biat etmeyen gençleri siyaset ve toplumdan uzaklaştırmak için her türlü zorbalığa başvurmaktadır. Kayyım rektörler atamak ve kampüslere polis doldurmak adaletsizliğin bir yönüdür. Gençlerin yaşadığı en büyük sorunların başında işsizlik gelmektedir. İktidarın gençlere dönük politikaları onları hayalsizliğe yönlendirmektedir. Gençlerden korkan bu iktidarın bu politikaları korkutucu bir yere gitmektedir. Gençler gözaltı ve tutuklamalara maruz bırakılmaktadır. Özellikle genç kadınlar taciz ve iradesizleştirme politikalarının kıskacına alınmış durumdadır.
İktidar kadınlardan korkmaktadır
*Kadına yönelik şiddet, taciz ve cinayetlerin yarattığı adaletsizliğin yoğunluğu nedeniyle kadınların yaşadığı diğer haksızlıklar gündem bile olmamaktadır. Kadınların yaşadığı işsizlik ve yolsuzluk yeterince gündem olmamaktadır. Bu ağır saldırılar sürerken iktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma söylemi ise durumun daha da vahimleşeceğine dair sinyaller vermektedir. İktidar kadınlardan korkmaktadır. Kadınların başkaldırdığı hiçbir düzenin ömrü uzun olamaz.
*Adaletsizliğin en tahripkâr uygulamalarının olduğu alanlardan biri doğadır. Yer altı kaynakları doğa katliamı şeklinde yandaşlara peşkeş çekilmektedir. Bu şekilde iktidar hem küresel hem de yerel iklim sorununu adaletsizleştirmektedir.
Özgürce siyaset yapma hakkını savunacağız
*Her adaletsizlik bir başka adaletsizliğin önünü açmaktadır. Çürüme bütün toplumu salmaktadır. Böyle bir toplumsal iklim faşizmin büyümesine yol açacaktır. Siyasiler rakiplerini dövdürmekle övünmektedir. İktidar kaybettiğini anladıkça her alana saldırmaktadır. Bu düzenin daha fazla sürdürülmesi mümkün değildir. Bu gidişata dur demek sorunlara demokratik çözüm zemini sağlamak adalet özlemi taşıyan herkesin görevidir. Adaleti el ele vererek sağlayabiliriz. Herkes için adalet demenin tam zamanıdır. Herkesi adalet mücadelesine çağırıyoruz. Bütün alanlarda ki adalet talebini siyasetin merkezine taşıyacağız. Şiddet ve nefret diline karşı direneceğiz. Farklı inanç gruplarının inanışları için mücadele edeceğiz. Kadınların mücadelesine el verecek gençlere karşı hoyrat şiddetin karşısında duracağız. Bütün muhalefet güçlerin özgürce siyaset yapma hakkını savunacağız. Cezaevlerinde hüküm süren tecrit ve hak gasplarına son vereceğiz.
Sağlık ve eğitim alanında adaletsizlik
*Sağlık ve eğitim alanlarında yaşanan adaletsizlikler toplumun çok büyük kesimleri için güvencesizlik ve geleceksizlik yaratmaktadır. Kamu kaynakları bu alanlarda halkın hizmetine sunulmamakta, parası olanlar nitelikli sağlık ve eğitim hizmeti alabilmektedir. Pandemi her daim sorunlu olan bu alanlardaki adaletsizliğin derinliğini ve büyüklüğünü daha çarpıcı bir biçimde gözler önüne sermektedir.
Covid-19 salgını bağlamında adaletsizlik, halk sağlığı gereklerini çiğneyen bir keyfi yönetim statüsü edinmektedir. 65 yaş üstü gruba yönelik acımasız ayrımcılık; ilkesizce uygulanan sokağa çıkma yasakları; sağlık çalışanlarının hiçbir ek ödeme olmaksızın uzun süreler boyunca ve rotasyonsuz çalıştırılmaları; aşı sağlama ve uygulamadaki adaletsizlikler de rejimin toplum sağlığını ve insan hayatını hiçe sayan yönetim anlayışının acı örnekleridir.
Herkes için her dilde adalet
*Bugünden itibaren Haziran’a kadar sürecek dört aylık kampanya çalışmalarını başlatıyoruz. Bu süreçte yapılacak etkinliklerle adaletin daha etkin telaffuz edilmesi için çaba göstereceğiz. Hedefimiz her türlü adaletsizliğe karşı mücadele eden bütün güçlerin buluşmalarını sağlamaktır. Çağrımız adalet isteyen herkesedir. Bütün yurttaşlara çağrıda bulunuyoruz. Daha fazla geç kalmadan ekonomik, siyasi ve toplumsal yıkımın daha da derinleşmemesi için hep birlikte herkes için adalet diye bağıralım. Adaletsiz yaşanmaz yaşamı adaletli kılalım. Herkes için her dilde her zaman adaletç.”