Hatice Demir: Kadınlar için kazanılmış bir hak, geri alınamaz

İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesini değerlendiren Avukat Hatice Demir, yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanının kanun koyma veya kanun değiştirme yetkisinin olmadığına dikkat çekerek, “Kadınlar için kazanılmış bu hakkı hiçbir karar geri alamaz. Bu bir akıl tutulmasıdır, biran önce son bulması gerekir” dedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed – Türkiye’nin de imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilmesine tepkiler büyüyor. Sözleşmenin iptali ardından alanlara çıkan kadınlar, “sözleşme can simidimiz” diyerek, karara tepki gösteriyor. Türkiye’nin farklı kentlerindeki barolar da kararın usulsüz olduğunun tespit edilip iptali için Danıştay’a başvuruda bulundu. Kararın hukuka aykırı olması nedeniyle yok hükmünde olduğunu söyleyen Avukat Hatice Demir, sürecin hukuki boyutunu ajansımıza değerlendirdi.

“Şiddetsiz bir yaşamı ilke edinen bir sözleşmedir”

Sözleşmenin kadınların yaşam hakkını savunan uluslararası bir sözleşme olduğunu dile getiren Hatice Demir, sözleşmenin kadınların şiddetsiz bir yaşam sağlaması için var olduğunu söyledi. Demokratik bir ülkede olması gereken herkesin mutabık kalabileceği bir sözleşme olduğunu ifade eden Hatice Demir, şunları dile getirdi: “Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılabilmesi için de toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine yönelik politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini söylüyor. Sözleşme bunun yapılabilmesi için de ‘dört adımda hareket edilmelidir’ diyor. Peki, nedir bu dört adım; öncelikle kadına yönelik şiddetin önlemesi, şiddet tehlikesine karşı kadını koruma, şiddet faili erkeği cezalandırma ve bunlar karşısında etkili mekanizmaların hayata geçirilmesidir. Bunun için de bu alanda çalışan bütün devlet kurumları ve sivil toplum kurumlarının katılımıyla birlikte bu meselede adım atması gerektiğini söylüyor.”

“Alınan karar yok hükmünde ve hukuka aykırıdır”

Son bir yıldır aşırı radikal, muhafazakâr ve dinci grupların manipülasyonları ile sözleşmenin tek derdinin eşcinselliği özendirmek olduğu iddiasıyla sözleşmenin kamuoyunun gündemine geldiğini belirten Hatice Demir, kadınların bu söylemlere karşı kazanımlarını korumak için bir yıldır her alanda mücadele ettiğini ifade etti. Temel derdi şiddetsiz bir toplum yaratmak olan sözleşmenin bir gece alınan kararla feshedilmesinin kabul edilemez olduğuna dikkat çeken Hatice Demir, kararın hukuki boyutta da bir karşılığının olmadığını ifade etti. Hatice Demir, resmi gazetede yer alan karara karşı şu sözleri kullandı:

“Kadın ve erkeklerin eşit olduğuna inanmayan bunun da yaşamda yer almasını istemeyen kesimler ile birlikte gece cumhurbaşkanın sözleşmeden çekilmesi kararını resmi gazete ilanında gördük. Biz hukukçular başından beri ‘bu fesih karar yok hükmündedir’ diyoruz. Bu sadece politik bir söylem değil. Türkiye’nin hem taraf olduğu uluslararası sözleşmeler hem de anayasa ile iç hukuk gereği bu fesih kararı yok hükmündedir. Neden yok hükmündedir; öncelikle sözleşmenin Türkiye’de yürürlüğe girebilmesi için 2011 yılında meclisten bir uygun bulma kanunu çıkarıldı. İstanbul Sözleşmesi yasama yetkisi ile uygun bulunan bir sözleşmedir. Bunla birlikte Türkiye iç hukukunda yürürlüğe girdi. O dönem bütün partilerin üzerinde uzlaştığı bir sözleşmeydi. Tek bir çekincenin bile olmadığı bir sözleşmeydi.”

“Kanun koyma ya da kanun değiştirme yetkisi yoktur” 

Yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanının kanun koyma ya da kanun değiştirme yetkisi olmadığına değinen Hatice Demir, “Bu anlamda bir gece ansızın alınan kararın tek başına verilmesi, yani yasama alanına girilen bir konuda yürütmenin başı olan cumhurbaşkanının bu kararı vermesi tek başına bu kararı hukuka aykırı hale getiriyor” dedi.  Anayasa madde 90’ı hatırlatan Hatice Demir, bu tarz sözleşmelerin iç hukuka aykırı olarak fes edilemeyeceğini ifade etti.

Hatice Demir, “İstanbul Sözleşmesi Avrupa Konseyi’nin Avrupa değerleri ve ilkelerine göre oluşturduğu bir sözleşme. Bir boyutuyla da kadına yönelik şiddet evrensel olduğu için bütün bir toplumu da ilgilendiren bir sözleşmedir. Bu nedenle bu karar bir nevi ‘Avrupa değerlerini tanımıyorum ve ben kendi değerlerimi uygulayacağım’ anlamına geliyor. İstanbul Sözleşmesi diyor ki, ‘kadına yönelik şiddetin hiçbir gerekçesi olamaz.’ Ama Türkiye aslında sözleşmeden çekilme girişimi ‘biz kadına yönelik şiddetin belli durumlarda meşru bulabiliriz’ şeklinde betimliyor. ‘Kadın yönelik şiddetle mücadele kararlılığımızdan vazgeçtik’ anlamına geliyor. Türkiye’nin mevcut iç mekanizması akut durumundaki şiddetle mücadele durumunda müdahale ediyor. Ağır aksak da olsa yürüyen bir sistem var. Fakat şiddetin kaynağını bulma ve bunu yok etme politikalarında büyük bir eksiklik yaşanıyor. Sözleşme bu anlamda ‘politika belirlenmesi’ gerektiğini söylüyordu. Ama Türkiye bu politikadan uzaklaştı” ifadelerinde bulundu.

“Danıştay’a iptal davası açtık”

Kadınlar için kazanılmış bu hakkı hiçbir kararın geri alamayacağını söyleyen Hatice Demir, bu akıl tutulmasının da biran önce bulması gerektiğini çağrısında bulundu. Hatice Demir, “Biz hukukçular olarak diğer barolar ile eş zamanlı olarak geçtiğimiz hafta Danıştay’a bir dava açtık. Cumhurbaşkanının bu kararının öncelikle yok hükmünde olduğunun tespit edilmesini sonrasında da bir işlem yapılacaksa da bunun durdurulup bu kararnamenin iptal edilmesini talep ettik. O yüzden bu anlamda karar şuan Danıştay’da. Dilerim bu akıl tutulması bir an önce son bulur. Bu konuda zaten kadın örgütlerinin ve diğer kuruluşların da mücadelesi devam edecek” ifadeleri ile alınan karara tepki gösterdi.