Hatice Demir: Devlet sözleşmeye taraf olduğunu yeniden ilan etmeli

İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin ardından ülkede sürecin kadınlar açısından bir cins kırımı boyutuna ulaştığına dikkat çeken Avukat Hatice Demir, devletin sözleşmeye taraf olduğunu yeniden ilan etmesi gerektiğini söyledi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed - İstanbul Sözleşmesi 20 Mart 2021 tarihinde yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedildi. Gelen tepkilere rağmen geri adım atmayan AKP iktidarı, resmi olarak 1 Temmuz 2021 tarihinde sözleşmeden çıktı. Sözleşmenin iptaline dair açılan davalar Danıştay’da görülmeye devam ederken, hazırlanan verilere göre sözleşmeden feshedilen tarih olan Mart ayından bu yana ülkede 361 kadın katledilirken, 286 kadın ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.

“Kadın katliamları ülkenin her yerinde yaşanıyor”

Kadına yönelik şiddetin çok boyutlu olduğuna dikkat çeken Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Hatice Demir, kadın kurumları ve barolar olarak aylardır bunu dile getirdiklerini belirtti. Her gün gündeme düşen kadın katliamlarının ülkenin he yerinde paralel olarak yaşanmasının meselenin politik yüzünü kendilerine gösterdiğine yer veren Hatice Demir, “Bu konuda biz alanda çalışırken hep şuna dikkat çekiyoruz. Kadın cinayetleri gerçekleştikten sonra çıkan seslerin çok da önemi yok. Kadın cinayetlerinin gerçekleşmemesi, önlenmesi ve gerekli mekanizmaların oluşturulması için devletin üzerine düşmesi gereken sorumlulukları yerine getirmesi gerekiyor” sözlerini kullandı.

“İktidar sıkıştıkça müdahale ediyor”

Türkiye’nin de mevcut yasaları ve genelgeleriyle sözleşmenin ruhuna uygun tedbirleri hayata geçirmesi gerektiğini her platformda talep ettiklerini kaydeden Hatice Demir, süreci şu ifadelerle yorumladı: “Özellikle biz İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele için temel bir perspektif sunduğunu, şiddetle mücadelenin yol haritasını belirlediğini biliyoruz. Taraf devletlere belli sorumluluklar yüklediğini bu anlamda da şiddetle mücadele için önemli bir belge olduğunu ifade ettik. Fakat mevcut siyasal iktidar kendi içinde sıkıştıkça, toplumda bir taban kaybı yaşadıkça temel hak ve özgürlüklere ciddi müdahale gerçekleştirdiğini görüyoruz. Özellikle kadınlara, Kürtlere ve farklı inançlara yönelik ciddi bir baskı ortamının varlığından rahatlıkla söz edebiliriz.”

“Kadınlar kendilerini güvende hissetmiyor”

Baskı ortamının hayata geçirilmesi için sözleşmeden bir gecede çıkıldığına dikkat çeken Hatice Demir, “Biz gelinen süreçte bu şiddetin vahametinin artık kadınlar açısından bir cins kırımı boyutuna ulaştığını hiçbir kadının artık kendini güvende hissetmediğini görüyoruz. Devletin buna müdahale etme sorumluğu olduğunu ifade ediyoruz. Bunun da en temel yolu sözleşmeye taraf olunduğunu yeniden ilan etmesi ve sözleşmenin tüm maddelerinin çekincesiz bir şekilde iç hukukta uygulanması. Bunlar olduğu zaman cezasızlık politikasıyla da mücadele etmiş olacağız. Bunun dışında yaşanan sorumsuzluklarla da mücadele etmiş olabileceğiz” şeklinde konuştu.