Halide Türkoğlu: Engelli bireyler için mücadeleyi büyüteceğiz

DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, “Engelli kadınların mücadelesi kadın özgürlük mücadelesinin bir parçasıdır. Sağlamcılık ideolojisi ile mücadele, yaşamın her alanında çoklu mücadeleyi gerektirir” dedi.

Ankara- Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, partisinin Kadın Meclisi ve Engelli Komisyonu’nun düzenlediği “Barış ve Demokratik Toplum İnşasında Kadınlar Sağlamcılığı Konuşuyor” başlıklı panelin açılış konuşmasını yaptı.

Özel gereksinimli yurttaşların yaşadığı sorunlara işaret eden Halide Türkoğlu, çözümü hep birlikte tartışacaklarını belirtti.

‘Bu ülkede engelli olmak demek; ayrımcılığı en derinden yaşamak demektir’

“Eşitsizlik, ayrımcılık, ötekileştirme… Tüm bu kavramlar bize en çok da sağlamcılık politikalarının geldiği boyutu hatırlatıyor” diyen Halide Türkoğlu, bu sağlamcı politikaların engelli bireylerin haklarından ve yaşamından çaldığını söyledi.

Halide Türkoğlu, “Bu ülkede engelli olmak demek; ayrımcılığı en derinden yaşamak demektir. Sosyal yardım adı altında evlere hapsedilmek, toplumsal yaşamın dışına itilmek demektir. Sağlamcılık ideolojisiyle yapılan yollar, okullar, binalar kadar; siyaset, medya, tıp gibi alanlar da engellilerin yaşam hakkını hedef almaktadır. Sağlamcılık ideolojisi, cinsiyetçilik ve ırkçılık gibi söylemde ve eylemde inşa edilen bir ideolojidir. Engelsizin engelli üzerinde kurduğu eşitsizlikleri üreten bir ideolojidir. Hele ki engelli birey kadın ise, tüm ayrımcılık türlerine iki kat derinden maruz kalmaktadır” diye konuştu.

‘Engelli kadınlar yok sayılıyor’

Ülkede engelli birey sayısının güncel verilerinin dahi olmadığını belirten Halide Türkoğlu, “Engelli birey sayısını en son 2012 yılında açıklanan TÜİK verilerinden biliyoruz. 2012 TÜİK verileri, 10 milyon engelli yurttaşın olduğunu gösteriyor. Evet, bu ülkede 2025 yılının ilk yarısını geride bırakırken kaç milyon engelli birey olduğunu bilmiyoruz. Ama bu ülkede engellilerin, engelli kadınların, bakım hizmeti verenlerin nasıl sömürüldüğünü, yok sayıldığını, yaşamdan izole edildiğini Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın bütçe verilerinden çok iyi biliyoruz. 2025 yılının bütçesi görüşülürken engelli bakım hizmetine yönelik açığa çıkan veriler, siyasi iktidarın utanç tablosudur. Velev ki veriler güncel ve bu ülkede 10 milyon engelli birey var. Bu bireylerden evde bakım hizmetinden faydalanan kişi sayısı 570 bin. Ve bu rakamın içerisinde hizmet alan engelli kadın sayısı 260 bin. Geriye kalan 4 milyon 750 bin engelli kadının yaşamlarını nasıl sürdürdüğü konusunda ise tek bir söz söylenmemektedir maalesef” sözlerini kullandı.

Konuşmasının devamında Halide Türkoğlu şunları ifade etti:

“Evde bakım hizmeti altında verilen ödenek ise sadece 10 bin TL’nin altındadır. Ve bu hizmet verilirken cinsiyetçi iş bölümünün yarattığı kodlar devreye girmektedir. Maalesef ki çoğu zaman bakım hizmetini sunan kadınlar olmaktadır. Bu hizmeti sunan kadınlar, hiçbir yasal güvenceye sahip değilken çalışma verilerinde çalışıyor gözükmektedir. Yine, engelli kız çocuklarının yaşadığı şiddet, taciz, istismar olaylarının ardı arkası kesilmezken bunların önüne geçecek tek bir yeterli politika bulunmamaktadır. Bu suçu işleyen failler ise cezasızlık politikalarıyla ödüllendirilmektedir.

Engelli Bakanlığı kurulmalı

Engelli politikalarının aile hizmetlerine hapsedilmesine karşıyız. Bu yüzden bir Engelli Bakanlığı’nın kurulmasını defalarca söyledik ve bunun mücadelesini yürütmekteyiz. Sağlamcılık ideolojisi ile mücadele, yaşamın her alanında çoklu mücadeleyi gerektirir. Engelsizlerin insafına bırakılacak bir mesele olmadığı gibi, bu alandaki öznelerin yönetim ve üretim ilişkilerine doğrudan yer almasını sağlayacak bir siyasete ihtiyacımız vardır.

Bizler DEM Parti Kadın Meclisi olarak, bağlı olduğumuz mücadele geleneğimizden devraldığımız mirasla her daim tüm ezilenlerle, ötekileştirilenlerle dayanışma içerisinde olmaya; eşitsizliklerin, ayrımcılıkların karşısında durduk ve durmaya devam ediyoruz.

Bugün geldiğimiz aşamada Sayın Öcalan’ın 27 Şubat tarihinde gerçekleştirdiği çağrıyla birlikte başlayan barış ve demokratik toplum süreci, işte bu eşitsizliklerin, yoksullukların, ayrımcılığın, sağlamcı politikaların son bulacağı bir yaşamı inşa etme sürecidir aynı zamanda. Farklılıkların bir arada olabileceği, özgür ve eşit yaşayabileceği bir yaşam modelidir. Yaşam hakkının gasp edilmediği, toplumsal engellerin olmadığı, herkes için adaletin yaşam bulacağı bir toplumsal inşanın mümkün olabileceğinin çağrısıdır aynı zamanda.

‘Barış ve Demokratik Toplumun İnşasında Kadınlar Sağlamcılığı Konuşuyor’ programı bu çağrının en güçlü şekilde karşılık bulduğunu bir kez daha göstermiştir. Farklı inançlardan, kültürlerden, kimliklerden gelebiliriz; ancak bizleri buluşturan ortak noktamız eşitlik, özgürlük ve adalet talebimizdir. Çünkü bizler vurulduğumuz yerlerden isyanımızı yükseltip o direnişlerimizi birleştirerek yeni bir yaşam mümkün diyenleriz. Engelli kadınların mücadelesi, kadın özgürlük mücadelesinin bir parçasıdır. Bugün bakım hizmeti adı altında kadın emeğinin sömürülmesi bizlerin mücadele gerekçesidir. Engelli bireylerin, kız çocuklarının eğitimde, yaşamda uğradığı haksızlıklar, eşitsizlikler, istismar ve taciz olayları karşısında dayanışmayı büyütmek, Kadın Meclisimizin başlıca gündemlerindendir.

Sağlamcı ideolojinin dili cinsiyetçidir ve ırkçıdır

Tüm bunların temelinde yer alan erkek egemen zihniyet ve bu zihniyetin sağlamcı ideolojisine karşı mücadele, bizlerin mücadelesidir. Sağlamcı ideolojinin dili cinsiyetçidir ve ırkçıdır. Sağlamcılıkla mücadele aynı zamanda cinsiyetçilikle ve ırkçılıkla mücadeledir. Kadına yönelik şiddetle mücadele alanlarımız çoklu mücadele alanlarıdır. Bu alanları ortak paydada buluşturan Jin, Jiyan, Azadî felsefemizdir. Kadın dayanışmasıdır.

Gün mücadele günüdür

Tüm bu gerçeklerden hareketle ‘Barış ve Demokratik Toplum’ diyoruz. Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmamız ile yeni yaşamı inşa ediyoruz. Bir yandan barış konuşulurken diğer yandan kadın düşmanı politikalara devam edilmesini, sağlamcılıkta ısrar edilmesini kabul etmiyoruz. Gün; mücadele alanlarımızı daha fazla örgütleyerek bu mücadele alanlarını onurlu barış mücadelemizle en güçlü şekilde buluşturma günüdür. Bu buluşmayı gerçekleştirmek, barışın gerçek özneleri olan bizlerin sorumluluğundadır. Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ile başlayan süreç sadece iki tarafın barışması demek değildir; silahların susması demek aynı zamanda toplumsal sorunların, kadın sorununun, engelli kadın sorununun konuşulabilmesinin önünün açılması demektir.”

Açılış konuşmalarının ardından, birçok konuşmacı kendi alanlarına ilişkin bilgilendirme gerçekleştirdi.

Panel, forum şeklinde soru-cevaplarla ilerleyecek.