Gazzeli kadınlar şiddetin birçok türüne maruz kalıyor

Avukat Nourhan Al-Tatabi, saldırılar nedeniyle kamplara sığınan Gazzeli kadınların yasaların, mahkemelerin ve kadın kurumların yokluğunda şiddetin birçok türüne maruz kaldığını söyleyerek, “Sessizlik acılarını daha da arttırıyor” dedi.

RAFIF ESLEEM

Gazze – İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları devam ederken, savaşın en ağır bedelini ise kadınlar ve çocuklar ödüyor. Savaşla birlikte kadına yönelik şiddetin artış gösterdiği Gazze’de avukat ve insan hakları aktivisti Nourhan Al-Tatabi, “Gazze Şeridi’nde savaştan önce de şiddet vardı ve kadın kurumları psikolojik ve hukuki destek olmak üzere şiddete karşı önemli çalışmalar yürütüyordu. Savaşla birlikte kadın kurumlarının çalışmaları aksadı” diye belirtti. 

‘Kamplardaki kadınlar erkek şiddetiyle karşı karşıya’

Savaş koşullarında kadınların çifte baskıya maruz kaldığını ifade eden Nourhan Al-Tatabi, “Gazze Şeridi'nde savaşın başlangıcından bu yana katledilen kadınların sayısı yüzde 70'e ulaştı. Saldırılar nedeniyle kamplara sığınan kadınlar burada da erkek şiddetiyle karşı karşıya kalıyorlar. Sözlü veya fiziksel şiddete maruz kalan kadınlar gidecekleri başka bir yerleri olmadığı için bu duruma sessiz kalabilyorken, herhangi birinden de yardım istemiyorlar” dedi. 

‘Kadınlar zor ve sancılı koşullarda doğum yapıyor’

Pek çok kadının üreme sağlığı hizmetlerinden yoksun olduğunu söyleyen Nourhan Al-Tatabi, sözlerine şöyle devam etti: “Kadınlar zor ve sancılı koşullarda doğum yapıyor. Bunun yanı sıra kanser, diyabet, tansiyon gibi kronik ve bağışıklık sistemi hastalıkları olan pek çok kadın artık ilaç bulamıyor. Bu durum sağlıklarının gün geçtikçe kötüleşmesine neden oluyor. Savaş nedeniyle mahkemelerin işlevsiz olması, raporların hazırlanamaması, acil durum komitelerinin olmaması, kadın kurumlarının acil durum planı eksikliği, kadın koalisyonun bir rolünün olmayışı beraberinde birçok sorunu da getiriyor” şeklinde konuştu. 

‘Sessizlik kadınların acılarını daha da artırıyor’

Kadın kurumlarının istismara maruz kalan kadınlara yönelik sadece psikolojik tedavi değil, aynı zamanda kadınlar için güvenli alanları da yaratması gerektiğini aktaran Nourhan Al-Tatabi, “Şiddete maruz kalan kadınlar kadın kurumlarını aradıklarında tüm bilgiler alınmalı. Gün, tarih, kadının genel durumu, kaldığı yer, görgü tanıklıkları not alınmalı. Sonrasında dava açılabilir ve kadınların çalınan hakları geri alınabilir. Son bir yıldır Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırıları devam ediyor. Uluslararası kadın kurumları ve insan hakları kuruluşları Gazze’de yaşananlara karşı seslerini yükseltmeli. Sessizlik kadınların acılarını daha da arttırıyor. Gazzeli kadınlar destek bulmadıkları için şiddete karşı gerekli tavrı da gösteremiyor” sözlerine dikkat çekti.

 

‘BM’nin yayınladığı veriler ne işe yarıyor?’

Nourhan Al-Tatabi, bugün kadınların hizmet anlamında ihtiyaç duyduğu şeyin ilk olarak psikolojik destek ve uluslararası müdahale olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Kadınlar, Birleşmiş Milletler’in yayınladığı verilerin ne işe yaradığını merak ediyor. Gün geçtikçe kadınları mağduriyetleri ve ölüm sayıları artıyor. Gazze'de her gün onlarca kadın katledilirken, yapılan ihbar açıklamaların ne faydası var? Gazze'deki kadınlar, sözlü, fiziksel, sağlık, sosyal ve ekonomik şiddet türlerini gerçek müdahaleler olmadan tek başına aşması zor. Ancak savaş bittiğinde kadınların yaşadıkları nedeniyle daha güçlü olacağına inanıyorum. Hayatına yönelik doğrudan tehditten kurtulduktan sonra bu şiddete karşı çıkacaklar ve kimsenin haklarını ihlal etmesine izin vermeyecekler.”