‘Gazzeli kadınlar kararlı duruşlarıyla tarihe geçti’
Filistin Kadın Komiteleri Birliği Koordinatörü Rania Al-Sultan, Gazzeli kadınların toplumun inşasındaki gerçek rollerini oynayabilmesi için desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak, kararlı ve sabırlı duruşlarıyla kadınların tarihe geçtiğini ifade etti.

RAFIF ESLEEM
Gazze- Gazzeli kadınlar, yaklaşık bir buçuk yıl süren çatışmalar ve bombalamalar arasında yerinden edildi, katledildi, en temel ihtiyaçlarından mahrum bırakıldı. Hamilelikte yetersiz beslenme ve uygun tedavilerin yokluğunda anne-bebek ölümleri arttı, mevsim koşullarına uygun olmayan çadırlarda yaşamak zorunda bırakıldılar, şiddetin birçok türüne maruz kaldılar, yakınlarını kaybetmenin verdiği acıyla ağır psikolojik travmalar yaşadılar.
Ancak Gazzeli kadınlar hayatlarının en zor dönemlerinde bile savaşa karşı mücadeleyi hiç elden bırakmadılar. Bu mücadelenin sonucunda birçok acı yaşansa da, İsrail ve Hamas arasında yapılan ateşkesin ardından kadınlar şimdi moloz yığınlarının üzerinde kurdukları çadırlarla yaşama yeniden tutunmaya çalışıyor. Ajans olarak Gazzeli kadınların verdiği mücadeleyi an be an kaydettik ve ateşkesle birlikte kentlerini yeniden nasıl inşa ettiklerine de tanık oluyoruz.
‘Kadınlar karar alma mekanizmalarında yer almalı’
Filistin Kadın Komiteleri Birliği Koordinatörü Rania Al-Sultan, kadınların Filistin toplumundaki varlığının önemine dikkat çekerek, “Ateşkesle birlikte Filistinli kadınların yeniden inşa sürecine katılabilmesi için siyasette karar alma merkezlerinde ve komitelerde yer alması gerekiyor. Bununla ilgili tartışmalarımız olacak. Savaştan önce kadın kurumları önemli roller oynuyordu ve kadınların en temel haklarının bilincindeydiler ve hatta korkmadan bu hakları talep ediyorlardı. Kadın kurumlarının çalışmaları yıllar öncesine dayanıyor. İsrail’in bir buçuk yıldır sürdürdüğü savaşın ardından kadınların ve kız çocuklarının öncelikle kanlı bir savaş sonrasında nasıl ayağa kalkabilecekleri, ne gibi ihlallere maruz kaldıkları konusunda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Kadın ve kız çocuklarının psikolojik durumlarının iyileştirilmesi de acil bir ihtiyaçtır” diye belirtti.
‘Kadınlar, ekonomik ve sosyal alanda güçlendirilmeli’
Saldırılar nedeniyle Gazzeli kadınların yerinden edildiğini ve göç ettikleri çadırlarda karar verici olmaya çalıştıklarını ifade eden Rania Al-Sultan, “Kadınlar çadırlarda zor koşullara rağmen çocuklarının eğitimiyle ilgileniyorlardı. Dolayısıyla resmi kurumların yokluğuna rağmen gerekli desteğin sağlanmasına devam edilmesi önemli. Kadın kurumlarının da bu anlamıyla önemli rolleri var. Bunların başında kadınların ekonomik, sosyal ve siyasal olarak geliştirilmesidir. Kentte yeniden sürdürülebilir bir kalkınmanın oluşturulması için çalışmalar yürütülmeli ve kadınların yetenekleriyle ilgili toplumsal farkındalık oluşturulmalıdır. Kadın kurumları yeteneklerini öne çıkarmalı, kapsamlı planlar ve stratejiler yoluyla çabalarını birleştirmelidir” ifadelerinde bulundu.
7 Ekim 2023'te başlayan savaş boyunca kadın kurumları arasında görev paylaşımlarının yapıldığını ve bu anlamıyla ciddi çalışmalar yürütüldüğünü sözlerine ekleyen Rania Al-Sultan, “Çalışma performansının savaş sonrasında da devam etmesini istiyoruz. Filistinli kadınlar direnişleriyle bilinir ve bu konuda tepkileri hızlıdır. Ancak yaşanan savaş süreci nedeniyle birçok hak ve ihlale maruz kaldılar ve bu durum onları hak ve taleplerinden uzaklaştırabilir. Dolayısıyla toplumun inşasındaki gerçek rolleri konusunda her zaman uyarılmaları gerekiyor. Gazzeli kadınları desteklemek için sadece kadın kurumları değil, bir bütün olarak sivil toplum kuruluşlarının desteği gerekiyor. Gazzeli kadınların hedeflerine hızlı bir şekilde ulaşması için gerekli destek verilmeli ve bunun üzerinde çalışılmalıdır” sözlerine yer verdi.
‘Filistinli kadınlar kararlı duruşlarıyla tarihe geçtiler’
Filistinli kadınların direnişiyle tüm dünyada evrensel bir model haline geldiğini aktaran Rania Al-Sultan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Yaşadıkları acılara rağmen hem savaş sırasında hem de sonrasında birçok zorluğa dayandılar. Yaşam alanlarını ve yakınlarını kaybetmelerine rağmen mevcut koşullara uyum sağlayabildiler. Her an yerinden edilme ve ölüm tehlikesine rağmen kararlı bir direnişi sürdürdüler. Bu kararlı ve sabırlı duruşlarıyla tarihe geçtiler.”