‘Gazze’de yeniden yapılanma siyasi ve güvenlik garantileriyle başlamalı’

Gazze’de yeniden yapılanmanın siyasi ve güvenlik garantileriyle başlaması gerektiğini vurgulayan Dana Haboub, “Güvenlik durumu istikrarsız kaldığı sürece Gazze’de yapılanlar gerçek reformlar anlamına gelmeyecektir” dedi.

RAFIF ESLEEM

Gazze- Gazze Şeridi, geçen Ekim ayında imzalanan ateşkes anlaşmasının ilk aşamasının uygulanması sürecinde İsrail güçlerinin gerçekleştirdiği çok sayıda ihlale sahne oldu. Söz konusu ihlaller, İsrail’in operasyonları durdurması ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesi yönündeki uluslararası çağrıları göz ardı ettiğini ortaya koyarken, kuşatma altındaki Gazze’de yaşayan sivillerin güvenliğine dair endişeleri de artırıyor.

Gazze Şeridi’nden siyasi analist Dana Haboub, söz konusu ihlallere ilişkin değerlendirmesinde, bunların teknik ya da münferit olaylar olarak görülemeyeceğini belirterek, İsrail’in ateşkes anlaşmasını uygulama biçiminde açık ve sistematik bir davranış modeli bulunduğunu vurguladı. Dana Haboub, ateşkesin özünün sahada aşındırıldığını, buna karşın uluslararası toplum nezdinde yalnızca biçimsel olarak korunuyormuş gibi gösterildiğini ifade etti. Ateşkesin ilan edilmesinden bu yana özellikle “Sarı Hat” olarak adlandırılan bir uygulama çerçevesinin oluşturulduğunu dile getiren Dana Haboub, ilan edilen ve edilmeyen anlaşmalara göre bu hattın, özellikle ikinci aşamanın başlangıcında İsrail güçlerinin konuşlanma ve ardından geri çekilme sınırı olarak belirlendiğini aktardı. Dana Haboub, söz konusu hattın temel amacının ise sivillerin kısmi dönüşünü kolaylaştırmak, onlarla askeri sürtüşmeleri azaltmak ve anlaşmanın insani boyutunun hayata geçirilmesine zemin hazırlamak olduğunu kaydetti.

‘Anlaşmanın temeli’

Sarı Hat’ın sadece bir medya terimi değil, anlaşmanın aşamalarının uygulanmasında temel bir sütun olduğunu söyleyen Dana Haboub, “Ancak sorun, İsrail'in bu hatta kararlaştırıldığı gibi uymamasında yatıyor. Güvenilir saha raporları, İsrail güçlerinin Sarı Hat’ı geçtiğini ve onu genişleterek ve kapalı bir askeri bölge olarak ele alarak fiilen yeniden çizdiğini, askeri araçların konuşlandırılması yoluyla erişimi yasakladığını ve sakinlerin oraya ulaşmasını engellediğini gösteriyor” dedi.

‘Evlere dönüş engelleniyor’

Dana Haboub sözlerine şöyle devam etti:

“Güvenlik endişeleri bahanesiyle aralıksız hava saldırıları düzenleniyor, Gazze Şeridi üzerinde gece gündüz yoğun keşif uçuşları gerçekleştiriliyor. Ayrıca, özellikle yakıt ve yardım malzemeleri olmak üzere insani yardımın girişine ciddi kısıtlamalar getiriliyor ve yerinden edilmiş kişilerin asıl evlerine dönüşleri engelleniyor. Bu durum, İsrail güçlerinin anlaşmayı taktiksel bir manevra olarak ele aldığını, hedeflerine hizmet ettiğinde ateşkesi koruduğunu, uluslararası sonuçların sınırlı olacağını düşündüğünde ise ihlal ettiğini gösteriyor.

Herhangi bir anlaşma yalnızca yazılı maddelere değil, aynı zamanda iyi niyete ve etkili uygulama mekanizmalarına da dayanır. Sarı Hat aşıldığında ve saldırılar yeniden başlatıldığında, anlaşma siyasi ilerleme için uygun olmayan, yani sakin bir aşamadan kalıcı bir ateşkese geçişi mümkün kılmayan kırılgan bir çerçeveye dönüşür. Bu durum, arabulucuları, özellikle Mısır ve Katar’ı son derece zor bir konumda bırakır. Müzakere becerilerine sahipler, ancak uyumu sağlamak için gerekli araçlardan yoksundurlar.”

‘Uluslararası duruş yeterince etkin değil’

Uluslararası duruşun tamamen yok sayılmadığını, ancak yeterince etkili olmadığını vurgulayan Dana Haboub, “Kınama açıklamaları ve uluslararası insancıl hukuka saygı çağrıları var. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nden endişe ifadeleri geliyor. Ancak sahada etkili bir izleme mekanizması ile siyasi ve askeri destek arasında, ateşkes şartlarına saygıyı zorlayacak net bir bağ hala eksik. İsrail’i imzaladığı anlaşmayı uygulamaya zorlayacak ve ihlaller karşısında caydırıcı olacak cezai tedbirler bulunmalıdır” diye ekledi.

‘En ağır bedeli halk ödüyor’

Gazze’deki sivillerin durumuna dikkat çeken Dana Haboub, en ağır bedelin halkın ödediğini vurgulayarak, “İhlaller sürekli korku ve güvensizlik, gıda ve ilaç temininde yaşanan zorluklar, yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşündeki gecikmeler ve özellikle çocuklar ile kadınlar üzerinde süregelen psikolojik baskı anlamına geliyor. Siviller, savaş ile barış arasında sıkışıp kalmış durumda, önlerindeki günlerin ne getireceğini öngöremiyor ve ateşkesin ikinci aşamasının başlamasını endişeyle bekliyorlar” ifadelerini kullandı.

‘Yansıyan gerçek bir ateşkes anlaşması değil’

Yeniden yapılanmanın yalnızca hammadde girişine bağlı olmadığını, bunun siyasi ve güvenlik garantileriyle başlaması gerektiğini vurgulayan Dana Haboub, “Sarı Hat’a saygı duyulmadığı ve güvenlik durumu istikrarsız kaldığı sürece bağışçılar tereddüt edecektir. Bu durumda büyük projeler hayata geçirilemeyecek ve Gazze’de yapılanlar gerçek reformlar anlamına gelmeyecektir. Şu anda yaşananlar, medyada yansıtıldığı gibi gerçek bir ateşkes anlaşması değil, Gazze Şeridi’ndeki sivil yaşamın geçici bir yönetimidir. Görece dengeyi yeniden tesis etme ve daha istikrarlı bir sivil yaşamı güvence altına alma fırsatı sunan ikinci aşama ise risklerle doludur ve tamamen mevcut koşullara bağlıdır” dedi.