Gazze’de ekmek bulmak doğal bir haktan günlük bir mücadeleye dönüştü
Gazze’de doğal bir hak olan ekmeğe ulaşmak, bugün kadınların her gün verdikleri bir mücadeleye dönüştü. Zorlu koşullar ve derinleşen insani kriz içinde kadınlar, bu temel gıda maddesini sağlamak için olağanüstü bir çaba gösteriyor.

NAGHAM KARAJEH
Gazze – Aylardır süren İsrail saldırılarının ardından Gazze Şeridi’nde sadece binalar değil, yaşamın temel taşları da yıkıldı. Sağlık hizmetlerinden içme suyuna, ulaşım hatlarından fırınlara kadar altyapı sistemleri büyük ölçüde çöktü. Bu yıkımın ortasında, bir zamanlar sıradan bir hak olan ekmeğe ulaşmak, bugün binlerce Gazzeli kadın için ölümle yaşam arasındaki sınırda verilen günlük bir mücadeleye dönüştü.
Fırınların susturulduğu gün
Dünya Gıda Programı’nın desteğiyle çalışan kuzey ve güney Gazze’deki fırınlar, Mart ayı sonunda faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldı. Bu kapanma sadece sıcak ekmeklerin eksilmesi anlamına gelmiyor aynı zamanda yüz binlerce insanın dayandığı insani yardım mekanizmasının çökmesi anlamına da geliyor.
Destekli fırınların durmasıyla birlikte bölgede un temini zorlaşırken, yakıt sıkıntısı fırıncılığı imkânsız hale getirdi. Artık Gazze sokaklarında sabahları ekmek sırası bekleyen insanlar yerine, ellerinde odun taşıyan kadınlar ve un arayan çocuklar görülüyor.
Un ulaşılması zor bir maddeye dönüştü
Eskiden kilogramla satın alınabilen un, artık adeta yardım gibi temin ediliyor. Raflarda yok, varsa da fiyatı dar gelirli ailelerin ulaşamayacağı seviyelerde.
Sümeyye Yasin (31), iki çocuğu ile birlikte yaşayan bir kadın. Eşini iki yıl önce kaybeden Sümeyye Yasin, savaş başladığından beri ailesinin tüm yükünü tek başına taşımaya çalışıyor. Sümeyye Yasin, günlük rutini haline gelen ekmek bulma mücadelesini şu sözlerle anlatıyor: “Birkaç ay öncesine kadar yakındaki fırından uygun fiyata ekmek alabiliyordum. Ne yoğurma zahmeti çekiyordum ne de her gün odun, naylon arıyordum. Ama artık bu çaba her sabah tekrarlanan bir yüke dönüştü.”
“Oğlum, sekiz yaşında olmasına rağmen artık evin yükünü taşıyor” diyen Sümeyye Yasin devamında, “Her gün odun ya da yanmış naylon toplamak için sokaklara gönderiyorum. Sürekli endişeliyim çünkü hala bombardımanlar sürüyor. Ama o da biliyor, bugün ekmek pişirebilmemiz onun eve ne getirdiğine bağlı” diye belirtiyor.
Kadınların sırtında ağır bir yük
Un krizi sadece bir gıda sorunu değil, aynı zamanda kadınların omuzlarına yüklenen yeni bir toplumsal sorumluluğa dönüştü. Fırınlar kapanınca, binlerce kadın kendi imkanlarıyla hijyen ve güvenlikten uzak koşullarda evde ekmek yapmaya zorlandı.
Sümeyye, eksilenin sadece un olmadığını kadınlar olarak onurlarının da eksildiğini vurgulayarak, “Ekmek yapabilmek için saatlerimizi tutuşturacak malzeme arayarak geçiriyoruz. Sonra yoğurup, duman altında pişirmeye çalışıyoruz. Küçücük bir somun ekmek artık her şeyden daha değerli” diyor.
Bazı kadınların, hayatta kalmak için sokak aralarında kendi imkanlarıyla yaptıkları fırınları kurarak ekmek pişirdiğini ve sembolik ücretler karşılığında satmaya başladığını anlatan Sümeyye Yasin sözlerine şöyle devam ediyor:
“Lüks istemiyoruz, sadece yaşamak istiyoruz. Kadınlar burada hiçbir zaman seçme şansı bulamadı. Her gün bir yaşam sebebi ellerinden alınıyor ama onlar her seferinde başka bir yol buluyor, ne pahasına olursa olsun.”
Ekmek krizin ötesinde bir çöküş
Gazze’de yaşananlar sadece bir ekmek krizi değil; günlük yaşamın bütün yapısının çöküşü. Un fiyatlarının aşırı yükselmesi, yakıtın neredeyse tamamen tükenmesi ve odun fiyatlarının dahi yükselmesiyle birlikte insanlar temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi.
Ekmek, yaşamanın sembolü olmaktan çıktı; artık sadece parası olanın ya da her gün mücadeleye devam edenin ulaşabildiği bir ayrıcalık. Bu süreçte en çok kadınlar, çocuklar ve yaşlılar zarar görüyor.
Sümeyye Yasin, yaşananlar karşısında endişelerini şu şekilde dile getiriyor:
“Böyle devam ederse, bir süre sonra pişirecek bir şey bile bulamayacağız. Açlık artık medyada karşımıza çıkan bir terim değil, bizim her gün yaşadığımız gerçek. Yardımlar geciktikçe durum daha da kötüleşiyor.”
Ekmek krizi sistemin çöküşünün aynası
Ekmek krizi, Gazze’deki halkın yaşamının ne düzeyde etkilendiğini gözler önüne seriyor. Yardım sistemleri durdu, Dünya Gıda Programı’nın desteğiyle çalışan fırınlar kapandı. Kadınlar, artık sadece hayatta kalmak için son güçlerini toplamak zorunda.
İnsan hakları raporları, Gazze’de gıda güvensizliğinin kritik seviyelere ulaştığını ve özellikle kadınlar, çocuklar ve yaşlıların ciddi risk altında olduğunu belirtiyor.
Sümeyye Yasin, son olarak şunları söylüyor: “21’inci yüzyılda yaşıyoruz ama biz burada kadın olarak sadece yaşamı devam ettirmeye çalışıyoruz, birer makineye dönüşmüş gibiyiz. Ertesi güne yaşamı üretme makinesi gibi adeta. Kahramanlık peşinde değiliz, sadece çocuklarımızın sırtına yük olmayan bir ekmek istiyoruz. Onların çocukluğu, ölümle ve açlıkla yarışmasın.”