Gazetecilerden Nawaat için dayanışma: Karar siyasi ve susturmaya yönelik

Tunus’ta gazeteciler ve sivil toplum temsilcileri, Nawaat’ın bir ay süreyle askıya alınmasını protesto ederek, kararın siyasi olduğunu ve basın özgürlüğünü hedef aldığını söyledi.

Tunus - Çok sayıda gazeteci ve sivil toplum temsilcisi, 13 Kasım’da Tunus Ulusal Gazeteciler Sendikası’nın genel merkezinde “Nawaat” sitesiyle dayanışma amacıyla düzenlenen eyleme katıldı. Sendika, iki gün önce yaptığı çağrıda, derneğin faaliyetinin bir ay süreyle askıya alınmasına ilişkin idari karara tepki göstererek eyleme yoğun katılım istemişti. Bu adımın, bağımsız medya kuruluşlarının özgürlüğünü tehdit eden tehlikeli bir örnek teşkil ettiği belirtilmişti.

Katılımcılar yaptıkları konuşmalarda, Tunus’ta basın ve ifade özgürlüğüne yönelik “susturma girişimlerini” kesin bir dille reddettiklerini yineleyerek, düşünce ve ifade özgürlüğünün Tunus halkının ve gazetecilerin devrimden sonra elde ettiği en önemli kazanım olduğunu, buna yönelik her türlü saldırının demokrasi sürecine doğrudan tehdit oluşturduğunu vurguladı.

‘Siyasi bir ortam temel özgürlükleri ihlal ediyor’

Nawaat’ın eski gazetecilerinden Manal Derbali, dayanışma etkinliğinin ardından yaptığı açıklamada, Nawaat gazetecileri derneğinin faaliyetinin askıya alınması kararının “şoke ve rahatsız edici” olduğunu ancak böyle bir adımın amacının da tahmin edilebilir olduğunu söyledi. Çünkü Nawaat’ın “ihlalleri ve protesto hareketlerini takip eden bir gazetecilik” yaptığını ifade etti.

Manal Derbali şöyle devam etti:

“Bugün temel özgürlükleri ihlal eden, baskıyı artıran ve muhalif sesleri susturmaya çalışan bir siyasi tabloyla karşı karşıyayız. Farklı görüşlere tahammül yok; sorunlara gerçek çözümler üretmek yerine diyalog kapatılıyor, insanlar korkutularak baskı altına alınıyor. 'Kediyi döv ki gelin korksun' anlayışıyla Nawaat hedef alınıyor ki diğerleri de ses çıkarmasın. Ama kalemler susmayacak. Bu karar ne hukuki ne de mantıklı; eninde sonunda kalkacaktır.”

Manal Derbali, “Nawaat’ta çalışmış bir gazeteci ve bugün Hukuki Defter (Legal Agenda) ekibinde yer alan biri olarak, özgür gazeteciler olarak bu mücadeleyi sahipleniyoruz. Çünkü yarın hedef alınacak olan biz olabiliriz” diyerek sözlerini bitirdi.

Karar özgür sesleri susturmayı amaçlıyor’

“Kesit Hak ve Özgürlükler için” Derneği iletişim sorumlusu Mey el-Abidi ise Nawaat ile dayanışma amacıyla eyleme katıldığını ve bir aylık askıya alma kararının açıkça siyasi bir amaç taşıdığını şu sözlerle dile getirdi:

“Maalesef her gün özgür medya platformlarının hedef alındığı haberleri geliyor; tehditler, kapatma kararları ve hatta hapiste olan gazeteciler… Bu Tunus için büyük bir kayıp. Çünkü ifade özgürlüğü demokratik bir sistemin temel direğidir.”

Demokratik kazanımlara yönelik bir tehdit

Mey el-Abidi, 2011 devriminden bu yana kazanılan en önemli hakkın tehdit altında olduğunu belirterek, bu baskı ortamının bir an önce sona ermesi ve toplumun normalleşmesi gerektiğini söyledi.

Sonuç olarak, Nawaat sitesiyle dayanışma eylemi, Tunus’ta basın özgürlüğünün geleceğine dair gazeteciler ve sivil toplum aktörleri arasında artan kaygıyı gözler önüne seriyor. Bağımsız bir medya kuruluşuna yönelik her saldırı, Tunusluların devrim sonrası elde ettiği demokratik kazanımlara yönelik bir tehdit olarak görülüyor.