Gazeteci Nurcan Yalçın: Hakikat arayışında geri adım atmayacağız

Yaptığı röportajın görüntüsü gerekçe gösterilerek yargılanan ve 2 yıl 6 ay hapis cezası alan gazeteci Nurcan Yalçın, mesleğini yapmaktan vazgeçmeyeceğini söyledi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed - Gazeteci Nurcan Yalçın 2015-2016 yılları arasında Sur’da barikat önünde oturan kadınlardan aldığı görüntülü röportaj gerekçe gösterilerek  “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Geçtiğimiz günlerde görülen 3’ncü duruşmada cezası netleşen Nurcan Yalçın mahkeme heyetinin mütalaayı ilk duruşmada henüz ne kendisi ne de avukatı savunma yapmadan verdiğini ifade etti. Somut bir delil olmadan kendisine ceza verildiğini belirten Nurcan Yalçın mahkemenin sırf ceza vermek için bu yargılamayı başlattığına dikkat çekti.

“Bu baskılar 90’lardan bu yana devam ediyor”

Özgür basın üzerinde 90’lardan bu yana artarak devam eden bir baskı politikası olduğuna değinen Nurcan Yalçın bu politikaların sebebinin ise herkes tarafından bilindiğine yer verdi. Baskı ve sindirme politikaları ile mücadele eden gazetecilerin devlet politikalarını deşifre edip, kadın katliamlarını teşhir eden ve araştıran bir konumda olduğunu söyleyen Nurcan Yalçın, özellikle kadın gazetecilerin çok daha farklı bir saldırı ile karşı karşıya olduklarını dile getirdi.

“7 yıl önce yaptığım haber şimdi karşıma çıkarıldı”

Bugüne kadar hakkında iki dava açılan ve her ikisinden de aynı suçtan ceza aldığını aktaran Gazeteci, dava dosyalarında kendisine yöneltilen suçlamalara dair tek bir somut delilin olmadığına vurgu yaptı. Nurcan Yalçın son olarak 2 yıl 6 ay hapis cezası aldığı yargılamaya dair şunları söyledi:

“Benim yargılamama bakıldığında ne kadar absürt olayları bir araya getirip sırf ceza vermek için yargılandığımı görebiliriz. İki davadan yargılandım ve ikisinden de yardım ve yataklık suçlamasından ceza aldım. Baktığımız zaman dosyada bu suçu destekleyecek hiçbir delil yok. Neden diye sorarsanız daha önde ben Rosa Kadın Derneği’ne üye olduğum gerekçesiyle derneğe yürütülen bir soruşturma kapsamında yargılandım. Bu soruşturmada herhangi bir somut delil olmamasına rağmen gizli tanık beyanları dikkate alınarak ceza aldım. Hemen akabinde Diyarbakır’ın Sur ilçesinde özyönetim sürecinde henüz yasaklar başlamadığında barikat önünde ki kadınlardan görüntülü bir röportaj almıştım. Ve bu röportaj aradan geçen 7 yıldan sonra karşıma çıkarıldı. Bu görüntüler, aldığım röportaj ve yaptığım gazetecilik suçlama konusu yapıldı.”

“İlk duruşmada cezalandırılmama dair mütalaa verildi” 

7 yıl önce yaptığı haberin bugün karşısına çıkarılıp suçlama konusu yapıldığını ve bunun tesadüf olmadığını belirten Nurcan Yalçın, “İlk duruşmada ben ve avukatım henüz savunmamızı yapmamışken mahkeme heyeti mütalaasını sundu. Mütalaada da cezalandırılmam istendi. Bununla beraber yargılama süreci çok uzun sürmedi. Üçüncü duruşmada mahkeme bana ceza verdi. Aslında bakarsanız Sur’da yaptığım bir haberin yardım ve yataklık suçuna girebilecek hiçbir yönü yok. Videolarda kullandığım haber dilinden dolayı cezalandırıldım. Ancak bu haberin bu suçla bağlantısı olacak herhangi bir delil yok ortada. Propaganda suçundan verilse haber dili propagandaya girdi derler ama o da yok” sözlerini kullandı.

“Hakikat arayışında geri adım atmayacağız”

Kadın katliamlarını ve hak ihlallerini ortaya çıkardığı için iktidarın hem kadın gazetecilerden hem de özgür basın çalışanlarından korktuğunu ifade eden Nurcan Yalçın, bu korku nedeniyle hedef yapılan ilk kesimin gazeteciler olduğunu söyledi.  Yürütülen baskı ve saldırılara karşı hakikatin arayıcısı gazeteciler olarak geri adım atmayacaklarını kaydeden Nurcan Yalçın son olarak şunları dile getirdi: “Ne kadar yargılansak cezalarla karşılaşsak da bu bizi yaptığımız mesleğin gerçekliğinden asla geri adım attıramaz. Bizler özgür basın geleneğinin bize bıraktığı mirasın yolundan yürümeye devam edeceğiz. Şehit düşen katledilen gazeteci arkadaşlarımızın bayrağını asla yere bırakmayacağız. Bu yolda yürümeye ve gerçekleri halkımız ve kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz. Kadınlar üzerinde ki baskı ve katliam politikalarına karşı yaptığımız işin bilincindeyiz. Yaptığımız mesleğin kutsal olduğunu ve devleti korkutan bir meslek olduğunu biliyoruz.”

https://www.youtube.com/watch?v=kVZQjPLCJNI