GÖÇİZ-DER Eşbaşkanı: İmkânsızlıklar depremzedeleri göçe zorluyor

Depremin yaşandığı kentlerde incelemelerde bulunduklarını belirten GÖÇİZ-DER Eşbaşkanı Kamile Kandal, yaşanan göçün ifade edilenin çok üstünde olduğuna dikkat çekerek, yakın zamanda bir ön rapor hazırlayacaklarını söyledi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

 Semsûr- Mereş merkezli yaşanan iki büyük depremin ardından 11 kentte OHAL ilan edildi. On binlerce insanın yaşamını yitirdiği kentlerde, milyonlarca insan da göçe maruz bırakıldı. Geride kalanlar ise büyük bir yaşam mücadelesi verirken, barınma dâhil birçok sorunla karşı karşıya kalıyor. Yoğun göç alan yerlerden olan köylerde halk kendi emeğiyle yaşama tutunurken, depremin ilk günlerinde şehir dışına giden depremzedeler ise ekonomik ve toplumsal nedenlerden dolayı şehirlerine geri dönüyor.

Kentlerde gözlemlerde bulunuldu

Aradan geçen süre boyunca yaşananları yerinde izlemek isteyen Göç İzleme Derneği'nin (GÖÇİZ-DER) ve Mezopotamya Göç İzleme Derneği deprem kentlerinde temaslarda bulundu. Yıkımın yaşandığı Adıyaman, Malatya ve Maraş’ta gözlemlerde bulunan heyet, ziyaretlerinin ardından kentlere dair bir ön rapor hazırlayacak. Göç İzleme Derneği'nin (GÖÇİZ-DER) Eşbaşkanı Kamile Kandal, kentlerde edindikleri izlenimleri paylaştı.  Göç Araştırma Platformu’na bağlı iki dernek olarak sahada göç hareketlerini izlediklerini kaydeden Emine Kandal, yaşanan yıkımı ve yaşam koşullarını yerinde gördüklerini ifade etti.

 ‘3 Milyon üzeri bir göç var’

Aradan geçen bir aylık sürede çok sayıda göç hareketlerinin yaşandığını belirten Kamile Kandal şunlara yer verdi: “Malatya, Adıyaman ve Maraş’ta temaslarda bulunduk. Buralardan sonra Antep ve Hatay’a da gitmeyi planlıyoruz. Genel itibarıyla 10 il üzerinden 3 milyon üzeri bir göç olduğu söyleniyor ancak bu rakamlar kesin rakamlar değil. Bu rakamlar belki zaman içerisinde kesinleşecek. Bu sayının 3 milyonun üzerinde olduğunu düşünüyoruz. İnsanlar burada belli bölgelere göçe sevk edildi. İnsanlar özellikle Ege, İç Anadolu ve deprem bölgesine yakın illere göç etti. Devletin yönelttiği illerin yanı sıra halkın kendi isteği ile gittiği iller arasında ise Mardin, Şırnak ve Van var.”

‘Malatya’da hasar çok ciddi’

Kentlerde göç hareketinin farklı olduğu bilgisini paylaşan Kamile Kandal, var olan artış ve azalmanın nedeninin ileriki dönemlerde ortaya çıkacağına dikkat çekti. Adıyaman’ın Malatya’ya oranla daha dolu olduğunu Malatya’daki göçün daha ciddi boyutta olduğunu ifade eden Kamile Kandal, “Malatya’da gördüğümüz tablo karşısında biz şaşırdık ve kentte hasar çok ciddi. Malatya bomboştu, ölü şehir gibiydi. Adıyaman’da sokaklarda daha çok insan gördük. Bunun bir nedeni gelişlerin artması da olabilir. Buradaki halk buradan gitmek istememiş. Bu demografik yapıyı ve göçün sebeplerini de araştırmamız lazım” sözlerini kullandı.

‘İnsanlar kendi topraklarına dönüş yapmak istiyor’

Göçün ilk etapta kentten köye ardından kentlerden kentlere doğru yaşandığını aktaran Kamile Kandal, bir ayın sonunda kentlere gelişlerin de arttığına değindi. Ekonomik ve duygusal durumun gelişlerde etkili olduğuna yer veren Kamile Kandal, sözlerine şöyle devam etti: “Bu göç durumu devam edecek ancak insanlar gelişlerin başladığını söylediler. İnsanların ekonomik durumu da çok önemli, insanlar gittikleri yerde ciddi bir kira ödemek zorunda kalıyorlar. Bunu karşılayamayan insanlar kentlere geri dönüyorlar. Ekonominin yanı sıra insanlar kendi topraklarına da dönmek istiyorlar. Yine kentlere oranla köylerdeki göç daha az. İnsanlar yıkıma rağmen evlerini topraklarını bırakmamış. Neden diye sorduğumuzda ise ‘arazimizi, tarlamızı bırakamayız’ dediler. Köylerdeki yaşam şehirlere göre daha yaşanılabilir durumda. Şehirlerde yaşam koşulları çok kısıtlı, insanlar ilk etapta korkudan gitti ancak daha sonraki sorunlar geri dönüşte etkili.”

‘En büyük travmayı kadınlar yaşıyor’

Son olarak kadınların yaşadığı sorunlara ve alınması gereken önlemlere vurgu yapan Kamile Kandal, “Burada çadırlarda kalan kadınların yaşadığı travmalar daha ağır. Gönüllülerin oluşturduğu çadır kentlerde kadınlarla ve çocuklarla ilgileniliyor. Yine sağlıkçılar büyük emek veriyorlar. Bu gönüllülük üzerinden ciddi bir çalışma var. Bu dayanışma insanlara yıkım ve enkaz karşısında büyük umut veriyor. Halk birbirine tutunuyor ancak devletin bu kentleri yeniden inşa sürecini ranta dönüştürmemesi gerekiyor. Var olan süreçte enkazlar bir yıldan kısa sürede kaldırılmaz. İnsanların bu süreçte ihtiyaçlarının karşılanması gerekiyor.”