Filiz Budak: Mexmûr halkı her koşulda saldırılara karşı direnecek

Şehit Rüstem Cudi Mülteci Kampı (Mexmûr) Demokratik Halk Meclisi Eşbaşkanı Filiz Budak, kamptaki direniş sonucunda halkın özsavunma gücüyle birçok şeyi yapabileceğinin ortaya çıktığını söyledi.

Mexmûr- Irak ordusunun, 20 Mayıs'ta başlayan Mexmûr Kampı’nın etrafını tel örgüler ve kulelerle kuşatma girişimine karşı kamp sakinleri “Direniş çadırı” kurarak 16 gün boyuncu gece-gündüz direndi. Bu süre zarfında Diplomasi Komitesi ve Mexmûr Demokratik Halk Meclisi, Irak makamlarıyla birçok görüşme gerçekleştirdi. Mexmûr halkının 16 günlük direnişi başarılı bir sonuç vererek görüşmeler sonucunda Irak ordusu ve Halk Meclisi arasında bir uzlaşı yaşandı.  4 Haziran akşamı Irak askerleri kamp çevresinden çekildi ve Mexmûr Demokratik Halk Meclisi direnişin sonuçlandırıldığını açıkladı.

Mexmûr Demokratik Halk Meclisi Eşbaşkanı Filiz Budak direniş süreci ve sonuçlarını NuJinha’ya değerlendirdi.

‘2021’den bu yana kampı kuşatmak istiyorlar’

Filiz Budak, Irak hükümetinin 2021'den itibaren Mexmûr Kampı’nı kuşatma çabalarının gündemde olduğunu belirterek, "Irak hükümeti ile bu konuda birçok görüşme yaptık. Kampı tel örgülerle çevrelemek istediklerini söylüyorlardı. Bu istemlerini bize bazen de yazılı ilettiler.  ‘Askeri kuleler yapacağız ve tellerle çevireceğiz’ diyorlardı. 2021 yılından bu yana geçen bu süreçlerde kamp halkı olarak bu isteme karşı memnuniyetsizliğimizi her zaman dile getirdik” dedi.

‘Irak için tehlike değiliz’

Filiz Budak Mexmûr Kampı’nda yaşayanların hiçbir zaman Irak halkı ve hükümeti için tehlikeli olmadıklarına dikkat çekerek, “Biz tehlikeli insanlar değiliz, 20 yıldır bu topraklarda yaşıyoruz ve hiçbir sorunumuz olmadı. Buradaki yaşamımız hiçbir şekilde Irak hükümeti için bir tehdit oluşturmadı. Bizim etrafımızı tel örgü ve askeri kulelerle kuşatmak için hiçbir gerekçe yok. Vakti geldi bu toprakları koruduk ve vakti geldi bu topraklar için şehit verdik. 2014’deki DAİŞ saldırısı süreci biliniyor. O zaman Irak ordusu da, KDP peşmergeleri de buraları savunmadı ve terk etti. Ama biz Mêxmur halkı olarak DAİŞ karşısında durarak buraları savunduk” diye konuştu.

‘KDP’nin bu süreçteki rolü Türk devletinden de fazladır’

Filiz Budak, şu ana kadar Irak hükümeti ile aralarında herhangi bir sorun çıkmadığını, dolayısıyla işin içinde başka güçlerin de olduğunun açık olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz 25 yıldır bu topraklarda yaşıyoruz. Irak hükümeti bizim bu topraklarda mülteci olarak yaşamamıza izin vermiş ve zaman olmuş bu halka hizmet etmiştir. BM ile kurdukları uzun vadeli ilişkiler bu kampa da hizmet etmiştir. 2014 yılına kadar durum böyleydi, hiçbir sıkıntımız yoktu. Tabi şimdi Irak hükümeti neden kampı kuşatma girişiminde bulunuyor? Toplum olarak Irak yönetiminin neden böyle bir çabanın içinde olduğundan şüphe duymaya başladık. Neticede Türk devleti ve KDP'nin bunu Irak eliyle yapmaya çalıştığı ortaya çıktı. Kampı Iraklıların elleriyle kuşatmak istiyorlar. Barzani ailesi ihanet uygulamalarını ve Türk devleti düşmanlığını Irak hükümeti eliyle gerçekleştirmek istiyor. Bu işin perde arkasında bu iki güç var. Birisi Kürdistan’ı işgal eden güçtür, diğeri işgalciden de beter bir güçtür. Kürtlükten bahsediyor ama Kürtleri birbirinden uzaklaştırmak ve hareketi yok etmek istiyor. Bu nedenlerle KDP’nin bu süreçteki rolü Türk devletinden de kötüdür.”

‘Irak, BM ile masaya oturduğunda kampın sorumluluğunu üstlendi’

Mexmûr Kampı’nda yaşayan halkın kampın kuşatılma çabalarının esasta Türk devletinin istemi olduğunu anladığı için sorunu Irak hükümetiyle diyalog içinde çözmeyi esas aldığını dile geriten Filiz Budak, "Mexmûr Kampı halkı, ‘25 yıldır nasıl ki sorunlarımızı Irak hükümetiyle diyalog ve iletişim yoluyla çözdük, bundan sonra da bu yöntemi kullanabiliriz’ dedi.  Birbirimizden ayrı olmadığımız için Irak hükümetiyle her zaman diplomatik ilişkilerimiz var. Burada güvenliğimiz ve yaşamsal ihtiyaçlarımızdan onlar sorumlu. Çünkü Irak hükümeti BM ile masaya oturunca bu kampın sorumluluğunu resmen üstlendi. Toplumsal ihtiyaçların karşılanması açısından, korunması açısından, yıllık kimliklerin çıkarılmasından-ki 3 yıldır çıkarılıyor- onlar sorumlu. Bütün bunlar BM ile tartışıldı ve kabul edildi. Onun için bugün Irak hükümetinin kampı kuşatma girişimi toplumda şok yarattı. Bunun perde arkası ortaya çıkınca toplum bu durumun KDP ve Türk devletinin isteği olduğunu anladı. Irakla arasını bozmamaya ve sorunu diyalogla çözerek onların planlarını boşa çıkarmaya karar verdi” dedi.

Son görüşmeler

Filiz Budak, Irak hükümetinin de Türk devletinin yoğun baskıları nedeniyle bir karışıklık içinde olduğunu belirterek “Görüşmelerde bizi biraz zorladılar. Çünkü verdikleri sözleri tutmadılar, söylediklerinin arkasında durmadılar. Anlaşıldı ki üzerlerinde çok fazla dış baskı var” şeklinde konuştu. Filiz Budak, Irak'la son görüşmeye ilişkin şunları söyledi: "16 günlük direniş sürecinde Irak hükümetiyle oturup sorunu diyalogla çözme çabasındaydık. Bağdat'taki son görüşme de bu temelde yapıldı. Kampın aşağısında kendileri için belirlenen yerlerde bazı noktalar yapacaklar. Ama bunlar kampın sınırında olmayacak. Yine eskiden kamp etrafında olan yerlerinde olacak fakat bir adım ileriye gelmeyecekler.”

‘Kampın onuru ve iradesi söz konusuysa hiçbir şey tanınmaz’

Filiz Budak, Irak hükümetinin kendilerine kapılarını açtığını ancak eğer konu kampın onuru olursa kimseyi tanımayacaklarını  kaydederek "Irak hükümetinin yasaları dışına çıkılmadı ve kamp olarak bunlara zarar verilmedi.  Ama mesele kampın özgürlüğü, haysiyeti ve iradesi olduğunda o zaman hiçbir şey tanınmaz. Evet misafirperver davrandılar, biz onların topraklarında yaşıyoruz ama kampta uygulamak istedikleri teslimiyet, kuşatma ve çeşitli kirli amaçlar olduğunda kampın direnişi açık bir şekilde ortaya çıktı. Açık bir şekilde ‘Bu senin sınırın ve onu aşmayacaksın’ denildi.  Gerekirse baş kaldırıp gideceğiz ama bize bu şekilde yaklaşılmasını, kuşatılmayı, onurumuzun kırılmasını kabul etmeyiz Bu yaklaşımları kabul etmediğimiz için Bakurê Kurdistan’dan ayrıldık ve Başurê Kurdistan’da 7 kampta mülteciydik. Bugünden itibaren tavrımız şudur ki ister hükümet olsun ister topraklarında yaşadığımız devlet olsun kimsenin içimize karışmasını, irademizi kırmaya çalışmasını kabul etmiyoruz” diye konuştu.

‘Irak bizi kuşatmamalı, görevlerini yerine getirmeli’

Filiz Budak, Irak hükümetinin Mexmûr Kampı’na yönelik görev ve sorumluluklarını hatırlatarak "Mültecilerin uluslararası düzeyde hakları olduğu için bir anlamda meşru müdafaa hakkı istiyoruz. Yaşadığınız devletin size karşı sorumlulukları var. Irak hükümetinin mülteciler olarak bize karşı yaşamsal ihtiyaçlarımızı, belediye gibi hizmetleri karşılama sorumluluğu var. Türk devleti ise askeri bir yere saldırır gibi insansız hava araçlarıyla kampa saldırıyor ve burada katliam yapıyor. Bu konuda Irak hükümeti görev ve sorumluluklarını yerine getirmelidir. Irak hükümetinin yapması gereken de budur bizi kuşatmak değil. Irak hükümeti ve DAİŞ’e karşı uluslararası koalisyon Türk devletine Irak hava sahasını kapamalıdır” dedi.

‘Gençler ve anneler direnişe damgasını vurdu’

Mexmûr Kampı’nda yürütülen topyekûn direnişe dikkat çeken Budak, şunları kaydetti: "16 günlük direnişe anneler, çocuklar ve gençler damgasını vurdu. Direnişin ilk gününde gençlerin duruşu olmasaydı evlerimizin önüne askeri kuleler yapılacak, etrafımız tel örgülerle çevrilecekti. Önderlik 'gençlerle başladık, gençlerle kazanacağız', yine 'Toplumun motor gücü, toplumun göstericisi, aktif gücü gençliktir' diyor. Mexmûr gençliği şahsında bu bir kez daha açık bir şekilde görüldü. Mülteci Kampı’nda doğup büyüdüler ama tamamıyla yurtsever, Apocu ruhla, hareketin kültürüyle yetiştiler. Bu süreçte de ellerinde taşlarıyla bir ordunun önünde durmak zorunda kaldılar. Bir orduya karşı iradeleriyle ve vücutlarıyla karşı durdular ve geri adım attılar. Ayrıca annelerimiz, 4-5 yaşındaki çocuklarımız o çadırların altında danslarıyla, stranlarıyla eylemimize güç ve renk kattılar. Evlerinde yemek pişirerek, çadırların olduğu yere götüren ve 24 saat orada kalan annelerimiz eylemlerimize güç oldu ve seferberliğe herkes katıldı.”

‘Mücadelemiz sürecek’

Filiz Budak, konuşmasının sonunda kimsenin Mexmûr Kampı’nın direnişinden geri adım atmasını beklememesi gerektiğini belirterek değerlendirmesini şöyle sonlandırdı: "Saldırılar nereden gelirse gelsin ve bu saldırıların düzeyi ne olursa olsun Mêxmur özsavunma çerçevesinde kendini savunacaktır. İmralı’da tecrit kırılana, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü sağlanana Bakura dönüşün koşulları oluşana kadar direnişimiz sürecek ve hiçbir şekilde geri adım atmayacağız.”