Federe Kürdistan’da kadın katliamları arttı

Kadınlar, kadınların “namus” adı altında katledilmesine ve aşiretlerin barışma zorlamalarına kurban edilmesine tepki göstererek, “Bir erkek bir suç işlediğinde bunun bedelini kadın değil erkeğin kendisi ödemelidir” dedi.

Haber Merkezi- Federe Kürdistan’da katliam ve aşiretler arasındaki barışmalar kadınların beden ve iradesine etki etmeye devam ediyor. “Namus” adı altında katledilmenin yaşanmadığı gün neredeyse yok. Ülkede, kadınlar aşiretler arasındaki barışmalar nedeniyle kendi isteği dışında zorla başka bir erkekle evlendiriliyor. Hewlêr’de 30 Haziran'da bir kadının erkek kardeşi kadını ve eşini katletmesi, konuyu bir kez daha gündeme getirdi.

Kadınların yaşamlarına mal oldu

Kadın ve eşinin katledilmesi, aşiret barışmalarının, şiddetin, kadının iradesinin ve varlığının öldürülmesi üzerindeki bir perdeydi. Bir yıl önce Sumeya S. A. ve Zekirya Rustem adlı iki genç birbirini seviyordu. Ancak genç kadının ailesi çiftin evlenmesine engel oluyordu. Zekirya Rustem’in ailesinden biri 14 yaşında olan üç kadın, aşiret barışmaları adı altında Sumeya S.A'nın ailesine veriliyor. Ancak bu aşiret barışmaları sadece kan dökmekle kalmadı, Sumeya S.A, Zekirya Rustem’in katledilmesine ve hatta üç kişinin hayatına mal oldu.

Barzani’den “her yer de katliam var” açıklaması

Kürdistan Bölgesi’nde katliamlar arttı. Kürdistan Bölgesi Hükümet Başkanı Mesrur Barzani, bir basın açıklamasında, çözüme teşvik etmek yerine, “Dünyanın her yerinde katliamlar var” açıklamasında bulundu. Bu çiftin katledilmesinin ardından ise Mesrur Barzani, ruhsatsız silahların yasaklanmasını istedi ve tüm olayların sanki ruhsatsız silahlarla yaşanıyormuş gözüyle baktı.

“Farklı isimler altında sayısız kişi silahlandırıldı”

Kadınlar, katliama, aşiret barışmaları ve ruhsatsız silahların yasaklanması kararına ilişkin tepkilerini dile getirdiler. Avukat ve aktivist Peyman Ezedîn, asıl sorunun ruhsatsız silahlarla ilgili olup olmadığını sorarak, “Hükümet başkanı, farklı isimler altında Kürtlerin yarısından fazlasını asker yaptı.  ‘Terörle mücadele’, ‘kuyumculuk’, ‘komandolar’ gibi birçok isim altında birçok kişiyi yasal olarak silahlandırdı. Bunlara katılmak için eğitim şart değil. Ruhsatsız silahların yasaklanması bu toplumsal felaketten çok uzak değil” dedi.

Silah bağışını yasaklayın

Yazar Xendan Ceza ise Mesrur Barzani’nin ruhsatsız silahlarla ilgili açıklamasına “ Ağa ve aşiretlerin her türlü kutlamalarında kullanılan rüşvet, silah ve keleşlere son verilmelidir. Seçim yaklaştı, silah bağışını yasaklayın. İmam ve mollaların kendi belirledikleri barış ve değişim fetvalarını sınırlayın. İnsan Hakları Bakanlığını Barış Bakanlığı yapın” şeklinde cevap verdi.

“Büyük bir felaket”

Hewlêr’de yaşanan afetler bağlamında suçların arttığını belirten Kürdistan Bölgesi Parlamentosu Milletvekili Şadi Newzad, “Katletme suçu en büyük suçtur. Bir ailenin üç kızını barış adı altında başka bir aileye veriyorlar. Bu büyük bir felakettir. Mesele bir çiftin katledilmesi değildir. Bu olayın halka ulaşması şart değil. Bugüne kadar büyükten küçüğe, kan, barış ve boşanma gibi diğer sorunlar ve taraflara karşı işlenen daha birçok suç nedeniyle mahkemelerde ses yok, toplumda artık ses çıkarmıyor” dedi.

“Eğitim ikinci adım”

Kürdistan Bölgesel Parlamentosu Birleşik İslami Fraksiyonu'nun karar mercii Serçinar Ehmed, başta ruhsatsız silahlar olmak üzere silah kullanımı ile cinayet suçları hakkında şunları söyledi: "Katliam ve intihar olgusunu ortadan kaldırmak için ilk adım ruhsatsız silah kullanımını yasaklamak. İkinci adım toplumdaki insanları eğitmekle başlamalıdır. Uygun bir eğitim ve insan haklarına yardımcı olmak devletin önemli görevlerinden biridir. Hükümet, hukukun üstünlüğünden ve silah kaçakçılığının, gece hayatındaki yasadışı faaliyetlerin, kumarhanelerin ve barların önlenmesinden sorumludur.”

“Kadın değil erkek bedelini ödemeli”

Irak eski milletvekili Arezû Mihemed de “Erkeklerin kadınlara karşı olan zihinleri ve düşünceleri değişmeden katliamlar yaşanmaya devam edecektir. Ne yazık ki hala büyük bir kayıtsızlık var. Hala kadınlar, erkekler arasındaki anlaşmazlıkların çözülmesi için kullanılıyorlar. Hala kadın erkeğin ‘namusu’ olarak görülüyor. Bu sakat bir kültürdür. Bir erkek bir suç işlediğinde, bunun bedelini bir kadın değil erkeğin kendisi ödemelidir” şeklinde konuştu.