Federe Kürdistan’da ekonomik kriz büyüyor: Aileler çocuklarını okula gönderemiyor

Federe Kürdistan’da maaşların ödenmemesi yüzünden aileler çocuklarının eğitim ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi. Öğretmen Rêzan Bekir “Maaşların düzensizliği başka bir felaket yarattı; bu da sınıfsal ayrımın oluşmasıdır” dedi.

ŞİYA KOYİ

Koye – Federe Kürdistan Bölgesi son 12 yıldır mali kriz ve maaşların gecikmesiyle boğuşuyor. Her yıl öğretmenler ve memurlar birkaç maaşlarını kaybediyor. Bu yıl da Eylül ayının sonuna gelinmesine rağmen Temmuz ve Ağustos maaşları ödenmedi. Bu durum ailelerin ekonomik yükünü artırdı ve öğrencilerin yakınları arasında kaygıyı büyüttü.  

Özellikle ilkokuldaki çocukların eğitimden mahrum kalması ihtimali aileleri korkutuyor. Bazı öğretmenler, yaptıkları işin tamamen fedakârlıkla sürdüğünü ama bunun da bir sınırı olduğunu söylüyor.

‘Anneler çocuklarının eğitiminden endişeli’

1986 yılından bu yana öğretmenlik yapan ve Kürtçe ders veren Rêzan Bekir, annelerin sürekli kendilerine çocuklarının geleceği konusunda kaygılarını ilettiğini söylüyor. Rêzan Bekir, “2014’ten bu yana maaşlarda düzensizlik devam ediyor ve sürecek gibi görünüyor. Çünkü eğitim ve sağlık, ülkenin gelişimi için temel iki sektördür. Bunlardan biri tehlikeye girerse ülke büyük bir krize sürüklenir. Anneler her gün bize ulaşıyor ve ‘Hocam, bu yıl da çocuklarımız eğitimden mahrum kalacak’ diyorlar. Ben de onlara diyorum ki: Ben de sizin gibi bilmiyorum, çünkü maaş yok. Önceki yıllarda çok sayıda öğrenci eğitimi yarıda bıraktı. Aileler çocuklarının kıyafet ve okul çantası gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Bu durum hepimizi olumsuz etkiliyor” şeklinde konuşuyor.  

'Sınıfsal ayrım oluştu'

Rêzan Bekir, konuşmasına şu sözlerle devam ediyor:  

“Bu kriz bir-iki yıllık değil, 2014’ten bu yana sürüyor. Bazen maaşlar hiç ödenmedi, bazen kesintili verildi. Bunun öğretmenlerin hayatına etkisi çok büyük oldu. Öğretmen de diğer insanlar gibi geçim derdinde. Maaşsız yaşam sürdürülemez. Bu yüzden maaşların düzensizliği başka bir felaket yarattı: sınıfsal ayrım. Çocuklarını özel okullara gönderebilenler ile yoksul olanlar arasında büyük bir uçurum oluştu. Bunun zararını en çok yoksul öğrenciler ve yine yoksul olan öğretmenler çekiyor. Bu yüzden Kürdistan Bölgesi’nde sınıfsal bir yapı ortaya çıktı.”

Rêzan Bekir, yetkililere halkın geçim kaynaklarının onların ellerinde olduğunu hatırlatarak çözüm bulunması gerektiğini ifade ediyor ve “Öğretmen de işçidir, maaşını ay başında almak en doğal hakkıdır. Biz yıllardır büyük fedakârlıkla ders veriyoruz. Ama artık elimizden gelen bir şey kalmadı. Öğretmenlerin de kira, borç, sağlık gibi giderleri var. Bu yük sadece fedakârlıkla taşınamaz” diyor.

'Dört bir yanımız düşmanla çevrili, Kürdistan’ın çökmesini istemiyoruz'

Sözlerinin sonunda Rêzan Bekir, kendilerine “öğretmenlik çok kutsaldır, maaş istemek yakışmaz” diyen bir yetkiliye şu cevabı verdiğini anlatıyor: “Asıl görev sizin üzerinizde daha ağır. Çünkü o para halkın vergisidir, sizin elinizdedir. Onu halka geri vermek zorundasınız. Ben 20 yıldır ders veriyorum, yaptığım şey tamamen vicdanımdandı. Okulumu kapatmadım. Ama siz de vicdanlı olun. Bizim dört bir yanımız düşmanla çevrili, biz Kürdistan’ın yıkılmasını istemiyoruz. Ama sabrımız da sınırlıdır. Biz görevimizi fedakârlıkla yerine getiriyoruz, siz de kendi görevinizi yerine getirin.”

'Ülkenin kalkınması okuldan başlar'

Kütüphane çalışanı Bêxal Muhammed ise öğrencilerin içinde bulunduğu zor durum ve özel-okul ile devlet-okulu arasındaki uçurum hakkında şunları söylüyor:  

“Maaşlardaki düzensizlik büyük bir ayrım yarattı. Maddi durumu iyi olanlar çocuklarını özel okullara gönderebiliyor. Yoksul halkın çocukları ise bu imkandan mahrum kalıyor. Bu yüzden Kürdistan Bölgesi hükümetine çağrımızdır: Memur ve öğretmenlerin maaşlarına dikkat etsinler ki, öğrenciler eğitimden geri kalmasın.”

Bêxal Muhammed “Mali kriz halkın yaşamını öyle etkiledi ki, bazı aileler artık çocuklarını ne özel okula ne de devlet okuluna gönderebiliyor. Çünkü temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorlar” derken yetkililere eğitim alanına daha çok önem verilmesi çağrısında bulunuyor.