Evlilik Okulları: İtaat etmeyi öğren!
“Evlilik Okulları” Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde yeni şubesini açınca bir kez daha gündeme geldi. Kadınların izlerinin silindiği belediyelerde kayyımların kadınlar için icraatlarının başında ya “Evlilik Okulları”nın açılması var ya da “evlilik seminerlerinin” verilmesi. AKP iktidarının “dalga dalga yayacağız” dediği okullarda kadınlardan eve hapsolmaları ve itaat etmeleri bekleniyor. Sosyolog Berçem Türk, illa ders verilecekse toplumsal cinsiyet eşitliği dersleri verilmesi gerektiğini ifade ederken kadına yönelik şiddetin okullar ile değil cezasızlık politikalarına son verilmesi ile durdurulabileceğine dikkat çekiyor.

MEDİNE MAMEDOĞLU
Amed- Kadına yönelik şiddet gittikçe tırmanıyor. Türkiye gün geçtikçe kadınların daha çok eve hapsedildiği, adeta nefessiz bırakıldığı bir ülke haline geldi. Kadınları katledenlerin korunduğu ve cazasız bırakıldığı Türkiye’de kadınların gündemi yaşam haklarını savunmak iken iktidarın da gündemi erkeğe daha fazla itaat eden kadınlar yaratmak.
Türkiye’de evlenenler azalıyor; boşanmalar ise artıyor. Bu tablo Türkiye’de aslında son 10 yıldır değişmedi. AKP iktidarı verileri “evlilik okullarıyla” tersine çevirmek istedi ancak çabaları da işe yaramadı. TÜİK’in en son yayımladığı verilere göre boşanan çiftlerin sayısı yüzde 8'lik artışla 155 bin 47 olarak kaydedildi. Boşanmaların yüzde 36'sı evliliğin ilk 5 yılı, yüzde 20,6'sı ise 6-10 yılı içerisinde gerçekleşiyor. İstatistiklere göre evlenme yaşında da yükselme söz konusu.
İktidar önüne geçemediği boşanmaların yaşanmaması için bir dizi proje hayata geçirdi. Kadınların boşanmalarının önündeki toplumsal baskı bir yana bunun için arabuluculuk sistemleri kuruldu, vaiz -vaizeler görevlendirildi ve evlilik okulları açıldı. Ancak kadının değil ailenin korunması için atılan adımlar bir sonuç getirmedi. Aktarılan kaynaklar kadın cinayetlerini engellemek için kullanılmadı. 2020 yılında 300 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Bu kadınlardan 97’sini evli olduğu erkekler katletti. Cinayetlerin büyük bir bölümünde kadınlar evli oldukları erkeklerden ayrılmayı ve kendilerine yeni bir hayat kurmayı istemişlerdi.
Kayyımlar nasıl mesaj verecek?
İktidarın ailenin korunması adına yaptığı uygulamalardan biri de “Evlilik Okulları”. Yıllardır her belediyede açılması planlanan bu okullar şuanda kayyım atanan belediyelerin gündeminde. Son örneklerden biri de Amed’in Bismil ilçesi. Kendini uygulamalarıyla her an hatırlatan kayyımlar, evlilik okullarında kadınlara nasıl mesajlar verecekler? Bu okullarda ne amaçlanıyor? Ne öğretiliyor? Kadına yönelik şiddetin çarpıcı bir şekilde arttığı zamanlarda bu okulların şiddetin engellenmesine nasıl katkısı olacak? Bunlar hep yanıt bekleyen sorular.
Nasıl iktidar projesi haline geldi?
Aile ve Sosyal Politikalar Eski Bakanı Fatma Şahin, ilk olarak 2009 yılında Şahinbey Belediyesi tarafından açılan okulla ilgili “hükümet politikası haline getireceğiz” ifadelerini kullanmıştı. Okulların boşanma başvuru oranlarına göre açılacağı belirtilmişti. Şahin, evlilik okullarını dalga dalga yaymak istediklerini belirtirken şu ifadeleri kullanmıştı: “Bir araba kullanmak için bile, aylarca kursa gitmek, bir sınavdan geçmek ve onu başarmak durumundayız. Evlilik dediğimiz şey, araba kullanmaktan daha kolay veya daha önemsiz bir şey değil. İşte o yüzden bu okul o kadar önemli bir görev yapıyor.” Evlilik okulları o dönemden günümüze haberlere konu oldu.
Kütahya Meclis gündemine taşındı
Evlilik okullarında belirli sürelerde eğitim adı altında seminerler düzenleniyor. Eğitimlerin sonunda okulu tamamlayan evli, nişanlı çiftlere sertifika veriliyor. İlk dikkati çeken Kütahya’da kurulan evlilik okuluydu.
“Evilikte doğru iletişim ve evlilikte çatışma çözüm yolları” başlığı ile ilk oturumu açan Rehberlik Araştırma Merkezi Müdürü Uğur Alıç, evlilikte kadının çalışma hayatına girmemesi gerektiğini vurgulamış ve Alıç’ın ‘Kadının çalışması durumunda, dışardan yemek yiyen ailenin toplam gelirinde 1.200 TL zarar tespit ettiği’ değerlendirmesi tepki toplamıştı. Cinsellik dersinde evlilik öncesi birlikteliğin kınanması, evde babanın otorite annenin sevgi kaynağı olarak tanımlanması, nikahsız yaşamanın kadınları soysuzlaştırdığı, feministlerin kadınlara zulüm ettikleri ders konularından yalnızca bir kaçıydı.
Okul için kitaplar hazırlandı
Edinilen bilgilere göre evlilik okullarında kullanılmak üzere evlilik öncesi eğitim için biri eğitici el kitabı olmak üzere toplam dört kitap hazırlandı. Bunlar; Evlilikte İletişim ve Yaşam Becerileri, Aile Hukuku, Evlilik ve Sağlık ve Eğitici El Kitabı. Bu kitapların temel metinleri ve görsel materyalleri Aile Eğitim Programı (AEP) ünitelerinden seçilerek yapıldı. Boşanma oranlarına göre öncelikli iller seçildi ancak 81 ilde valiler, belediye başkanları, muhratlar, dini liderler ve “kanaat önderlerine” “eğitimler” verildi. Aynı zamanda bu okullarda ders vermek üzere eğiticiler yetiştirildi.
Peki bu okullara nasıl katılabilirsiniz?
Bu okullara katılmanın da belirli şartları olduğu söylense de aslında muhafazakar ve “makbul” kadın yaratmanın bir aracı olduğu için seçimler uygulamada sınırlı tutuluyor. Katılımı çekici hale getiren ise çiftlere çeyiz yardımı yapılması. Örneğin “kıdemli” okullardan biri olan Şahinbey Belediyesi katılım şartlarını şöyle açıklıyor:
“Çamaşır Makinesi alım şartı olarak;
• Evlilik Okulu eğitimlerine katılıp sertifika almış bulunmaları,
• Şahinbey’de ikamet ediyor olmaları,
• Nikâhlarının Şahinbey Belediyesi Evlendirme Memurluğu tarafından yapılmış olması,
• Daha önce bir evlilik geçirmemiş olmaları”
Kayyımların çözümü okullar
Kürt illerinde kayyımların ilk işi belediyelerde kadın müdürlüklerini ve kurumlarını kapatmak oldu. Hatta çoğu belediyede kadın müdürlüklerine erkekler getirildi. Yerel yönetimlerin erkekler tarafından atanarak yönetildiği belediyelerde evlendirme okulları “müthiş” projeler olarak kamuoyuna sunuluyor. En son Bismil Belediyesi kayyımı “Etkili iletişim, öfke kontrolü, empati, sağlıklı ebeveyn ilişkileri, dinimizde evlilik ve aile hayatı” başlıklarıyla evlilik okulunun açılışını yaptı. Van’ın Gürpınar ilçesi, Batman, Hakkari ve daha bir çok belediyede “Evlilik ve Aile Hayatı” başlığı altında seminerler düzenlendi.
“Mücadele etmeyen kadın istiyorlar”
Evlilik okullarını ajansımıza değerlendiren Sosyolog Berçem Türk, kadına yönelik şiddetin okullar ile değil cezasızlık politikalarına son verilmesi ile durdurulabileceğini söyledi. Eğitim olgusunun birey doğduğu andan itibaren başlayan ve hayatın her alanında gerekli olan, ömür boyu süren bir süreç olduğuna yer vererek sözlerine başlayan Berçem Türk, eğitimin gerekliliğinin tartışılamaz bir kavram olduğunu ancak gereklilikten önce verilen eğitimin içeriğinin önemli olduğunu vurguladı. Sosyolog şu değerlendirmede bulundu:
“Evlilik okulları tartışması son 8 senedir sürüyor hatta bunun örnekleri de var. Toplumun bir kesimi bu kurumun gerekliliğini tartışıyor. Ancak binlerce yıldır hüküm sürmekte olan ataerkil sistem, bu kurumlarla daha çok kendi istediği kadını yaratmak ve kanlı dahi sonuçlansa ev içi sorunlarına karşı mücadele etmeyen bir kadın profili görmek istemekte. Evlilik sürecinin başlaması ile birlikte erkek kadından sürekli bir fedakârlık bekliyor; istiyor ve bu konuda asla kendinden taviz vermiyor. Gördüğü her şiddete karşı sabırlı olması, alttan alması gerektiğini dillendirip, bu durumun sistematik hale gelmesini diliyor” dedi.
“Cinsiyet farkındalığı üzerine eğitimler verilmeli”
“İçinde bulunduğunuz toplum çocukluğumuzdan yetişkinlik dönemlerimize kadar aslında bizi sürekli farklı bir insanla kuracağımız hayata hazırlıyor. Bütün aile büyükleri bir araya gelerek kadına ‘aman kızım o senin kocan sever de döver de’, erkeğe ‘karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etme’ nasihatlerinde bulunuyor” diye konuşan Berçem Türk, bu okullarda verilen eğitimin bu gibi tabirleri yok edecek bir düzeyde olup olmadığının merak konusu olduğunu ifade etti. Kadınların şiddetle sadece evlilik değil yaşamın her alanında karşı karşıya kaldığını söyleyen Berçem Türk, “Bu okullar yerine toplumsal cinsiyet farkındalığı üzerine eğitimler verilerek genel olarak canlıya, yaşam hakkı ve saygı göstermenin daha doğru olacağını anlatmak faydalı olacaktır. O zaman bütün bireyler ailede veya toplumda eşine, kızına, oğluna, komşusuna ya da asla tanımadığı bir yabancıya karşı nasıl davranması gerektiğini, sağlıklı iletişim kurmanın hayat kurtaracağını anlayacaklardır. Doğaya ve canlıya saygı duyarak yaşamayı öğrenen her birey kurduğu aile yapısında da bu davranışları kendisine olan saygısıyla sürdürecektir” diye konuştu.
“Şiddet sarmalı cezai işlemler ile son bulabilir”
Kadına şiddetin durdurulması için ilk olarak cezasızlık politikalarına son verilmesi gerektiğini vurgulayan Berçem Türk, ülkedeki kadınların yeni güne gözlerini kadına şiddet ya da cinayet haberleri ile açtığını hatırlattı. Sosyolog Berçem Türk sözlerine şöyle devam etti; “Yemek tuzsuz olmuş bahanesi ile öldürülen kadınlardan söz ediyoruz. Şimdi sorarım yemeğin baharatı için katledilen kadın evlilik çatısı altında görevlerini yerine getirmediği için mi öldürüldü yoksa erkeğin ‘bana bir şey olmaz’ düşüncesi mi buna sebep oldu? Bu cinayetlerin hukuki sürecinin takipçisi olan kadın derneklerinin raporlarına göre birçoğu cezasızlıkla sonuçlanıyor. Cezai işlem uygulanmadığını gören her potansiyel suçlu buna güvenerek yeni şiddet yolları arıyor. Bu sarmal evlilik okullarıyla değil cezai işlemlerle son bulabilir.”
Okulların, kayyım atanmasıyla kadın kurumlarının kapatıldığı belediyelerde açılmasının trajikomik bir durum olduğuna dikkat çeken Berçem Türk, “Kayyum ataması yapılmış belediyelerde kadın müdürlükleri ya kapatılıyor ya da içi boşaltılıp işlevsiz hale getiriliyor. Veya kadınlara ekonomik katkısı olan kooperatiflerden destek çekiliyor. Bunlara karşılık olarak açılan evlilik okullarıyla kadınların üretim ve kazanç hakları ellerinden alınıyor onun yerine kadına dört duvar arasında yapması gerekenler öğretiliyor. Daha huzurlu ve sağlam temellere dayanan bir toplum hepimizin umudu ve bu ancak toplumsal eşitlik ile mümkün olacaktır” dedi.