‘Eşitliği bir slogan olmaktan çıkarıp somut bir gerçekliğe dönüştürmeliyiz’

İnsan hakları aktivisti Iman Ghanmi, “Faslı kadınlar artık kapının açılmasını beklemiyor. Yetkinlikleri ve kararlılıklarıyla ulus inşasında aktif ortak olmak için kapıyı kendileri çalıyorlar” diyerek eşitliğin somut hale gelmesi gerektiğini vurguladı.

RAJA KHAYRAT 

Fas - Fas’ta anayasal ve yasal düzeyde elde edilen ilerlemelere rağmen, kadınların kamusal hayata katılımını sınırlayan kalıplaşmış yargılar varlığını sürdürüyor. Kadın aktivistler, siyasetçiler ve insan hakları savunucuları, kadınların kalkınmada tam ve eşit olmalarını güvence altına alacak yasanın kabul edilmesini talep ediyor.

Çalışan Kadınlar ve Girişimciler Örgütü Başkanı ayrıca insan hakları aktivisti Iman Ghanmi, eşitliğin mezhepsel değil, toplumsal adaleti sağlamak ve kadınların karar alma mekanizmalarına katılımını artırmak için ulusal bir zorunluluk olduğuna dikkat çekiyor.

‘2011 Anayasası ile birlikte toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesi açıkça tanındı’

Faslı kadınların büyük dönüşümünün, sömürgeciliğe karşı yürütülen ulusal kurtuluş mücadelesinde ön saflarda yer almalarıyla başladığını söyleyen Iman Ghanmi, “Bu mücadele, zamanla medeni ve siyasi haklar mücadelesine evrildi ve kadınların toplumdaki konumları açısından yeni ufuklar açan önemli reformlara zemin hazırladı. Bu dönüşümün en dikkat çekici adımlarından biri 2004 yılında Aile Yasası’nın kabulü oldu. Ardından, 2011 Anayasası ile birlikte toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesi açıkça tanındı. Anayasa, eşitlik için çaba gösterilmesi, toplumsal cinsiyet kurumu oluşturulması ve her türlü ayrımcılıkla mücadele edilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor” ifadelerini kullandı. 

Iman Ghanmi, Faslı kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesine dair yaptığı değerlendirmede, “Bu yolculuk, sadece ulusal bir mücadele değil; aynı zamanda evrensel haklar arayışıyla, Fas’ın geçirdiği büyük siyasi ve anayasal dönüşümlerle kesişen kümülatif bir tarihsel süreçtir” dedi. 

Sömürgeciliğe karşı verilen ulusal mücadele

Sömürgeciliğe karşı verilen ulusal mücadelenin, Faslı kadınların siyasi ve toplumsal aktörler olarak sahneye çıkışında önemli bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Iman Ghanmi, “Bu dönemde kadınlar, direnişçilerle birlikte sadece silahlı mücadeleye değil; aynı zamanda tedarik ve lojistik ağlarına, halk desteğini seferber etme çabalarına da aktif olarak katıldı. Bu katılım, sadece sembolik bir varlık değil; kadınların geleneksel rollerinin çok ötesine geçerek özgürlük ve onur mücadelesinde ne denli etkili olabileceklerini gösterdi. Bu süreç, kadınların toplumsal rolüne dair yeni bir farkındalık yarattı ve zamanla eşitliğin gerekliliğine dair bilincin de temelini attı” şeklinde konuştu. 

Faslı kadınların yeni mücadele süreci 

"Bağımsızlık süreci her ne kadar büyük umutlar getirmiş olsa da, kadınların toplumsal ve siyasal yaşamda ikincil rollere hapsedilmesi nedeniyle mevcut yapı muhafazakâr kalmaya devam etti" diyen Iman Ghanmi, bu dönemde Faslı kadınların yeni bir mücadele sürecine girdiğini vurguladı. Iman Ghanmi, sözlerinin devamında, “Öncü bir kadın grubu, kadın haklarını güvence altına alacak temel reformları talep etmek için mücadele etti. Özellikle de uzun yıllar boyunca erkek egemen zihniyetin damgasını taşıyan Kişisel Statü Kanunu’nun değiştirilmesi için yoğun bir mücadele verildi. Bu uzun süreç, 1993 yılında yapılan ilk reformla bir kırılma noktası yaşadı. Ardından 2004’te kabul edilen Aile Kanunu, aile içinde eşitlik ilkesini büyük ölçüde tesis etti; evlenme yaşını yükseltti, çok eşliliği sınırladı, kadınlara boşanma ve velayet alanlarında daha geniş haklar tanıdı. Eksikliklerine rağmen, bu kanun toplum yapısında sessiz bir devrim yarattı ve daha adil bir topluma geçişin temellerini attı” dedi.  

Iman Ghanmi, Faslı kadınların güçlendirilmesinin geçici ya da yüzeysel bir adım değil, köklü bir siyasi vizyonun sonucu olduğunu vurguladı. “Kadınların her alanda güçlendirilmesi, yalnızca bir döneme ait bir kazanım değil; kadın sorunlarını ulusal önceliklerin merkezine yerleştiren, anayasal, yasal ve kamu politikası reformlarıyla desteklenen sağlam bir kraliyet vizyonunun ürünüdür” diyen Iman Ghanmi, bu yaklaşımın toplumsal cinsiyet eşitliğini, demokratik inşa ve sürdürülebilir kalkınmanın temel taşı haline getirdiğini belirtti.

Iman Ghanmi, “Fas Çalışan Kadınlar ve Girişimciler Örgütü olarak, bugün sembolik içeriğin ötesine geçmeyi ve bu kraliyet vizyonunun etkili mevzuat ve açık uygulama mekanizmaları aracılığıyla tam olarak uygulanmasını gerektiren gerçek reformlar için sağlam bir zeminde olduğumuza inanıyoruz" sözlerine yer verdi. 

Yasama düzeyindeki öncelikli talepler 

Iman Ghanmi, yasama düzeyindeki öncelikli taleplerinin, yalnızca yasa önünde eşitliği güvence altına almakla kalmayıp, aynı zamanda hükümet, kamu kurumları ve özel sektörü toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarını hayata geçirmeye zorunlu kılan kapsamlı bir çerçeve yasa olduğunu belirtti. Bu yasanın, siyasi ve idari temsilden istihdama, ücret eşitliğinden kamu hizmetlerine erişime kadar tüm alanlarda cinsiyet eşitliğini sağlamayı hedeflediğini ifade eden Iman Ghanmi, aynı zamanda toplumsal cinsiyet yaklaşımının, bakanlık ve yerel yönetim bütçelerinde temel bir unsur haline gelmesini ve performansın net göstergelerle izlenmesini öngördüğünü vurguladı. Iman Ghanmi ayrıca, Eşitlik ve Her Türlü Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu’nun, bağımsız ve etkili bir kurum olarak işler hale getirilmesi gerektiğini söyledi.

‘Eşitlik hâlâ somut bir gerçekliğe dönüşmedi’

Iman Ghanmi, kadın hareketinin yıllar içinde oluşturduğu olumlu birikimin ve sembolik kazanımların önemine rağmen, eşitliğin Faslı kadınların günlük yaşamlarında hâlâ somut bir gerçekliğe dönüşmediğini vurguladı. Bu durumun kadınları ciddi bir zorlukla karşı karşıya bıraktığını belirten Iman Ghanmi, “Tüm yasaları ve kamu politikalarını kapsayan, anayasal hükümleri somut ve ölçülebilir yükümlülüklere dönüştüren, uygulama, izleme ve hesap verebilirlik mekanizmalarını net şekilde tanımlayan, bağlayıcı bir eşitlik çerçeve yasası bir an önce kabul edilmelidir. Bu çerçeve yasa, artık sadece mezhepsel bir talep ya da bir insan hakları sloganı değil, hukuk devleti ve kurumlarının inşasını tamamlamak, Fas’ın sürdürülebilir kalkınma sürecine çok yönlü ve kapsayıcı katılımını sağlamak için ulusal bir zorunluluktur. Kadınlar ve erkekler arasında gerçek ve etkili bir eşitlik sağlanmadan ne kalkınmadan ne sosyal adaletten ne de gerçek bir demokrasiden söz edebiliriz” ifadelerinde bulundu.  

Aynı bağlamda, 2011 Anayasası ile kurulan Eşitlik ve Her Türlü Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu’nun bir an önce etkin şekilde faaliyete geçmesi gerektiğini vurgulayan Iman Ghanmi, bu kurumun; ihlalleri izleme, şikayetleri değerlendirme, yasama organlarına danışmanlık sağlama ve anayasal ile uluslararası yükümlülüklere uyumu takip eden periyodik raporlar hazırlama gibi kritik görevler üstlenmesi gerektiğini ifade etti.

‘Anayasal ve yasal kazanımlarımıza rağmen hâlâ önemli zorluklarla karşı karşıyayız’ 

Iman Ghanmi, konuşmasının devamında şu ifadelerde bulundu:  

“Fas, özellikle Aile Kanunu’nun gözden geçirilmesiyle yeni bir reform aşamasına giriyor. Anayasal ve uluslararası taahhütlerimizi somut yasalara, politikalara ve uygulamalara dönüştürmek açısından gerçek bir tarihsel sınavla karşı karşıyayız. Biz Faslı kadınlar artık sadece resmi ya da sembolik bir statü talep etmiyoruz. Ekonomi, siyaset, girişimcilik, bilimsel araştırma, yönetim ve kültürel yaratıcılık gibi her alanda doğal ve aktif oyuncular olarak yer almak istiyoruz. Ancak anayasal ve yasal kazanımlarımıza rağmen hâlâ önemli zorluklarla karşı karşıyayız. Bunların başında siyasi, idari ve ekonomik karar alma mekanizmalarında yetersiz temsil, cinsiyete dayalı ücret ve istihdam farkları, kayıt dışı sektörde güvencesiz çalışma koşulları, kadın işletmelerinin finansmana erişim güçlüğü ve kadınların potansiyelini sınırlayan sosyal-kültürel kalıpların sürmesi geliyor.”

‘Sadece yasal düzenlemelerle sorun çözülmez’ 

Kadınların karşılaştıkları zorlukların sadece yasal düzenlemelerle çözülemeyeceğini kaydeden Iman Ghanmi, “Asıl ihtiyacımız, insan hakları perspektifini bütünleştiren güçlü bir siyasi irade ve etkili kamu politikalarıdır” dedi.

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin lüks ya da ikincil bir konu olmadığını vurgulayan Iman Ghanmi, şöyle dedi: “Bu eşitlik, aslında ulusların gerçek zenginliği olan insan sermayesine yapılan çok değerli bir yatırımdır. Bu bağlamda toplumsal cinsiyet eşitliği çerçeve yasasının kabul edilmesi ve eşitlik komisyonunun etkinleştirilmesi artık zorunludur. Bu yasa sadece bir kadın hakları meselesi değil; aslında toplumsal projemizin tam kalbine dokunuyor ve Fas’ın uluslararası insan hakları ile kalkınma arenasındaki yerini belirliyor. Bu nedenle, bu yasanın sadece ulusal bir gündem olarak değil, aynı zamanda örnek ve güçlü bir ulusal vizyon olarak ele alınması gerekiyor.”

‘Eşitlik ve adaleti bir slogan olmaktan çıkarmalıyız’ 

 Bir sonraki aşamanın kararlı eylem, yasama ve uygulama aşaması olması gerektiğini kaydeden Iman Ghanmi, “Anayasal metinleri Faslı kadınların hayatlarında somut bir gerçeğe dönüştürmeliyiz. Eşitlik ve adaleti sadece bir slogan olmaktan çıkarıp, kamu politikasının temel dayanağı haline getirmeliyiz. Kadınların ekonomik, siyasi ve sosyal karar alma süreçlerinde merkezde yer almalarını sağlamalıyız. Faslı kadınlar artık kapının açılmasını beklemiyor; yetkinlikleri, yaratıcılıkları, inisiyatifleri ve kararlılıklarıyla ulus inşasında tam anlamıyla aktif ortak olmak için kapıyı kendileri çalıyorlar” diyerek sözlerini noktaladı.